BDP'li Kaplan: TİB'den çıktığımızda tüm milletvekillerinin dinlendiğini anladık

BDP'li Kaplan: TİB'den çıktığımızda tüm milletvekillerinin dinlendiğini anladık

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

 

TBMM Böcek Komisyonu Üyesi BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, “Türkiye’de sınırsız ve denetimsiz dinleme özgürlüğü var” dedi. “Bir simitçi ile Anayasa Mahkemesi arasından dinleme arasında bir fark yok” diyen Kaplan’a göre, ‘önleyici’ dinleme kapsamında, sınırsız dinleme yapılıyor.

“Bu dinlemelerin kendi iç işleyişleri dışında bir denetimi yok” diye Kaplan, Ergenekon, KCK ve birçok davada binlerce siyasetçinin, milletvekili ve belediye başkanının dinleme kayıtlarından yapıldığına dikkat çekti. Kaplan, “KCK davasından 10 bini aşkın siyasetçi tutuklu. Ellerinde dinlemeden başka bir delil yok” dedi.

Kamuoyunun yanı sıra cezaevinden çok sayıda başvurunun yapıldığı Meclis Böcek Komisyonu, geçtiğimiz haftayı MİT-TİB-Jandarma ve Emniyet istihbarata yaptıkları ziyarette gündemden  inmedi. 

MİT’in Büyük Salonu’nda kabul edilen milletvekilleri, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP’nin kasetleri hakkında yoğun sorularına yanıt alamadı. 

Tartışmalarla noktalanan ziyaretler ve bu ziyaretlerden ne gibi izlenimlerle dönüldüğünü BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan T24’ün sorularına verdiği yanıtlarla değerlendirdi.

 

-Komisyon, devletin en önemli kurumlarını hem dinledi. Hem de yerinde inceledi. Kimler bizi dinliyor, İzliyor?

Çok açık olarak bir kere Türkiye’ de sınırsız dinleme özgürlüğü var. Sınırsız ve denetimsiz dinleme özgürlüğü var. Piyasada rahatlıkla bunun alet ve edevatı hiç bir denetime tabi olmadan, faturalandırılmadan, kimin aldığı belirlenmeden satışları yapılmaktadır. Biraz parası olanlar daha gelişmiş aygıt alarak istediği kişiyi isteği gibi dinliyor. Piyasada çeteler, suç organize şebekeleri, rekabet meraklıları, bu tür izleme ve dinleme yapabiliyor. Caydırıcı bir mevzuat yok. Yani, bir kişi bile isterse, o aygıtlarla lazerler, telefon, bilgisayar, yazılım programları, LCD TV’ler, sesin frekanslaştığı ve titreştiği yerde dinleme yapılabiliyor. Bu piyasa dinlemesi.

 

- Piyasanın dışında devlet kurumları da dinliyor ve izliyor mu?

Devletin kolluk olarak görev yapanları, bir de istihbarat olarak MİT var. GES, MİT’e bağlandı ve TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)  kuruldu. Bütün dinlemeler, TİB tarafından yapılıyor. Bunları öğrendik. Adli dinleme denilen mahkeme kararıyla yapılan dinlemeler var. Bu TİB Başkanlığı’na Emniyet ve jandarmadan gönderiliyor. O numaraların dinlenmesi sağlanıyor. Uygulamada bunun sınırsız verildiğini, üç aylık sürelerin uzatıldığını bir yıla aşkın dinlemelerin yapıldığına ilişkin vatandaşlardan komisyona karar örnekleri gönderildi.

 

-Bir de sizlere en çok ‘önleyici dinlemeden’ söz ettiler. Nedir bu?

Kolluk karar veriyor, valilik karar veriyor. Jandarma, MİT ve Emniyet yapıyor. Emniyette önleyici dinleme yapıyor. ‘kayıtları yok ediyoruz’  diyorlar. Önleyici dinlemede sınır ve denetim yok. Ankara’da gezdiğimiz merkezlerin bir de her ilde alt merkezleri var. Şırnak’tan karar çıkarmasını isterler, o buraya Ankara’ya gelir. Yani, Jandarma Genel Komutanlığı veya Emniyet’e oradan da TİB’e gönderilir. Merkez kurumların dışında illerde yapılan bu çalışmaları kim denetliyor. Onları kim denetliyor. Kendi iç işleyişleri içinde Jandarma ya da Emniyet kolluk olduğu için İçişleri Bakanlığı müfettişleri inceliyor. Şunu anladık ki; önleyici dinlemede sınır yok. Bu herkes dinlenir demektir.  

 

 -MİT-TİB ve Emniyet’te istediğiniz bilgilere neden yanıt verilmedi?

Bana en garip geleni devletin önemli kurumları Emniyet, MİT, jandarma, TİB, TÜBİTAK sunum yaptı. Bu sunumlarda hepsi ‘Anayasa ne demiş’, ‘Yasalar böyle demiş’, ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi böyle diyor’ oldu. Yanıt vermediler çünkü devletin âli menfaatleri, devlet sırrı, gizlilik her zaman önümüze çıktı. Adliyeye intikal etmiştir konuşamayız dediler. Devlet güvenliğidir konuşamayız dediler. Gerçekten istediklerimizin çoğunu öğrenemedik.

 

- Kurumlar size bilgi vermeyince milletvekilleri olarak kendi aranızda bir yorum yaptınız mı?

Yani kendimizi bazen böyle dalga geçiliyor hissine kapıldık. Çünkü sorular soruyorsunuz, az çok araştırma yaptığımız için biz biliyoruz ne olduğunu. Sorulara yanıt alamadığımız yerde notumuzu veriyoruz. Emniyet istihbarattan çıktığımızda bütün arkadaşlarda aynı duygu, “Bize bilgi yok.”

 

-Milletvekilleri dinleniyor muymuş?

Kayıtların da her ne kadar silindiği yok edildiği söylense de izlenen kişilerin hiç kimseye bilgi verilmiyor. Adli dinleme de herkese bilgi verilmiyor. TİB’e, ‘Milletvekilileri’ni dinliyor musunuz diye sorduk’ Jandarma ve Emniyete sorduk. Bize sizin dinlenip dinlenmediğinizi söyleyemeyiz dediler. Bu sorunun cevabı milletvekilleri de dinleniyor demek. Dinlendiğimizi TİB’de anladık. Çünkü dinlemenin merkezi orası.

 

- O zaman hepimiz de dinleniyoruz?

Meclis iradesinden güçlü bir bürokrasi ile karşı karşıyayız. Bu Emniyet, Jandarma ve MİT olsun gerçekte böyle.  Simitçi ile Anayasa Mahkemesi arasında bir fark yok dinleme açısından. Zaten yurttaş olarak bir fark olmaması lazım. Dokunulmazlık, hukuki konum açısından söylüyorum.  Yoksa elbette ki temel haklar konusunda bir işçinin patrondan bir farkı yok. Ana muhalefet liderinin eski başkanı ve MHP’lilerle ilgili bilgi verilmedi.  CHP olayında IP numarası üç yıl sonra ortaya çıktı. Bunun bulunması o kadar zor değil. Sorun şurada. Bir hukuk devletinde yürütmeye bağlıdır bu güçler. Denetimini yasama yapması gerekiyor. Ama maalesef denetim mekanizması yok. Böyle olunca sorunlar ortaya çıkıyor. Yargı bu güne kadar maalesef terör suçu nedeniyle giden bir dinleme kararını geri çevrildiği gibi matbu kararlar var. Uzun süreli kararlar var.  Hukuk dışı karalar var.  Belirsiz bir şekilde bir telefon üzerinden herkesi dinleme gibi bir sorumsuzluk var.

 

-Dinlemeden kaçmak mümkün mü?

Sınırsız dinlemeyi asgariye indirebiliriz. Mevzuat değişikliği yapacağız. Teknik denetleme yapacağız. Caydırıcılık, yargıda denetim teknik denetim. Bu üç konuda denetimi getirirsek yüzde 100 dinlemeyi yüzde 20’ye indirebiliriz.