BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder geri çekilmelerin 8-10 gün içinde gerçekleşeceğini, asıl sürecin ise çekilmeden sonra başlayacağını ifade ederek, “KCK kadroları, şimdiden muazzam bir eğitim çalışmasına girdiler. Sivil siyasete dönük pratik eksikliklerin tamamlanmasına dönük bir program geliştirmekle meşguller” dedi.
Hürriyet gazetesinden Faruk Balıkçı’ya konuşan Sırrı Süreyya Önder, “Bu toplumun tüm meseleleriyle olduğu gibi Kürt meselesiyle de yakından ilgili sıradan insana nazaran daha yoğun bir kavrayış geliştiren birisiydim. Ama ne zamanki BDP blok çizgisinde aktif siyaset yapmaya başladım. O zaman Kürt halkının ve onun siyasetçilerinin toplumsal hayat içerisinde uğradığı fiili ayrımcılıkların benim kavrayışımı gölgede bırakacak vahim boyutta olduğunu gördüm” dedi.
Kandil’in çözüm sürecinden umutlu olduklarını söyleyen Önder, “Onlar ‘umudu’ bir yöntem olarak repertuarlarından çoktan uzaklaştırmışlar. Bir arada olmaları ve gerçek bir kurtuluşa inanmalarının adıdır umut. Asla, bir siyasal mücadele enstrümanı değildir. Kendi öz güçlerine ve yapılarına olan yüksek öz güvenle sürece yaklaşıyorlar. Kamunun bu konuda göremediği şey şudur: Onlar salt bir askeri savaşçı değiller. Neredeyse her biri sıfırdan yeni bir hayat inşa edecek kadar donanımlı ve insanlıktan umutlular” diye konuştu.
Önder sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar silah ve silahın getirdiği sorunlar barışın önünde hep bir engel olarak görülüyordu. Bu insanlar için silah basit bir araçtan öte bir şey değil. Bu gün bu demagojiyi boşa çıkardılar. ‘Siz eğer insan haklarına dayalı hukukun evrensel ve genel ilkelerine uygun tam demokratik bir ülke istiyorsanız ve bunun önünde silahı bir engel olarak görüyorsanız buyurun biz silahı bir mücadele yöntemi olarak repertuarımızdan tümden çıkarıyoruz. Halep’te arşında yanı başımızda siz de demokrasiye ve eşitlik ülküsüne ne kadar samimi yaklaşıyorsunuz gösterin’ diyerek aslında siyasetin nasıl yapılacağını göstermiş oldular.”
Önder, PKK’nın sınır dışına çekilmesi hakkında şunları söyledi:
“Çekilecekler, ama süreç bundan sonra başlayacak. Çünkü sivil siyaset mitingi yapar. Sivil siyaset toplantı yapar. Bu nedir Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen yüzde 10 seçim barajını kaldırmaktır. Sivil siyaset seçimlere girmek ve temsil edilmek ister. Yasal siyasal legal demokratik hakkını talep eden insanların terörist tanımlamasıyla zindanlarda çürütülmesine neden olan TMK’yı kaldırmaktır. Çünkü TMK’nın kapsamına girmeyecek bu ülkede hiçbir insan evladı yoktur. İnançların ve halkların kendi üzerlerindeki kendi kültürel kimliklerinin örgütlemelerinin önündeki prangaları kaldırılması gerekir. Çünkü, birçok halk ve başta Alevilik Ermenilik olmak üzere birçok inanç bu ülkenin bu Devletin resmi söyleminde halen küfür yerine kullanılıyor. Buna itiraz etmektir. Dolayısıyla tabi iki süreç şimdi başlıyor. Silahı bırak demek bu alanları temizlemek demektir. Bu alanlar tam demokratik bir yapıya ne zaman kavuşursa silah o zaman gayrı meşru olur.”
Önder sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tahminime göre en fazla 8-10 gün içerisinde fiilen geri çekilme başlayacaktır. Karayılan’ın orta kademede ikna sorunları yaşıyoruz diyerek ifade ettiği tartışmaların bir kısmına biz de katıldık. Oradaki bir tavrı ifade etmek istiyorum. Devletin çağrışım hafızalarında güçlü bir şekilde yer ettiği oyunlarından dolayı bir kısım güçlerin tedbiren kuzey sahasında (Türkiye’de) bırakma önerisi geldi. Karayılan ve KCK yürütme kurulunun diğer üyeleri bu öneriye şiddetle karşı çıktılar. Bu öneriyi ret ettiler. Orada söylenen bir şey beni çok etkiledi. ‘Devlet bize dönük her türlü psikolojik harbi, itibarsızlaştırmayı, kriminize etmeyi temel bir yöntem olarak hep kullanageldi. Ama halkla paylaşmasalar da bizim sözüne çok güvenilir insanlar olduğumuzu bilirler. Ve kendi içlerinde bunu asla tartışmazlar. Dolayısıyla biz Sayın Öcalan’a ve Türkiye halklarına verdiğimiz sözü harfiyen yerine getireceğiz. Orada bir tek silahlı unsurumuz kalmayacak.’”
PKK’nın sınır dışına çekilmesinin ardından sivil siyasete dönük bir eğitim çalışması için program geliştirildiğini belirten Önder, “Yeni dönem ve sivil demokratik siyasetin demokratik bir kurtuluşun temel dinamiği de asıl olarak KCK kadroları olacağı için şimdiden muazzam bir eğitim çalışmaları sivil siyasete dönük pratik eksikliklerin tamamlanmasına dönük bir program geliştirmekle meşguller” dedi.
Faruk Balıkçı’nın “CHP’li vekil Emine Ülker Tarhan’ın ‘Süreyya yaz oğlum’ diye bir söz kullanarak sizi uluslararası güçlerin maşası olmakla suçladı. Haluk Koç Türkçenizi çok kaba bulduğunu, Devlet Bahçeli’de ağır ifadeler kullandı ne diyorsunuz?” sorusu üzerine Önder, “Ulusalcı CHP’liler için bir tek niteleme kullanabilirim. Evlat olsalar sevilmezler” dedi. Önder sözlerini şöyle sürdürdü:
“Solculuktan sosyal demokratlıktan vazgeçtim. İnsanlıktan bir arpa tanesi kadar nasipleri olmamış, evlat acısı, kardeş acısı bunlar için çok yabancı. Allah’tan ki tabanları böyle düşünmüyor. Tabanlarının böyle düşünmediğini yüksek sesle söyleyen yöneticilerine bile tahammülü olmayan bir yapıdan başkaları için kardeşlik beklemek Azrail’den can beklemek gibi olur. CHP tabanına kardeşçe bir önerim var. Herhangi bir iç toplantılarında bunlara şöyle bir soru yöneltsinler. Hiçbir kağıda bakmadan sosyal demokrasi nedir, tarihi nerede başlar? Önemli ilkeleri nelerdir? Faşizmle nerede ayrılır? Hakkında on dakikalık bir konuşma yapmalarını istesinler. Bunlar hiçbiri kağıda bakmadan bir dediğini bir daha söylemeden on dakika konuşabilecek sosyal demokrat bir repertuara sahip değildir. Nefret suçu kapsamına giren herhangi bir konuda bir dediklerini bir daha tekrar etmeden aylarca konuşabilirler. Yaratıcılıkları nefret ve ırkçılıkla sınırlıdır. İhaleye fesat karıştıranlar söz konusu olduğunda hemen hükümetle tam bir mutabakat sergileyebiliyorlar. İhale hırsızlarına gösterdiği duyarlılığın binde birine yitip gidecek olan evlatlarımıza gösterselerdi belki de sosyal demokratlar iktidar alternatifi olabilirlerdi. Ya da ne zaman ihale hırsızlarına gösterdiği duyarlılığın binde birini yitiren evlatlara gösterselerdi iktidar olabilirlerdi. Bu halk evlatlarını hırsızlardan daha çok sever. Haluk Koç ince Türkçesiyle buna bir açıklama yapsa da duysak.
MHP’ye gelince Bursa’da 50 bin kişiyi toplamışken Bursa ormanlarındaki onlarca taş ocağının, ormanların pek yakın bir gelecekte nasıl çölleştirildiğini keşke anlatsalardı. Kürt’ün evladının Türk’ün evladına yapacağı en vahim şey kuvvetlice sarılmaktır. Oysa, bu talan vatan toprağı diye uğruna kitleleri ayaklandırdığımız cenneti bir çöle dönüştürecektir. Hangisi milliyetçiliktir. Onu da MHP’nin tabanına bırakıyorum.”