Ahmet Türk: PKK’yle müzakere edip BDP’yle mücadele edilmez

Ahmet Türk: PKK’yle müzakere edip BDP’yle mücadele edilmez

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Kürt meselesini görüşen Mardin Milletvekili Ahmet Türk, "PKK’yle müzakere edip BDP’yle mücadele edilmez" dedi. Hükümetin PKK'yla ve Abdullah Öcalan'la konuşması gerektiğinin altını çizen Türk, "Biz yıllardır diyoruz. Silahları, silahlı mücadele verenlerle konuşun. Bizim bu konuda söyleyeceğimiz sözlerin bir karşılığı olmaz, muhatap onlardır. Adres bellidir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet üyelerinin yeni bir Oslo sürecine yeşil ışık yakan mesajlarının çıktığı günlerde Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Van Milletvekili Aysel Tuğluk ile birlikte Süleymaniye’de Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yle biraraya geldi.

Taraf gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Ahmet Türk’le Talabani ziyaretinin ayrıntılarını, son gelişmeleri ve Başbakan Erdoğan’ın NTV canlı yayınında yaptığı açıklamaları konuştu.

Türk'ün anlattıkları şöyle:

"Süleymani’de Celal Talabani’ye geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk. Talabani, silahların susması için aktif bir rol oynayacak. Akan kanın durması ve barışın sağlanması için katkı sunacak. Talabani her kesimin dikkate alacağı bir lider. Bozulan Türkiye ve Kürdistan arasındaki iyi ilişkilerin kurulmasında onun çok önemli rolü olmuştur.

 

Yeni Oslo tartışmaları

 

Hükümet üyelerinin ve Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını yakından izliyoruz. Sorunun konuşarak, diyalog yoluyla çözülmesini istemesi önemli. Yeni bir diyalog sürecinin başlamasını elbette biz de istiyoruz. Ama “silahları bırakın, görüşelim” şartı biraz gerçekçi görünmüyor. Elbette silahlar sussun ama bu mesele bir halkın haklarıyla ilgili bir meseledir, tek başına silah meselesi değil ki. Ne düşünüyorsunuz, bu halkın haklarını verecek misiniz? Kürtlerin haklarını güvenceye alacak mısınız? Bu konuları gündeme getirmeden, Kürtlerden hiç bahsetmeden Kürt sorununu tartışmadan silahları nasıl susturacaksınız? Meselenin asıl kaynağına inmek gerekiyor, asıl nedenleri ortadan kaldırmadan bunun bir sonucu olarak ortaya çıkmış olan silahı devreden çıkarmak mümkün değil. Kürt sorununu masaya yatırmadan barışa, çözüme doğru yol alınmaz. Bu gerçekleri yıllardır Başkaban’a ve hükümet partisine anlatmaya çalışıyoruz. Madem yeni bir süreç başlatıyorsunuz, o zaman Kürt sorunuyla ilgili projeleriniz nedir? Bunları da açıklayın.

 

Başbakan’ın açıklamaları

 

Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını dinledim. Kafası karışık görünüyor. Bir yandan tekrardan bir diyalog sürecinin başlayabileceğini, gerekirse İmralı ile görüşmeler yapılabileceğini söylüyor. Destekliyoruz. Ama öte yandan BDP’lileri çok insani bir olaydan dolayı, ani bir şekilde gelişen, yolda karşılaştıkları gerillalarla kucaklaştıkları için dokunulmazlıklarını kaldırarak Meclis’ten dışarı atacağını söylüyor. Arkadaşlarımız hakkında fezlekeler hazırlandı. Şimdi dokuz vekile dokunursa Başbakan, çözümü nasıl sağlayacak? Kürtlerin seçilmiş temsilcilerini Meclis’ten dışarı atıp Kandil ve İmralı ile masaya mı oturacak? Bu çelişkili bir açıklama. Başbakan iyi bir şey yapıyor, diyalog sürecini başlatacağım diyor, ama ardından bu kez Kürtlerin vekillerini Meclis dışına atacağım, diyor. Böyle olmaz. Başbakan bir adım ileri atarken, iki adım da geri atıyor. Bundan dolayı umutlanamıyoruz.

 

Yeni sürece destek veriyoruz

 

Hükümet, dağ ve İmralı’yla konuşmalıdır. Biz yıllardır diyoruz. Silahları, silahlı mücadele verenlerle konuşun. Bizim bu konuda söyleyeceğimiz sözlerin bir karşılığı olmaz, muhatap onlardır. Adres bellidir. Biz bunu destekliyoruz. Elimizden gelen her desteği de veririz. Ama onlarla müzakere edilecek şeyler var, Meclis çatısı altındaki seçilmiş Kürt temsilcilerle müzakere edilecek şeyler var. PKK’yle müzakere edip BDP’yle mücadele edilmez. Bizim de yeni anayasa, demokratik haklar konusunda söyleyeceğimiz sözler var. Halkımızın bu konulardaki taleplerini Meclis’te gündeme getirip müzakere ederiz. Yani iktidar Kürt sorununun çözümü için Meclis’te bizimle müzakere yapmalı. Demokratik tavır budur. Barış ve çözüm istiyorsak, silahların susmasını istiyorsak hükümetin çok kapsayıcı olması gerekiyor, yoksa bundan önce olduğu gibi dar yaklışılırsa barış ve çözüm fırsatı yine kaçar.