Behzat Ç.'nin senaristi, yazar Emrah Serbes, 22 Eylül'de İzmir-Aydın otobanında meydana gelen ve bir baba ile kızının hayatını hayatını kaybettiği kazaya kendisinin sebep olduğunu söyleyerek savcılığa ifade verdi. Serbes ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Serbes, Torbalı Adliyesi'nden cezaevi aracına bindirilirken, "Hayatını kaybedenlerin yakınlarından özür dilerim. Hiçbir şey bir genç kızın hayatı etmez. Yere batsın Emrah Serbes… Benim adım Emrah Serbes, sonunda t yok. Bundan sonra benim sonumda hiçbir şey yok. Ömür boyu bu vicdan azabıyla yaşayacağım. Keşke ben ölseydim o kazada. Çok özür dilerim herkesten" diye konuştu.
Sosyal medya hesabından kazanın detaylarını paylaşan Serbes, olayın şokundan dolayı kazayı ilk anda söylemeyemediğini ve kazayı arkadaşının üstlendiğini belirterek, "Genç kızı görünce kendimi kaybettim ve şok nedeniyle olay anında kazayı üstlenemedim. Kazayı yanımdaki arkadaşım Kenan Doğru üstlendi. Şu an suçsuz olduğu halde cezaevinde yatmaktadır" ifadelerini kullandı.
Vicdani sorumluluğu kaldıramadığını belirten Serbes, "Keşke bu kazada ben ölseydim. Hayatım boyunca haktan hukuktan bahsetmiş biri olarak bundan sonra doğan her gün benim için bir azap olacak. Suçun azabından kaçabilirsin ama vicdanın azabından kaçamazsın" diye yazdı.
Serbes'in tutuklandığı mahkemede verdiği ifade ortaya çıktı. İfadesinde, olay günü tatil için arkadaşı Kenan Doğru ile Bodrum'a doğru yola çıktıklarını anlatan Emrah Serbes, “Yola çıkmadan önce arkadaşım olan Kenan Doğru ile konuştuk. Bana iş bulamadığını söyleyince 2 bin TL karşılığında şoför olarak anlaştık. Kendisi o gün çalışmaya başladı. İlk olarak arabayı Kenan kullanıyordu. Yorulduğunu anlayınca İzmir taraflarında aracı ben kullanmaya başladım.
Yağmur çiselemeye başladı ve yerlerin kaygan olduğunu düşünerek hızımı 130-140 km'ye düşürdüm. Güvenlik sıkıntı olursa emniyet şeridine rahat geçebilmek için orta şeride geçtim. Olay yerine geldiğimizde rampayı çıkar çıkmaz orta şeritte bir aracın olduğunu gördüm. Direksiyonu sol tarafa kırdım ama kullandığım aracın sağ ön tekerleği ile öndeki araca çarptım. Frene bastım ama zemin kaygan olduğu için işe yaramadı. Takla atarak yolun en sağ tarafındaki tele takılarak durabildik. Aracın sunroofundan dışarı çıktık ve çarptığımız araca doğru gittik. Aracın içindeki bayanın hala yaşadığını fark ettim ve geçen araçlara 112'yi aramalarını söyledim. Camdan fırlayarak ölen çocuğu görünce kendimi kaybettim. Suçu üstlenmememin en temel nedeni budur. Arkadaşım Kenan bunu anlayınca suçu üstleneceğini söyledi ve öyle yaptı. Araç kullanırken kesinlikle alkol ya da uyuşturucu kullanmadık” dedi.
Olaydan sonra İstanbul'a gittiğini anlatan Emrah Serbes, “Özel bir psikiyatri kliniğinde 4-5 gün kadar yattım ve tedavi oldum. Kendimi cezaevi koşullarına ruhsal ve bedensel olarak hazırladım. Daha sonra İzmir Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek teslim olmaya karar verdim. Cezam neyse çekmeye razıyım” ifadelerini kullandığı öğrenildi.
Milliyet'in haberine göre, İzmir Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kazayı şüpheli bularak 2 gün önce soruşturma başlattığı ortaya çıktı.
Kaza sırasında aracı kullanan kişinin tutuklanan Kenan Doğru olmadığı şüphesiyle soruşturma başlatan savcılık, bu kapsamda şoför hava yastığı üzerindeki kan örnekleri alınarak Kenan Doğru ve Emrah Serbes’ten alınacak örneklerle karşılaştırılması talimatını vermiş.
Doğru, kazanın ardından polise verdiği ifadede, "Aracı ben kullanıyordum. Emrah da yanımda oturuyordu. Hızım 130 kilometre civarındaydı. Öndeki aracı geç fark ettim. Şerit değiştirmeye çalıştım. Yolun ıslak olması sebebiyle frene basmama rağmen araç kontrolden çıktı öndeki araca çarptı. Emrah ile sunrooftan dışarı çıktık. Olmasını istemezdim. Hemen ambulans çağırdık" dedi.
Twitter hesabından savcılığa teslim olduğunu duyuran Serbes'in paylaşımı şöyle:
“22.09.2017 tarihinde İzmir – Aydın otobanında meydana gelen kazanın sorumlusu benim. Bu kazada aynı aileden bir baba-kız hayatını kaybetti, anne ise yoğun bakımda. Ölen genç kız, bir çocuk, 16 yaşında. Hiçbir şey bir genç kızın hayatından daha değerli değildir.
Bir rampanın ardından birden önümüze çıkan araca çarpmamak için elimden gelen bütün çabayı sarf ettim. Kaygan zemin nedeniyle yavaşlayamadığımdan direksiyonu bariyerlere kırdım. Ama çarpışmanın önüne geçemedim. Bariyerleri aşarak üç-dört takla attık ve sonunda demir tellere takılarak durduk. Açılan hava yastıkları ve aracın güvenlik sistemi nedeniyle kazayı hafif sıyrıklarla atlattık. Kaza esnasında yanımda oturan arkadaşım Kenan Doğu ile birlikte aracın sun roof’undan çıktık ve diğer aracın yanına gittik.
Araçtakilerin nabızlarına baktım anne hâlâ hayattaydı. 112’yi aradık ama ambulans olay yerine çok geç geldi. Araçtan fırlayıp yolun kenarında yatan genç kızı görünce kendimi kaybettim ve bu şok nedeniyle olay anında kazayı üstlenemedim.
Kazayı oturan arkadaşım Kenan Doğru üstlendi. Şu an suçsuz olduğu halde cezaevinde yatmaktadır. Kenan’ı Beşiktaş tribününden tanırım, senelerce birbirimizi kolladık. Bu hadise nedeniyle hiç kimseye bir şey söylemeden sonuna kadar cezaevinde benim için yatabilecek bir insandır.
Ama oradan günler geçtikçe bu vicdanı sorumluluğu kaldıramayacağımı anladım. Savcılığa geldim ve kendim teslim oluyorum. Hayatını kaybedenleri geri getirmeyecek olsa da cezam neyse çekmeye hazırım. Hayatını kaybedenlerin yakınlarından özür dilerim. Keşke bu kazada ben ölseydim. Hayatı boyunca haktan, hukuktan, adaletten bahsetmiş biri olarak bundan sonra doğan her gün benim için bir azap olacak. Suçun cezasından kaçabilirsin ama vicdanının azabından kaçamazsın.”
Özçelik ailesinin avukatı Burcu Ece Güler ailenin kaza olduktan sonra önce "Kader" diye düşünürken kaza tespit tutanaklarını inceledikten sonra olayın yavaş yavaş boyut değiştirdiğini söyledi.
Hürriyet'e konuşan Güler şunları anlattı: ''İki araç da İstanbul'dan hareket etmiş aynı yöne yani Bodrum'a gidiyormuş. Torbalı'da maalesef bu kaza meydana geliyor. Aile Bodrum'a tek kızları Zeynep Özçelik ile otele tatile gidiyormuş. Anne Ege Üniversitesi'nde yoğun bakımda ve durumu kritik. İlk anda kader derken kaza tespit tutanakları ve delillerin incelenmesiyle olay zaten Emrah'ın üzerine doğru gidiyordu. O yol dümdüz otoban herkes bilir. Rampalar var ama anlattığı gibi kazaya neden olacak rampa yok. Ayrıca orta şeritte o hızla gidilmez. Emrah Serbes belki de çok kısa süre içinde yakalanacakken senaryo gibi bir itirafname yaptı. Bugün olmasa belki de yarın gerçekler ortaya çıkacaktı. Yaptığı kahramanlık gibi algılansın istemiyoruz. Aile bugüne kadar bu nedenle taziyesini yaşayamamış. Emrah artık yakalandı şimdi en çok ilgilenecekleri artık annenin sağlığı." / Banu ŞEN/İZMİR
Teslim oluyorum. İtirafımdır. pic.twitter.com/uC4DUdGWVC
— Emrah Serbes (@EmrahSerbes) 28 Eylül 2017
22 Eylül'de Kenan Doğru'nun kullandığı 34 NT 5005 plakalı otomobil, İzmir-Aydın Otoyolu Torbalı Kavşağı yakınlarında, Ayhan Özçelik (59) idaresindeki 35 TV 9335 plakalı otomobille çarpışmıştı.
Kazada, sürücü Özçelik ile kızı 16 yaşındaki Zeynep Özçelik olay yerinde hayatını kaybetti, anne Nilgün Özçelik ağır yaralandı. Sağlık ekiplerince Torbalı Devlet Hastanes'ine kaldırılan anne Özçelik, ambulansla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım ünitesine sevk edildi. Özçelik'in hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi. Diğer otomobil sürücüsü Doğru gözaltına alındı.