İstanbul'da pandemi döneminde alkol aldıkları için kimlik kontrolü yapılmak istenen iki kardeşin bekçiler tarafından darp edildiğiiddiasıyla ilgili yargıdan "takipsizlik" kararı çıktı. Savcılık, iki kardeşin aldığı darp raporuna rağmen bekçiler hakkında takipsizlik kararıverdi. Bekçilerin şikayeti üzerine ise iki kardeş hakkında "direnme" suçundan dava açıldı.
Olay, pandemi yasaklarının sürdüğü 13 Ocak 2021 tarihinde İstanbul Beyoğlu'nda yaşandı. İddiaya göre, Karaköy Sahili'nde alkol alan B.E. ve Y.E. adlı iki kardeş, "alkol almanın yasak olduğunu" söyleyen bekçiler tarafından uyarıldı. Bekçiler, iki kardeşin kimlik kontrolünü yapmak istedi. Kimlik sorma tartışmanın büyümesi üzerine iki kişi, bekçiler tarafından kelepçelenerek karakola götürüldü. Bekçiler, olay sırasında şüphelilerin kendilerine küfür ettiğini iddia etti.
Ancak iki kardeş, yargıya başvurarak bekçilerin kendilerini kamera olmayan ara sokağa götürerek darp ettiklerini iddia etti.
Bu kapsamda İstanbul Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi'nden alınan 14 Ocak 2021 tarihli doktor raporu da dosyaya delil olarak sunuldu. Y.E'nin muayenesi sonucunda hazırlanan raporda, "Sol göz altındaki ekimoz, burun sırtında ağır, boyun sağ tarafından 2 cm'lik ekimoz, alt sol kesici dişte kırılma, üst orta kesici dişte kırılma, belde 2 tane morluk, sağ el bileğinde yara izi, sol kolda halkasal iz" kayıtlara geçirildi.
Savcılığa şikayette bulunan B.E. ifadesinde tartışmanın büyümesi üzerine bekçilerin diğer arkadaşlarını çağırdığını, 10-15 kişinin kendilerine müdahale ettiğini belirtti. "Beni etkisiz hale getirip vurmaya başladılar" diyen B.E. şikayetini şöyle dile getirdi:
"Yere yatırıp tekmeleyip arkadan ters kelepçe takmaya çalışıyorlardı. Kardeşim Y.'yi biraz uzağımda yere yatırmış tekmeliyorlardı. Yaklaşık 10 dakika darp edildikten sonra ters kelepçe takıp bizi sürükleyerek Karaköy Karakolu'na getirdiler. İçeri girer girmez karakol amiri bana vurmaya başladı. Kardeşimi de diğer memurlar darp etmeye devam ettiler."
Burnunun kırıldığını belirten B.E., daha sonra hastaneye götürüldüklerini, doktorun kardeşinin hastanede yatmasını söylediğini, ancak polislerin buna izin vermediğini öne sürdü.
CİMER üzerinde şikayet dilekçesi gönderen Y.E. de bekçilerin kimlik sorma sırasında agresif davrandığını kaydetti. Tartışma sırasında bekçilerin kendisini kamera olmayan ara sokağa götürdüklerini ifade eden Y.E, şunları anlattı:
"Giderken, 'sana şimdi neler yapacağız, şimdi göreceksin' diyerek küfür ettiler. 15 kişi kadar toplandılar. Darp etmeye başladılar. 10 dakika kadar nefes aldırmadan beni dövdüler, ön-arka kaburgalarımı ve belimi ezdiler. Bu sırada yanımda olan abimi benden biraz uzakta olan bir yerde darp ediyorlardı. Sonra ters kelepçe yapıp sürükleyerek bizi Karaköy Karakolu'na götürdüler. Aynı işkenceyi oradaki memurlarla devam ettirdiler."
Bekçilere değil, mağdurlara dava
Savcılık, iki tarafın birbiri hakkında şikayetçi olması üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında ilk olarak iki kardeş hakkında bekçilere direnme suçu iddiasıyla hakkında dava açıldı. İddianamede, iki şüphelinin, olay günü görevli mahalle bekçilerinin rutin kimlik kontrolü yaptıkları sırada, yasak olmasına rağmen alkol aldıkları, tehdit ve hakaret içerikli sözler söylediği, üç bekçiyi yaraladıkları iddia edildi.
İstanbul 45. Asliye Ceza Mahkemesi'nde sanık sıfatıyla savunma yapan iki kardeş, bekçiler tarafından darp edildikleri iddiasını sürdürdü.
Bekçiler ise ifadelerine suçlamaları geri çevirerek iki gencin kendilerine küfrettiğini söyledi ve gençlerden şikayetçi oldu.
Savcılık, bekçiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararda, memurların eylemlerinin kendilerine direnen müştekileri etkisiz hale getirmek için, yasa ile verilmiş zor kullanma yetkisinin kullanılması şeklinde geliştiği savunuldu.
Y.E.'nin avukatı Neslişah Varol Taş, takipsizlik kararına yaptıkları itirazın sulh ceza hakimliği tarafından reddedildiğini belirterek bu kararın ardından Anayasa Mahkemesi'ne başurduklarını açıkladı.
Alican Uludağ
© Deutsche Welle Türkçe