Bekir Coşkun: Sadece terörle değil, hırsızlarla da yaşamaya alışmalıyız!

Bekir Coşkun: Sadece terörle değil, hırsızlarla da yaşamaya alışmalıyız!

Sözcü gazetesi yazarı Bekir Coşkun, Reza Zarrab’ı tutuklatan savcı Preet Bharara’nın “Kirli politikacıları içeri atmalıyız” sözlerine “Rezaletleri içimize atıyoruz, politikacılar dışarıda kalıyor” yorumunu yaptı. Coşkun, Yeni Şafak’tan Hürriyet’e transfer olan Abdülkadir Selvi’nin, Ankara Kızılay’daki bombalı saldırının ardından söylediği “Terörle yaşamaya alışmalıyız” sözlerine atıfta bulunarak, “Hırsızlar ile yaşamaya da alışmalıyız” ifadelerini kullandı.

Coşkun’un bugün (3 Nisan 2016) yayımlanan “Hırsızlarla birlikte yaşamaya da alış…” başlıklı yazısı şöyle:

ABD savcısı Preet Bharara diyor ki:

“Kirli politikacıları içeri atmalıyız…”

*

Biz de öyle yapıyoruz; içimize atıyoruz, politikacı dışarıda kalıyor…

*

Bir:

Reza Zarrab ABD adaleti ile işbirliği yapacak…

Yani kimlere rüşvet verdi anlatacak…

Mesela; Gana’dan gelen uçak Atatürk Hava Limanı’na iniyor… Gümrükçüler bakıyorlar ki 1.5 ton altın var… El koyuyorlar, Ankara telaşlanıyor… “Bu transit, Dubai’ye gidecekti, gitsin” diyorlar… Gana ile Dubai arası 2992 km, Türkiye üzerinden kestirme giderse 7354 km… 

Yeniden kağıtlar düzenleyip uçağı gönderiyorlar… Ama kalkarken bakıyorlar uçaktaki altından 292 kg eksik…

Ederi; 14.6 milyon dolar… 

(Bizim eve getirmişler…)

*

İki:

Savcı konuştursa zaten bizim açımızdan değişen

bir şey olmayacak…

Çünkü biz çoktan biliyoruz bunları… Günlerce telefon konuşmalarını dinledik… Kanıtlarını izledik…

Videolarına baktık…

Şu anda da daha savcı açıklamadan ben size söyleyeyim; her Türk vatandaşı o altınların nereye gittiğini bilmiyorsa namerdim…

*

Üç:

Savcı “kirli politikacıları içeri atmalı” diyor…

İyi de…

Bunun için bir devlet lazım…

O devletin bir yargısı lazım…

Yargıda mangal yürekli hukukçular lazım…

Bizde var mı?…

Yok…

*

Dört:

Demek istediğim; sadece “Terör ile yaşamaya” değil, “Hırsızlar ile yaşamaya” da alışmalıyız…

Dört bir yanımızda

hırsızlar olacak…

Ulusal varlıklarımızı, doğamızı, kentlerimizi, parklarımızı, ağaçlarımızı, ekmeğimizi…

Hatta duygularımızı, inançlarımızı, çocuklarımızı çalacaklar…

Biz çalmıyorlarmış gibi yapacağız…

*

Değil mi ki “Soyuyorsa beni soyuyor sana ne?” diyen bir halk var…

Rezaletleri içimize atarız…

Politikacı dışarıda kalır…