Hakan Özyıldız*
Durun hemen gülmeyin. “Hangi siyasetçi borç ödemek için aday oluyor?” demeyin.
Soruyu sormam doğal değil mi? Siz bir işletmeyi, şirketi, ikinci el konutu vb. alırken tapudan, bankalardan araştırma yapmıyor musunuz? Ödenmeyen borcu, ipoteği var mı yok mu diye bakmıyor musunuz?
Çoğunuzun verdiği cevabı duyar gibi oluyorum. Rasyonel davranan biri, önceki borçları üstlenmez. Ya satıcının borcu temizlemesini ister ya da borçları üstelenecekse ödemeyi ona göre yapar.
Duyuyor, görüyorsunuzdur. Mahalli idareler için binlerce aday adayı ortalıkta geziyor. Bol keseden vaatler havada uçuşuyor. Bazıları inanılmaz projelerden bahsediyorlar. Küçücük bir ilçe belediyesi başkanlığına aday adayı olan kişi, belediyenin yıllık bütçesinin 10, hatta 20 katı kadar harcama baskısı yaratacak uçuk, kaçık projelerden bahsediyor.
Bunların çoğunun adaylığı da ciddi değil. Amaçları isimlerinin duyulması. Başkanlık olmazsa, belediye meclisi üyeliğine de razılar.Büyük çoğunluğunun amacı hizmet etmek değil. Kamudan geçinmek.İdealleri yok. O beldede hangi parti kazanacaksa oradan aday olmak için her türlü atraksiyonun içindeler.
Buraya kadar okuduysanız, “sen bunları nereden biliyorsun? Aday mısın yoksa bir partide yönetici mi?” soracaksınız. İkisi de değilim!
Sadece, Türkiye’nin borç yükü verilerini derlerken belediyelerin ticari banka borçlarındaki hızlı artış dikkatimi çekti. Bunun üzerine, Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı toplulaştırılmış bilançolardaki diğer borç kalemlerine baktım. İşin uzmanlarına danıştım ve önemli olduğunu söyledikleri birkaç borç kalemlerini yıllar itibariyle bir tabloda derledim.
Aşağıda bilginize sunuyorum.
Veriler çok net.
Belediyelerin bankalara, kamu idarelerine, özel şahıslara ve müteahhitlere borçlarının toplamı 65 milyar lirayı geçmiş. 2007 yılında borçların çoğu kamu idarelerineymiş. 2017’de dağılım değişmiş bankalara ve şahıslara (bütçe emanetleri) olan borçlar artmış.Alacaklı bankaların başında İller Bankası’nın geldiğini tahmin ediyorum.
Tabloda yer alan borçların yıllar itibariyle değişimine bakarsanız, son seçim tarihi 2014 sonrasındaki hızlı artış dikkat çekici.
Doğal olarak borçlar belediyelerin büyüklüklerine göre dağılmıyor. Çok az borçlu büyük belediyelere karşılık aşırı borçlu ilçe belediyeleri var. Kimi bankalara, kimi kamuya, kimi de şahıslara ve şirketlere çok borçlu. Ama nereden bakarsanız bakın, toplam az bir miktar değil.
İster eskiler yeniden seçilmiş olsunlar, ister yeniler gelsin bu borçları ödemeyecekler mi? Ödeyeceklerse kendi projelerini hangi kaynaklarla hayata geçirecekler?
Tahminimce ilk yapacakları şey kamuya olan borçları ödememek için Ankara’nın yolu tutmak olacak. Eğer iktidar partisindenseniz işiniz kolay. Değilseniz zor.
Bankalara borçlar için de şartlar çok kolay değil. Şirket kredilerinin yeniden yapılandırma furyasında olduğu bir dönemde, özellikle yeni seçilen başkanların eskilerin borçlarını ödeme konusunda ne kadar istekli olacaklarını merak ediyorum. İller Bankası’nı bilmem ama diğer bankalar ne yaparlar merak konusu.
Bu bilgiyi paylaşmaktaki bir amacım da seçimlerde adaya göre oy vermeyi düşünen azıklıktansanız, başkan adayına borç konusunu sormanız. Bakalım aday olayın farkında mı?
Yok, eğer siz de ilgisiz çoğunluktansanız, bu borçların artmasının sorumluluğu size de ait. Siz yurttaşlık sorumluluğunu yerine getirmiyorsanız başkan adayı niye peşine düşsün? Kimse dert etmeyince borçları çocuklarımız ve/veya torunlarımız hangi şartlarda öderler, hangi ekonomik, sosyal ve politik maliyetlere katlanırlar bilemeyeceğiz.
Neyse uzatmayayım.
En iyisi adayları bekleyip, sorularımızı hazırlamaya başlayalım.