Her üç erişkinden birinin ‘hipertansiyon’ hastası olduğu ülkemizde, teşhis konusunda ciddiye alınması gereken yanlışlar yapıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Nevrez Koylan “Yanlış teşhis konulmuş, gereksiz ilaç kullanan birçok kişi var” dedi. Hemen hepimizin evinde ya da ailesinde tansiyon sorunu olan bir birey bulunuyor. Durum böyle olunca da üzerinde en çok konuşulan, yazılıp çizilen bir sağlık sorunu olma özelliği taşıyor hipertansiyon. Özellikle erişkin olup da eczanede, komşu ziyaretinde ya da evinde tansiyonunu ölçmeyen yok dense yeridir. Peki, bu kadar hassas bir konuda, üstelik tedavi edilmediğinde kalp krizinden, inmeye kadar çok çeşitli sorunlara yol açan bir hastalığın teşhisinde ne kadar isabetli kararlar veriliyor? İşte bu konuda İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevrez Koylan’la konuştuk. ■ Çoğumuz kan basıncı ölçümünün basit bir işlem olduğunu düşünüyoruz. Kan basıncı ölçümü işlem olarak basit olmakla birlikte, kan basıncının dinamik bir parametre olduğu ve çeşitli faktörlere bağlı olarak değiştiği unutulmamalıdır. Kan basıncı ölçümünde başlıca üç hata kaynağı söz konusudur. Bunlar sırasıyla ölçümü gerçekleştirenin yanlılığı, uygunsuz cihazların kullanılması ve hatalı ölçüm tekniğidir. Amaç en uygun kan basıncı değerini bulmaktır. Bu nedenle kan basıncını etkileyebilecek tüm dış faktörler bilinmeli ve en aza indirilmelidir. Bu sayede hastalar doğru değerlendirilecek; tedavi alması gereken ve gerekmeyen kişiler doğru tanımlanacaktır. ■ Bir hekimin hata yapması söz konusu olabilir mi? Hipertansiyon tanısı ve tedavi ile ilgili kararların standart koşullar altında ölçülmüş, doğru kan basıncı sonuçlarına göre verilmesi zorunludur. Buna karşılık, klinikte kan basıncı ölçümü ile ilgili çeşitli problemler oluyor. Takipte hekimin tarafgirliği problem yaratabiliyor ve çeşitli hekimlerin ölçtüğü kan basınçları arasında önemli farklar bulunabiliyor. Beyaz gömlek etkisi ile çok sık karşılaşılıyor ve bu durumda da hastanın hekim ofisi dışındaki kan basınçlarını bilmemek ciddi sorun yaratıyor. Yapılan çalışmalarda, hipertansiyonlu hastada risk belirlemesi açısından ambulatuar (Gezici-Kola takılan ve gün boyu belirli aralıklarla tansiyonu ölçen ‘Holter’ denilen cihazla ölçüm yapılması) kan basıncı ile tespit edilen gündüz ortalama kan basıncının, en güçlü verilerden biri olduğu görülüyor. ■ Yani doğru teşhis çok önemli... Elbette. Aksi takdirde yapılan yanlış ölçümler; takibin ihmali, kullanılan aletlerin kalitesiz oluşu, hastanın ruh hali, neticede doktoru yanlış teşhise ve yanlış tedaviye kadar götürür. ■ Böyle vakalarla karşılaşıyor musunuz? Hem de çok fazla. Hipertansiyon hastası olmadığı halde, ağır hipertansiyon tedavisi uygulanan çok sayıda insan var. ■ Evde bilekten dijital ölçüm yapan aletler çok kullanılıyor. En sağlıklısı herhalde hani doktorlarda, eczanelerde gördüğümüz puf puflu aletler... Size garip gelebilir ama o çok güvendiğiniz aletlerle bile yanlış ölçüm yapılabilir. O aletlerde manşon denilen ve kola sarılan özel dokuma bir bez bölüm vardır. Manşonun uygun boyda olmaması yanlış ölçüm nedeni olabilir. Çoğu manşonun üzerinde uygun olduğu kol çevresi yazar. Manşon, kol boyunun en az yüzde 40’ını, kol çevresinin ise en az yüzde 80’ini kaplamalıdır. İki farklı manşon arasında karar verilemiyorsa büyük olan kullanılmalıdır. Küçük manşon, hatalı yüksek kan basıncı ölçümüne yol açar. ■ Peki, evde ölçüm konusunda ne düşünüyorsunuz? Evde ölçülen kan basınçlarının da, ambulatuar kan basıncı gündüz ortalamaları ile benzer sonuçlar verdiği biliniyor. Evde kan basıncı ölçümü için bilekten ölçüm yapan cihazların kullanılmamasında yarar var. Bu cihazlarda ölçüm değişkenliği çok fazladır ve ciddi yanılmalara yol açabilirler. Profesyonel cihazlarla da, hastanın kendi tansiyonunu ölçmesi doğru değildir, çünkü şişirmek için yapılan pompalama hareketi bile tansiyonun yükselmesine yol açabilir. Üstelik profesyonel cihazlarla ölçüm yapmak için ölçecek kişilerin eğitilmeleri gereklidir. Evde kullanmak için ideal cihazlar, koldan ölçüm yapan tam otomatik cihazlardır. Bunlarda manşonu kola uygun şekilde sardıktan sonra bir düğmeye basmak ölçüm için yeterli olmaktadır. ■ Hipertansiyon hastası olmadığı halde, kan basıncında yükselmeler olur mu? Evet. Diyelim ki ölçüm sırasında o gün yaşadığınız bir stresin etkisi sürüyor. Kan basıncınız yüksek çıkar. Yine ölçüm yapılan ortam ve alete, ölçümü yapan personel ve hastaya bağlı kan basıncı değerlerini değiştirebilecek birçok faktör oluşabilir. ■ Bir de, hangi koldan tansiyon ölçümü yapılacağı konusunda farklı yaklaşımlar var... Hangi koldan ölçümün yapılacağı da önemli bir konudur. Genel olarak önce her iki koldan ölçüm yapılması önerilmektedir. Sonraki vizitlerde yüksek basınca sahip koldan ölçüm yapılmalıdır. Tarama amacıyla yapılan ölçümlerde sağ koldan ölçüm önerilir. Çünkü koldaki basıncı etkileyen hastalıklar daha ziyade sol kolu etkiler. Takip ölçümleri mutlaka aynı koldan yapılmalıdır. Her seferinde en az iki ölçüm yapılarak ortalaması alınmalıdır. Eğer iki ölçüm arasında 5 mmHg veya daha fazla fark varsa, ilave ölçümler yapılarak değişkenliğin derecesi azaltılmalıdır. ■ Tansiyon ölçülmesi sırasında nelere dikkat etmek gerekir? Hasta bir sandalyede dik oturmalıdır, ayakları yere basmalı, sırtı yaslanmalıdır. Bacak bacak üstüne atılmamalıdır. Hastanın yanında, kolu kalp hizasında tutacak bir masa bulunmalıdır. Hastanın önce en az 5 dakika bu pozisyonda dinlenmesi sağlanmalıdır. Hastanın duygusal durumunun (stres, anksiyete) kan basıncı üzerinde büyük etkisi vardır. O nedenle hastaya yapılacak işlem anlatılmalı ve birden fazla ölçüm yapılacağı belirtilmelidir. Hastanın son 30 dakika içinde sigara veya çay, kahve, kola gibi kafein içeren içecekler almamış olmasına dikkat edilmelidir. Kan basıncını egzersiz, solunum, ağrı, dolu ve gergin mesane, dışkılama ihtiyacı, ısı, yemek ve alkol gibi biyolojik faktörler de etkiler. Ölçenin tekniğine bağlı olarak da kan basıncı ölçümünde farklılıklar doğabilmektedir. Kolu desteklememek ve kolu, kalp düzeyinde tutmamak, kol atardamarının manşonun ortasında olmasına dikkat etmemek, manşonu çok yavaş şişirmek veya çok hızlı indirmek, tekrar edilen ölçümlerde iki ölçüm arasında 1–2 dakikadan az beklemek hatalı ölçümlere yol açacaktır. Ayrıca ritim problemi olan hastalarda da ölçümlerin dikkatli yapılması gerekmektedir. ■ Beyaz önlük hipertansiyonu diye bir durum var mı? Bazı hekimler bu görüşe katılmıyorlar. Hekim ve hastane ortamı, hastada gerginliğe, anksiyeteye yol açarak kan basıncında geçici yükselmelere neden olabilir. Özellikle ilk muayenede belirgin olan bu tablo “Beyaz önlük hipertansiyonu” olarak ifade edilmekle birlikte son yıllarda ‘izole klinik hipertansiyon’ deyimi de kullanılmaktadır. Sıklığı tüm hipertansiyonlu hastalarda yüzde 10-15’tir. ■ Ambulatuar kan basıncı takibini biraz daha açar mısınız? Kan basıncının doktor ofisi dışında, özellikle de aktivite ya da uyku gibi, pratikte kan basıncının ölçülmesinin olanaklı olmadığı zamanlardaki ölçümü ve kan basıncının değişkenliğinin izlenmesi amacıyla ambulatuar (gezici) kan basıncı takibi geliştirilmiştir. Hatalı olarak ‘Tansiyon Holteri’ olarak da isimlendirilen bu yöntemin temeli, kola bağlı bir manşonun bağlı olduğu bir elektronik cihaz tarafından, belirli aralıklarla, hastanın kan basıncının ölçülmesine dayanır. Aktivite saatlerinde ölçüm 10, 15, 20 veya 30 dakikada bir yapılır (toplam 32–96 ölçüm). Uyku saatlerinde ise 30 veya 60 dakikada bir ölçüm yapılır (toplam 8–16 ölçüm). Yaşlı hastalar için özel bir ölçüm tekniği var mı? Yaşlı kişilerde damarların sertleşmesi nedeni ile kan basıncı ölçümü sırasında manşon, atardamar üzerine yeterli basınç uygulayamaz ve kan basıncı yanlış olarak ‘yüksek olarak’ değerlendirilir. Yalancı hipertansiyon olarak bilinen bu durumda, hastalara tedavi verildiğinde önemli derecede düşük tansiyon bulguları gelişmektedir. Bu nedenle gerçek hipertansiyon tanısı, atardamar içinde nintraarteryel ya da parmaktan veya parmaktan ölçüm yapabilen aletler yardımı ile konulmaktadır. Tansiyon ölçülmeden ■ Hasta sessiz ve ılık bir ortamda bulunmalı. ■ Sırtını dayamış ve ayakları yere basar şekilde oturtulmalı. ■ Ön kol çukuru kalp hizasında olacak şekilde kollar desteklenmeli. ■ Hasta ölçümden en az 30 dakika önce aşağıdaki faktörlerden uzaklaşmış olmalı: 1-Nikotin 2-Kafein (çay, kahve, kolalı içecek) 3-Yemek 4-Dolu ve gergin mesane 5-Dışkılama ihtiyacı 6-Ağrı 7-Egzersiz 8-Stres 9-İlaçlar ■ Hastalar en az 5 dakika dinlendirildikten sonra kan basıncı ölçümü yapılmalı. ■ Ölçüm sırasında hastanın konuşmasına izin verilmemeli. ■ Manşon kol çevresinin en az yüzde 80’ini ve kol boyunun en az yüzde 40’ını kapsayacak ölçüde olmalı. ■ Manşon fazla sıkı ya da kaymasına imkân verecek ölçüde gevşek sarılmamalı, kolu tam sarmalı (manşon ile kol arasına iki parmak girebilmeli). ■ Hastanın giysileri kolu sıkmayacak şekilde olmalı (giysi ile kol arasına iki parmak girebilmeli). ■ Stetoskop ön kolda atar damar üzerine yerleştirilmeli. ■ Stetoskop deriye ancak temas etmeli, arter üzerine bastırılmamalı. ■ Manşon kalp seviyesinde tutulmalı. ■ Yaşlılarda, diabetiklerde, gebelerde ve antihipertansif ilaç kullananlarda yatarak, oturarak ve ayağa kaldırıldıktan 2 dakika sonra ölçüm yapılmalı. Ne zaman tansiyon teşhisi konulur? Bir insana hipertansiyon teşhisi konulması için en azından günün yüzde 50’lik bölümünde tansiyonunun yüksek olması gerektiğini belirten Prof. Nevrez Koylan, stres sonucu yükselen tansiyonun dikkate alınmaması gerektiğini vurguluyor ve buna şu örneği veriyor: “Bir köpek ya da tavşan tehlikeyle karşılaştığında tansiyonu yükselir. Bu bir savunma güdüsüdür. Damarlardan daha fazla kan pompalanması tehlikeye maruz kalındığında gücü arttıran bir durumdur. Kayınvalidesine kızan bir kadının tansiyonu yükselir.” Tansiyonla ilgili altyapısı olmayan birinin tansiyonu 22’ye de çıksa sorun yaratmaz. Ancak tansiyon, uygun altyapıyla birlikte damarları yıpratacak boyuta gelmişse hastalık olarak değerlendirilmelidir. Alt yapıdan kastın bir kişinin idrarında protein çıkması, kolesterolünün zararlı düzeyde yüksek olması, kan yağlarının, trigliseridin yüksek olması (yani diğer risk faktörleri) olduğunu vurgulayan Prof. Koylan, bir hekimin teşhis öncesi hastayı genetik yapısı da dâhil olmak üzere değerlendirmesi gerektiğini önemle hatırlatıyor. Prof. Koylan, erişkinlerdeki ideal tansiyonu ise “Dinlenme anında büyük tansiyonun 12’nin üstünde, küçük tansiyonun ise 7’nin üstünde olmaması” diye özetliyor. (Kaynak: Diyet Dergisi)