"Belli ki AKP iktidarında 'karat/kalite ölçümü' tıpkı döviz kuru gibi günlük değişiyor"

"Belli ki AKP iktidarında 'karat/kalite ölçümü' tıpkı döviz kuru gibi günlük değişiyor"

Sözcü yazarı Zeynep Gürcanlı, AKP'nin her konuşmasında yeni muhatabının Bağdat yönetimi olduğunun altını çizdiğini söyleyeyerek, "Peki Bağdat yönetimindeki en etkin kişi kim?" diye sordu. Gürcanlı, kendi sorusunu"Bir zamanlar, yine bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'Sen benim muhatabım değilsin, karatımda değilsin, haddini bil' dediği Başbakan Haydar El İbadi" diye cevaplandırarak, " Belli ki AKP iktidarında Türk dış politikasında “karat/kalite ölçümü” tıpkı döviz kuru gibi günlük değişiyor" dedi.

Zeynep Gürcanlı'nın "Putin de kandırmış' açıklaması yolda" başlığıyla (02 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Kuzey Irak'taki “bağımsızlık referandumu” sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Barzani'de de yanılmışız” açıklaması malum… Ancak yeni bir “kandırıldık/yanılmışız” açıklması da çok yakın…

Yeni “kandıran/aldatan” kişinin ise Erdoğan'ın “dostum” dediği Rusya lideri Vladimir Putin olması pek muhtemel. Bu “kandırılmanın” tüm işaretleri, Putin'in Türkiye ziyareti sırasında Erdoğan'la yaptığı basın toplantısında verildi. Erdoğan, “Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda tam mutabakat” olduğundan bahsetti. Putin doğrudan konuya girmedi. Yerine, Rus Dışişleri Bakanlığı'nın bu konuda daha önce yaptığı açıklamaya atıf yapmayı tercih etti.

Söz konusu Rus Dışişleri açıklamasında ise “Kürtlerin bağımsızlık arzusuna Rusya'nın saygı duyduğu” cümlesi vardı. Bitmedi… Erdoğan'ın “tam mutabakat” açıklamasından sonra Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov da ikinci bir açıklama yapma ihtiyacı duydu. Peskov, “Putin ile Erdoğan arasında Irak Kürdistan Bölgesel yönetiminin yaptığı bağımsızlık referandumu konusunda önemli bir fikir ayrılığı yok” dedi.

Kelimelere dikkat edin: Sözcünün açıklaması, “önemsiz” bile olsa bu konularda “fikir ayrılığı yaşandığını” ortaya koydu. Yani Erdoğan'ın Irak konusunda yaptığı “tam mutabakat” açıklaması, daha “dumanı tüterken”, havada kaldı. Peki ya Suriye konusu… Erdoğan ile Putin'in görüşme yaptığı saatlerde, Suriye'den de kritik bir açıklama geldi.

Esad yönetiminin kilit adamı, Dışişleri Bakanı Velid Muallim, “Kürtlerle özerklik müzakerelerine hazırız” dedi. Rusya sayesinde ayakta kalmış Esad yönetimi, IŞİD'in yenilmesinden hemen sonra AKP hükümetinin her fırsatta terörist olarak nitelendirdiği PYD/YPG ilemasaya oturabileceğinin işaretini verdi. Erdoğan'ın bizzat Putin'e, üstelik defalarca şikâyet etmesine rağmen Moskova'daki PYD ofisi hâlâ açık.

Suriye'de PYD/YPG kontrolündeki Afrin kantonunda ise Rus askerleri halen devriye gezmekle meşgul. Yani, Suriye konusunda da Ankara ile Moskova arasında “tam mutabakattan” bahsetmek çok gerçekçi durmuyor. Tüm bunları alt alta koyunca da ben bekleyin derim. Yeni bir “yanılmışım” ya da “kandırıldık” açıklaması yolda gibi…

Rusya ile S-400 krizi mi?

Erdoğan-Putin basın toplantısında herkes iki liderden S-400 füze anlaşması için birkaç cümle söylemesini bekliyordu. NATO üyesi Türkiye'nin, Rusya'da S-400 gibi gelişmiş savunma teknolojisi transferinin ayrıntıları, neredeyse tüm dünyanın öğrenmek istediği konuydu. Ama olmadı… Ne Erdoğan, ne de Putin konuya girdi. Oysa Erdoğan daha önce S-400 için “kaporasını verdik” bile demişti. Peki ne oldu da S-400 gibi kritik bir konu, “sümen altı” edildi. Bunun bilgisi, Putin'in ziyaretini tamamlamasından hemen sonra Rus tarafından sızdı…

Moskova, S-400'ler için Türkiye'ye “teknoloji transferi yapmayı” reddetmişti. Yani Moskova, yaklaşık 2.5 milyar dolarlık anlaşmayı sadece “basit füze satışı” olarak görmüş, Türkiye'nin ileride aldığı bu füzeleri üretmesi ya da geliştirmesinin yolunu açacak teknoloji transferini yapmayı ise reddetmişti.

Moskova'nın böyle ayak sürümesi ise AKP hükümetini iyice zora soktu. Erdoğan yönetimi, füze konusunda daha önce de “Çin'le anlaştık. Çin füzeleri ve teknolojisini alacağız” açıklaması yapıp, caymıştı.

Benzer bir durum S-400 için de artık söz konusu. Peki “kapora” ne olur? İşte onu saraya sormak lazım… AKP'nin Irak'taki muhatabı bakın kim? Iraklı Kürt liderler Ankara'da “devlet başkanı” protokolüyle ağırlandı. Görüşme odasında, bir tarafta Türk Bayrağı, diğer tarafta Barzani bayrağı vardı. Ankara ve İstanbul'da, Türk Bayrağı'nın hemen yanına “Ala rengin” asıldı.

Ve şimdi, bizzat Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'nın ağzından, Kuzey Irak'a yönelik “yiyecek bulamayacaksınız” uyarısının yapıldığı günlere geldik. -Tabii, Arakanlı Müslümanlar için AKP tarafından adeta yer gök yıkılırken, hemen yanıbaşımızdaki Kuzey Irak halkına ‘aç kalacaksınız' demekteki çelişkiye hiç değinmiyorum bile…- AKP tarafından Barzani'ye gösterilecek tepkinin dile getirildiği her açıklamada, Irak'taki yeni muhattabın da altı çiziliyor; Bağdat yönetimi…

Peki Bağdat yönetimindeki en etkin kişi kim? Bir zamanlar, yine bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sen benim muhatabım değilsin, karatımda değilsin, haddini bil” dediği Başbakan Haydar El İbadi. Belli ki AKP iktidarında Türk dış politikasında “karat/kalite ölçümü” tıpkı döviz kuru gibi günlük değişiyor.