Aydın Doğan: Ben gecekondu iş adamı değilim; türedi yayıncıların zarar eden medyasının suyu nereden geliyor?

Aydın Doğan: Ben gecekondu iş adamı değilim; türedi yayıncıların zarar eden medyasının suyu nereden geliyor?

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun iddialarına yanıt verdi. Aydın Doğan, Doğan Yayın İlkeleri Kurulu’nda “Ayrıcalık yapılarak bize verilmiş tek bir iş yok” dedi. Doğan, konuşmasında “Hiçbir hükümetten özel bir himaye görmedik. Kamu bankalarının yanından bile geçmedik” vurgusu yaptı. 

"Köklü bir aileden geldiğini ve 40 yıldır Türkiye’de yüksek seviyede vergi verenler arasında olduğunu" söyleyen, Aydın Doğan,  “Gecekondu iş adamı değilim” dedi.

“Şimdi bazı türedi, sözde yayıncılar ortaya çıktı” ifadesini kullanan Aydın Doğan, “Gazeteleri satmıyor, televizyon kanalları izlenmiyor, zarar ediyorlar. Kimse de, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormuyor” sözleriyle bazı yazılı ve görsel medya kuruluşlarının ekonomik yapılanmasını sorguladı.

Doğan’ın Doğan Yayın İlkeleri Kurulu’nda yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

Değerli arkadaşlarım,

7 Haziran’a az bir zaman kaldı. Bu toplantının amacı, seçim öncesi yayınlarımızın ilkelere uyumunu değerlendirmek. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum.

Seçim sürecine girdiğimizden bu yana, yayınlardan sorumlu tüm arkadaşlarımıza tavsiyemiz şu olmuştur:

“Biz bağımsız ve tarafsız yayıncılık yapan bir medya grubuyuz. Hiçbir siyasi parti ile bağımız yok. Tek sorumluluğumuz, okuyucu ve izleyicilere karşı. Onlara objektif haber vererek, bilgi alma haklarını karşılamamız lazım. Hiçbir siyasi partiye haksızlık yapmamaya dikkat edelim. Tüm partilere eşit mesafede duralım. Kararı seçmenlerin hür iradesi verecek. Kimse bu iradeye gölge düşürmesin.”

Bizim söylediklerimiz bundan ibaret olmuştur.

Seçim süreci başladığından bu yana, grubumuz ve medyamız ağır suçlamalar, hatta iftira ve tehditlerle karşı karşıya geldi. Hiçbir alakamız, en ufak ilgimiz yokken “Cemaatçi” olmakla suçlandık. İş bununla da kalmadı. Terörist bile ilan edildik. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın alçakça ve haince öldürülmesinin faturasını bize çıkarmaya çalıştılar. Benim fotoğrafımı, başımda terör örgütünü simgeleyen bere ile birinci sayfaya koydular. En son, “Dünyayı şoke etti” başlığı ile Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı (MuhammedMursi hakkında verilen idam cezasına tepkimizi internet sayfasında gösterdik. Buradan haksız ve insafsız bir ima çıkardılar. Biz demokrasiye bağlıyız. Demokrasi olmadan özgür medya olamaz. Varlığımızı ancak özgür bir ortamda, hukuk güvencesi altında sürdürebiliriz. İdam cezasına karşıyız. Bu cezayı çağdışı buluruz. Seçilmiş bir siyasetçinin idamından mutluluk duymak, hele hele bunu Türkiye için bir örnek olarak göstermek şerefsizliktir.

Bazı siyasetçiler ve iktidara yakın medya, seçim öncesinde, en küçük bir gerekçesini dahi göstermeden bizi düşman olarak yaftalamaya çalışıyor. Bu arada eski defterler açılıyor. Yüzlerce defa açıkladım. Fotoğrafı ortada. Üstümdekinin pijama olmadığı besbelli. Ancak Sayın Başbakan bile geçen gün seçim meydanında “pijama ile Başbakan karşılamaktan” bahsetti. Buna insaf demekten başka ne denir?

Zaruri olmadıkça biz bu suçlamalara ve iftiralara cevap vermiyoruz. Dürüst ve objektif yayıncılık çizgimizden sapmamaya özen gösteriyoruz.

Yayınlarımızda bir hata olmuşsa, özür dileyip, bunu düzeltmekten de hiç kaçınmıyoruz. Nitekim, Şehit Savcı Kiraz’ın, terör örgütü mensuplarınca rehin alınması olayını haberleştirirken kullandığımız fotoğraflar bizce hatalı olmuş, yayın ilkelerimize aykırı görülmüştür. Olayın sıcaklığı ve hemen başlayan istismarın önlenmesi için, kurulumuzun o an ulaşabildiğimiz üyeleri ile istişare ederek bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmenin kamuoyuna süratle açıklanması gerektiği hususunda mutabık kaldık. Açıklamayı Volkan (Vural) Bey yaptı. Biz bu dürüstlüğü gösterirken, yalan ve uydurma olduğu aşikar haberlerle hedef tahtası yapılıyoruz.

Şu hususu bir defa daha vurgulamak isterim.

Biz Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ve AK Parti’nin muarızı değiliz. Rakibi hiç değiliz. Biz sadece gazeteciyiz. Mesleğimiz ve işimiz bu. Bu işten para kazanıp, bağımsız yayıncılık yapıyoruz. Ne eskiden ne şimdi, hiçbir hükümetten özel bir himaye görmedik. Ayrıcalık yapılarak bize verilmiş tek bir iş yok. Kamu bankalarının yanından bile geçmedik. Hiçbir kamu bankasından kredi kullanmamaya özen gösterdik.

Değerli Arkadaşlarım,

Ben 1959 yılında iş hayatına atıldım. Aynı yıl, kendi adıma Vergi Dairesi’ne kaydımı yaptırdım. Anadolu’nun köklü ve oldukça varlıklı bir ailesinden geliyorum. 40 yıldır Türkiye’de yüksek seviyede vergi verenler arasındayım. Yani gecekondu işadamı değilim.

36 yıldır yayıncılık yapıyorum. Hayatımın her sayfasının, her fotoğraf karesinin hesabını alnım açık bir şekilde vermeye hazırım.

Şimdi bazı türedi, sözde yayıncılar ortaya çıktı. Ellerindeki mevkuteleri her gün bana hakaret etmek için kullanıyorlar. Her gün sayfalarından sadece bana hakaretler yağdırıyorlar. Sanki mevcudiyetlerinin hikmet-i sebebi bu.

Bir dünya görüşünü, bir ideolojiyi benimseyerek yayın yapanlara saygı duyarım. Bir siyasi partiyi destekleyen yayın organlarını da anlayışla karşılarım. Ancak, mesleği gazetecilik olmayan, medyayı başka işler için basamak ve paravan olarak kullanan kişilerin kirlettiği bir medya dünyası ile karşı karşıyayız. Basın tarihimizde benden daha kıdemli gazete sahibi yok. Bu duruma üzülmemi herhalde anlarsınız. Gazeteleri satmıyor, televizyon kanalları izlenmiyor, zarar ediyorlar. Kimse de, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormuyor.

Yayıncı olarak, seçim kampanyasının bir tarafı veya aktörü olarak gösterilmekten rahatsızlık duyuyoruz. Bunu hiçbir şekilde hak etmiyoruz. Seçim, partiler arasında bir yarıştır. Biz parti değiliz ve bu yarışta yokuz. Bizi taraf olarak göstermek ve düşman ilan etmek inandırıcı değildir. İstedikleri  kadar gayret etsinler, tarafsız, hakkaniyetli, her görüşe yer veren yayıncılık çizgimizin değişmesini başaramayacaklar. Her partiye eşit mesafedeki duruşumuzu, hiçbir partiyi düşman olarak görmeyen tarafsız yayıncılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Tek arzumuz ve amacımız, uluslararası standartta, bağımsız yayıncılık yapabilmek. Biz bunun için çalışıyoruz ve bu düşüncemizde ısrar ediyoruz.