Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Acil Hattı'na gelen "Beni öldürecek, yalvarırım bana yardım edin!" mesajın sahibi 31 yaşındaki Ö.A.'nın yaşadıklarını kaleme aldı. Kasım 2016'da erkek arkadaşı tarafından eter koklatılarak kaçırıldığını, ardından kendisini sürekli taciz edip ölümle tehdit ettiğini söyleyen Ö.A., "Telefon kayıtlarında “Seni öldürürüm!” gibi tehditleri mevcut. Artık zifiri karanlıkta uyuyamıyorum. Kolonya da kullanamıyorum. Bana o keskin eter kokusunu ve o karanlık geceyi ve o iğrenç yeri hatırlatıyor" dedi.
Ayşe Arman'ın sorularını yanıtlayan Ö.A.'nın yanıtlarının yer aldığı "Beni öldürecek: Yalvarırım yardım edin!" başlığıyla (3 Ekim 2017) yayımlanan yazı şöyle:
Sizi tanıyalım...
- Ben Ö.A. Ankara’da yaşıyorum. Daha doğrusu, 2016 Kasım’ından beri yaşamaya çalışıyorum. Yarı ölü gibiyim.
Yaşınız, eğitiminiz, mesleğiniz?
- 31 yaşındayım. Üniversite mezunuyum. 8 Haziran 2017’ye kadar Sağlık Bakanlığı’nda sözleşmeli personeldim. Şu an işsizim.
Başınıza gelen nedir, bizimle paylaşır mısınız?
- Kasım 2016’da eski erkek arkadaşım ve ona yardım eden kişiler tarafından, eter koklatılarak kaçırıldım. Çünkü ondan ayrıldım. Çünkü ayrılmamı hazmedemedi. Çünkü intikam almak istedi. Ve bana hayatı dar etti!
Nasıl oldu?
- İşten eve gidiyordum, personel servisimden inmiştim. Konuşmak istediğini söyledi, helalleşip bir daha görüşmeyeceğini, karşıma çıkmayacağını söyledi. Akşam 7 sularıydı. Karanlık çökmüştü. Kendisi konuşurken, arkadan, görmediğim kişiler tarafından ağzıma bez gibi bir nesne bastırıldı. Çok keskin, ne olduğunu bilmediğim bir kokuyu ciğerlerimde hissetmeye başladım. Nefes almamaya çalışıyordum, bir yandan da kurtulmak için çırpınıyor, tekme atmaya, elimi, kolumu kullanmaya uğraşıyordum. Ama hem kurtulmak için çabalamak hem de nefes almamaya çalışmak imkânsızdı...
N’aptınız peki?
- Hiçbir şey yapamadık! Aklıma annem, babam geldi. Telefonuma sarılmaya çalıştım. Onların bana ulaşamayacağı ve ne kadar panikleyeceklerini düşündüm. Gerisi yok zaten. Bayılmışım...
Kaç gün bu şekilde alıkoydu sizi?
- Kaçırıldığım yerden kurtulana kadar kaç gün geçtiğini bilmiyordum. Bir mi, iki mi? İlk defa kusarak, boğulmaktan kurtulurmuş gibi açtım gözlerimi karanlığa. Tam anlamıyla kendime hiç gelmedim, hep yarı uyur gibiydim. Gözlerimi ara ara açtığımda aydınlıktı ama kaç gün orada kaldığımı kestiremiyordum. Üç gün kalmışım...
O anlardan hangi arazlar kaldı sizde?
- Artık zifiri karanlıkta uyuyamıyorum. Kolonya da kullanamıyorum. Bana o keskin eter kokusunu ve o karanlık geceyi ve o iğrenç yeri hatırlatıyor. Endişeli, pimpirikli her şeyden ürken bir tip oldum...
Neden yaptı peki bunu?
- Benimle evlenmek için yapmış, beni kaçırırsa ailemin beni ona vereceğini düşünmüş. Ama ailem zaten birlikte olmamızı istemiyordu. Eğitimini bana uygun bulmuyordu, ilkokul mezunuydu. Ama her şeyden önemlisi, kişiliği sorunluydu, öfkesini kontrol edemiyordu, öfke nöbetleri yaşıyordu. Zaten normal bir insanın yapacağı şey değil bu. Psikolojik sorunları var, saplantılı, takıntılı biri!
Olaylı mı ayrılmıştınız ondan?
- Hayır. Hatta, ayrıldıktan sonra iki ay arayıp sormamış, hiç rahatsız etmemişti. Ama iki ay sonra sürekli telefonla taciz etmeye, ölümle tehdit etmeye başladı.
Peki siz nasıl kurtuldunuz?
- Erkek kardeşi geldi. Beni bırakacağını ama şikâyetçi olmamam gerektiğini söyledi. Bana yemin ettirdi. Korktuğum için, “Şikâyetci olmayacağım!” dedim. Söylediklerini kabul ettim. Ama yalnız kalınca, yazılı olarak ifademde şikâyetçi oldum...
Herhangi bir inceleme yapıldı mı?
- Hayır.
Peki sizi kaçıran, eterle bayıltan, üç gün alıkoyan bu sapık adama bir yaptırım uygulanmadı mı?
- Henüz hiçbir yaptırım uygulanmadı! O günden beri de evime, işyerime, telefonla, sosyal medya hesaplarından da birebir olarak tacizlerine, tehditlerine devam etti. İşyerindeki telefonlar sabahtan akşama kadar hiç susmadan çaldı. İşyerime geldi. Güvenlik tarafından zorla dışarı çıkarıldı. Personel servisime bindi, bana tükürdü, servisteki personeller müdahale edip dışarı çıkardılar.
Nasıl olur!?
- Oluyor işte. Burası Türkiye! Kadınlar ikinci sınıf vatandaş! Kimsenin umurunda değil kadınlar. Ne çektiğimi ben bilirim.
Peki sonra?
- İyice hayatım karardı! Olaydan sonra psikolojik destek almaya başladım. Yalnız hiçbir yere gidemiyorum. Mahkûm gibi yaşıyorum. Gerekli olmadıkça evden dışarı çıkmıyorum, zaten yalnız hiç çıkmıyorum. Sürekli korkuyorum.
Tacizleri ve tehditleri devam ediyor mu?
- Elbette. O erkek. Onun her şeyi yapma hakkı var! Yaptırımı da yok. Tacizleri, tehditleri devam ediyor.
O günden beri nasıl bir cehennem azabı yaşıyorsunuz?
- İşimi kaybettim. Arkadaşlarımı, sosyal çevremi kaybettim. En önemlisi de özgürlüğümü ve yaşama sevincimi kaybettim. Korkudan kimse şahidim olmadı. İş arkadaşlarım da telefonla taciz ve tehdit edildikleri için benimle konuşmamaya başladı. Onları da ölümle tehdit etti. Genel müdüre şikâyette bulundular. Devlet kurumu da taciz edilirken savcılığa şikâyette bulunulmak yerine bana mobbing uygulamayı tercih etti. Genel müdür, “Bu tacizlerden dolayı seni kaldıramıyoruz, ayrıl işten!” dedi. Ayrılmayacağımı söyleyince, önce “Biz bir kılıf bulur, atarız seni işten” dedi. “Bana şahitlik edin, yardım edin, mağdurum!” dediğimde ise, “Sus, senin yüzünden herkes mağdur! Topla pılını pırtını, defol git buradan!” dedi.
Çok fena! Can güvenliğinizin olduğunu düşüyor musunuz?
- Hayır. Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen hep taciz etmeye devam etti. Kamera kayıtları mevcut, ifadelerime eklendi. İşten atılana kadar yanıma yaklaştığında 155’i arıyordum. Genelde araç ya da ekip olmadığı söyleniyordu. O yüzden ailemden ve çevremden yardım istiyor, kendim kaçarak servise ya da taksiye binerek kurtulmaya çalışıyordum. İşten atıldıktan sonra evden yalnız hiçbir yere çıkmamaya başladım.
Her an her şeyi yapabilir mi bu adam?
- Elbette. Telefon kayıtlarında “Seni öldürürüm!” gibi tehditleri mevcut. Beni öldürecek, yalvarırım bana yardım edin!
Neden bir yaptırım uygulanmıyor?
- E, çünkü ben bir kadınım ve bu ülkede kendi halinde, arkası sağlam olmayan, sıradan bir kadının hiçbir önemi yok. İnceleme yapılmadığı için, adalet sistemi gerekli şekilde işlemediği için bir yaptırım uygulanmıyor. Somut olan fotoğraf ve kamera kayıtları bile mahkeme tarafından soyut bulunuyor. Kendisi bile “Polis bana ne yapabilir ki!” diyor pişkin pişkin... Daha ne olsun. Söylüyorum, sanki öldürülmem bekleniyor. O kadar önemim yok!