Gökçer Tahincioğlu
Anayasa Mahkemesi’nin, CHP’li Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasını reddeden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeni bir hak ihlaline yol açtığına yönelik kararı, taşları yerinden oynattı.
Yüksek Mahkeme, Berberoğlu hakkındaki ilk kararında, zaten bugün yaşananların yapılması gerektiğini işaret etmişti. Ancak 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin yerindelik denetimi yapamayacağını belirterek yolu kapatmıştı. Anayasa Mahkemesi, bunun üzerine verdiği manifesto niteliğindeki kararda, bu tip kararların hukuk devletini ortadan kaldıracağını işaret ederek, iki kurumu göreve çağırdı; TBMM ve Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK).
Belli ki yine kararlar yerine “istişare” süreci işletilerek, yerel mahkemeye bu kez kararı uygulaması salık verildi. Yerel mahkeme ve İstanbul Başsavcılığı, bu kez, ikiletmeden Berberoğlu’nun yeniden yargılanmasına karar verdi. AYM’nin işaret ettiği gibi, daha sonra yargılamayı durdurdu. Bununla birlikte, Berberoğlu hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmünün ve bütün sonuçlarının ortadan kaldırılmasını kararlaştırdı.
Aslında bunların hiçbiri yaşanmayabilirdi. Berberoğlu, MİT TIR'ları davasında yargılanırken yeniden milletvekili seçildiğinde, anayasa ve yasalar gereği yargılamanın vekillik süresi bitene kadar durdurulması gerekiyordu. Öyle olmadı. Yargılama sürdürüldü ve Berberoğlu’na verilen 5 yıl 10 aylık hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.
Meclis Başkanlığı, fiili bir durum yaratarak, bu kararı TBMM Genel Kurulu’nda okutmayabilir, Berberoğlu’nun vekilliğinin sürdüğüne karar verebilirdi. Ancak belli ki birileri Berberoğlu’nun yeniden cezaevine konulacağını fısıldamıştı. Karar, apar topar okundu, vekilliği düşürülen Berberoğlu, cezaevine konuldu. Tepkiler yoğunlaşınca, hemen ertesi gün, pandemi gerekçesiyle geçici olarak tahliye edildi.
Aylarca dosyayı elinde tutan ve karara bağlamayan Anayasa Mahkemesi, çok daha önce hak ihlali kararı verebilir, tüm bu sürecin önüne geçebilirdi. Ancak AYM de tüm bunlar olduktan sonra hak ihlali kararı verdi. Kararda, Berberoğlu’nun vekilliği nedeniyle yargılamanın durması gerekirken bunun yapılmadığı, yeniden yargılama kararı verilerek, bu kez yargılamanın durdurulması gerektiği belirtildi. Uygulanmayan ve büyük tartışma yaratan karar çok açıktı. Ancak ne HSK ne de Meclis, yerel mahkemenin anayasaya aykırı tutumuna karşı tavır almadı.
Anayasa Mahkemesi, bunun üzerine, manifesto niteliğindeki ikinci kararını verdi. Bu kararda, yerel mahkemenin kararı yine uygulamaması durumunda anayasa krizi yaşanacağı mesajı verilirken, anayasayı koruması için Meclis ve HSK’ye çağrı yapıldı. Yetmedi, kararın bir örneğinin gereği için bu kurumlara da gönderildiği hükme eklendi.
Anayasa Mahkemesi, Meclis’ten Berberoğlu’nun vekilliğinin yeniden kazandırılmasını bekliyordu. Şimdi, 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla, bu beklentinin yerine getirileceği neredeyse kesinleşti. TBMM İçtüzüğü’nde dokunulmazlığın ve vekilliğin yeniden kazandırılması gibi bir madde yok. Ancak TBMM Başkanlığı, tıpkı vekilliği düşürdüğü süreçteki gibi, kararı yeniden TBMM Genel Kurulu’nda okutarak, bir ilke imza atmış olacak ve Berberoğlu’nun vekilliği yeniden başlayacak.
AYM’nin HSK’den beklentisi ise kararı uygulamayan 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında işlem yapması. HSK’den şu ana kadar bir ses yok. Oysa, hemen ilk gün soruşturma kararını vermesi bekleniyordu. HSK’nin bu konudaki sicili de parlak değil.
AYM’nin Berberoğlu kararında en sık atıf yapılan isim Mehmet Altan. Yargılandığı davada AYM ve AİHM kararları doğrultusunda beraat eden Altan için de AYM, henüz cezaevindeyken tahliye kararı vermiş ancak bu karar uygulanmamıştı. Altan için tıpkı Berberoğlu için yaptığı gibi AYM ikinci kez hak ihlali kararı almıştı. Altan, dört ay daha fazladan hapis yattıktan sonra istinaf mahkemesi kararıyla tahliye edilebilmişti. HSK, o dönem, buna yol açan hakimler hakkında hiçbir işlem yapmadı.
HSK, bununla yetinmedi. Altan ve avukatı Figen Çalıkuşu’nun defalarca suç duyurusunda bulunmalarına rağmen, o dönem tahliye kararı vermeyen dört hâkim için soruşturma başlatmadı. Bu isimlerden birini de Yargıtay üyesi seçti.
Berberoğlu için şu an gecikmeli biçimde anayasa uygulanıyor. Altan davasında ise HSK, sessiz kalarak bugüne kadar anayasa ve yasaları dikkate almadı. Anayasa Mahkemesi’nin, “anayasayı savun” çağrısından sonra ne yapacağını da izleyeceğiz.
Berberoğlu kararı bir ilke yol açtı: Altan için sessiz kalan HSK, bu kez anayasayı savunacak mı?