"Berberoğlu kararı, hem 'sır', hem 'casusluk' tanımı açısından Yargıtay içtihatlarıyla çelişiyor"

"Berberoğlu kararı, hem 'sır', hem 'casusluk' tanımı açısından Yargıtay içtihatlarıyla çelişiyor"

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, MİT TIR'ları davası kapsamında hakkında 25 yıl hapis cezası verilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun mahkeme salonunda tutuklanmasıyla ilgili olarak "İlgili Yargıtay Ceza Dairesi önüne, hem “sır”, hem “casusluk” tanımı açısından Yargıtay içtihatlarıyla çelişen bir dosya gidecek. Bakalım kararı ne olacak?" dedi.

Deniz Zeyrek'in "Sır’ ve ‘casusluk’ açısından Berberoğlu kararı" başlığıyla yayımlanan (16 Haziran 2017) yazısı şöyle:

CHP milletvekili Enis Berberoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve tutuklandı.

Yorumcular, “Teknik detaylara bakmaya gerek yok, bu siyasi bir karar” dese de teknik detaylara bakmak lazım.

Berberoğlu’na verilen ceza, Türk Ceza Kanunu’nun “330. madde”sinin ilk fıkrasına dayandırıldı.

O fıkra şöyle: “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye müebbet hapis cezası verilir.”

İçtihattaki sır

2016/4601 sayılı Yargıtay kararına göre “devlet sırrı” şu üç başlıkta özetlenebilir:

“Özünde devlet sırrı olan bilgi ve belgeler./Yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı bilgi ve belgeler./Devletin idari kurumlarının gizli tuttuğu bilgi ve belgeler.”

Aynı kararda, hukukçuların “...gizli kalması gereken şey, herkesin bildiği şey haline gelmişse sır olmaktan çıkacaktır” yorumuna da yer veriliyor.

“Sır” kavramıyla ilgili Yargıtay’ın “2010/1586” sayılı kararında da şu yorum yapılıyor:

“...eğer bu çeşit bir bilgi yayınlanıp açıklandığı tarihte esasen daha önce kamuoyunun bilgisi olmuş ve herkes tarafından bilinmekte ise ortak bir sır olma vasfını kaybeder...”

Sır ve gizlilik açısından durum

Davaya konu olan gelişmeler, 1 Ocak’ta Hatay Kırıkhan’da, 19 Ocak’ta Adana Seyhan’da yaşandı. Savcının talimatıyla hareket eden kolluk kuvvetleri, Suriye’ye giden TIR’lara operasyon yaptı. TIR’larda görevli yetkililer darp edildi, TIR’lara el konuldu. Sonrasında şu gelişmeler yaşandı:

21 Ocak 2014: Olayın fotoğrafları ve detayları bazı gazetelerde yayınlandı.

24 Haziran 2014: Görüntüler, YouTube gibi video kanallarında yayınlandı.

5 Nisan 2015: TIR’ları durduran 34 muvazzaf asker için gözaltı kararı verildi.

8 Mayıs 2015: Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Adana Cumhuriyet Başsavcısı, eski il jandarma komutanı ile 3 savcıyı tutukladı.

12 Mayıs 2015: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya dönüşü Türkmenlere insani yardım yollandığını söyledi.

18 Mayıs 2015: AK Parti Siirt Milletvekili Yasin Aktay, “O silahlar Özgür Suriye Ordusu’na gidiyordu” dedi.

29 Mayıs 2015: Cumhuriyet gazetesi “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı haberi yayınladı.

5 Haziran 2015: Ahmet Davutoğlu Kahramanmaraş’ta “Allah şahit, vallahi diyerek söylüyorum. O TIR’lar Bayır-Bucak Türkmenlerine gidiyordu, engellediler” dedi. Aynı gün o dönem MHP’de olan ancak daha sonra AK Parti’ye katılarak Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Tuğrul Türkeş, “Vallahi de billahi de Bayır-Bucak Türkmenlerine gitmiyordu” dedi.

Görüldüğü gibi Cumhuriyet’in haberi, olaydan yaklaşık 18 ay sonra yayınlanmıştı ve içindeki bilgi ve belgelerin çoğu yazılı, görsel ve sosyal medyada alenileşmişti.

Casusluk suçu açısından durum

Yargıtay kararlarına “casusluk”suçunun maddi unsuru, “Suça konu bilgileri siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etmek” diye tanımlanıyor. Suçun manevi unsuru ise genel bir “casusluk kastı” olarak görülüyor.

2016/4601 sayılı Yargıtay kararına göre, “casusluk” için bir bilgi temin etmek ya da hedefe ulaşmak için yapılan gizli haber alma faaliyeti organizasyonuna dahil olmak gerekiyor.

Aynı kararda, “siyasi casusluk” da özetle şöyle tanımlanıyor: “Yabancı devlet yararına Türkiye’nin ve vatandaşlarının zararına olacaklar bilgilerin toplanması...”

Bu davada casuslukla ilgili “yabancı devlet yararı” unsurundan zaten söz edilmiyor.

“Bilgiyi temin etme” konusunda ise dava konusu bilgi ve belgelerin, savcı eşliğinde MİT TIR’larını durduran kolluk kuvvetleri tarafından çekildiği, haklarında açılan soruşturmada delil olduğu göz ardı ediliyor. Dava sürecinde ve kararda Berberoğlu’nun bu görüntüleri birinci kaynaktan temin ettiğine, dışarı çıkardığına dair herhangi bir ilişki, iletişim de ortaya konulmamış.

Ezcümle, ilgili Yargıtay Ceza Dairesi önüne, hem “sır”, hem “casusluk” tanımı açısından Yargıtay içtihatlarıyla çelişen bir dosya gidecek. Bakalım kararı ne olacak?