12 Eylül döneminde gözaltına alınıp, kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, “Berfo Anam'ın tek dileği oğlu Cemil’in mezarı üzerine gözyaşı dökmekti… Olmadı. Davası mahşere kaldı” dedi. Cemil Kırbayır’a işkence ettiği belirlenen üç isimden ikisinin hayatta olduğunu söyleyen Kırbayır, kimliklerinin belli olduğunu öne sürdü.
12 Eylül darbesinin 35. yılında Mikail Kırbayır, Cemil Kırbayır davasında bir arpa boyu yol alamadıklarını söyledi. “Savcılık 5 yıldır soruşturma yapıyor. Nasıl bir soruşturma bu?” diye isyan eden Kırbayır, “Berfo Anam'ın tek dileği oğlu Cemil’in mezarı üzerine gözyaşı dökmekti. Bunun hukuk mücadelesini verdi. Olmadı. Davası mahşere kaldı. Ben de davacıyım. Bu davanın sonuca bağlanmasını istiyorum. Bu belirsizlik içinde benim de Azrail ile bir mukavelem yok. Anam gözü açık gitti. Ben kardeşimin mezarını görmek istiyorum” dedi. Mikail Kırbayır, “35 yıldır kemiklerimizi arıyoruz. Kemiklerimiz nerede” diye soruyor.
Mikail Kırbayır, Berfo Ana’sız geçen üç yılı, kardeşi Cemil Kırbayır davası ile ilgili son durumu T24’e değerlendirdi. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun raporu doğrultusunda açılan soruşturmanın 2010 yılından bu yana sürdüğünü ve henüz iddianame aşamasına gelinmediğini söyledi. Soruşturma kapsamında kardeşi Cemil Kırbayır’a işkence ettiği belirlenen üç isimden ikisinin hayatta olduğunu da anlatan Kırbayır, “İsimler belli, kimlikler belli, ama soruşturma o gündür bugündür devam ediyor. 5 yıldır sürüyor. Nasıl bir soruşturma yapıyorlar” dedi.
“12 Eylül zihniyeti hala devam ettiği için bu katiller korunuyor ve kollanıyor” diyen Kırbayır, bu davanın artık dünya kamuoyuna mal olduğunu dikkat çekti. Kırbayır’ın değerlendirmeleri şöyle:
“Gerektiği kadar dünya kamuoyuna yansıdı bu dava. Ülke sınırlarına çıktı. Yapılacak bir şey vardır. Adaleti biz mi sağlayalım? Oysa biz hukukun üstünlüğüne inanan insanlarınız. Hukuk çerçevesi içerisinde bu olayın aydınlığa kavuşmasını ve mezarın verilmesini, devlet tarafından hapsedilen mezarın verilmesini istiyoruz.
Berfo Ana 105 yaşına kadar hukuki mücadelesini verdi. Tek dileği çocuğunun mezarı üzerine gözyaşı dökmekti. Davacıydı. Davası mahşere kaldı. Ben de davacıyım. Bu davanın sonuca uğramasını istiyorum. Bu belirsizlik içinde benim de Azrail ile bir mukavelem yok. Anam gözü açık gitti. Ben kardeşimin mezarını görmek istiyorum. Aile olarak bütün hasretimiz bu.
Bu sadece Cemil Kırbayır’ın yaşam hakkının elinden alınması meselesi değil. Onu dünyaya getiren, büyüten, emek veren babası İsmail’in oğlunun tabutunun altına girme hakkı elinden alınmıştır. Berfo Ana 33 yıl boyunca kapıyı açık bırakmış evladının mezarı üzerinde bir gözyaşı hakkı elinden alınmıştır. Daha da önemlisi bizleri seven, acımızı paylaşmak isteyen dost ve yakınlarımızın bizlere başsağlığı dileme hakkı elinden alınmıştır. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda bu faşistler insanlık suçu işlemişlerdir. Hukuk bunun neresinde?”