Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul Okmeydanı'nda polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan'ın davasının 5. duruşması bugün Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.
Duruşmada dinlenen, Okmeydanı SSK hastanesinde olay günü görev yapan nöbetçi sivil memur Cemal Aksoy, "Biz avukat arkadaşlar ile tartıştık. 'Bizim kimseye bir şey gösterme yetkimiz yok. Kimseye eşya veremeyiz' dedim. Hastane polisini aradım 'Eşyaları istiyorlar ya verelim ya da polise teslim edeyim' dedim. 'Torpiller hariç verin' dediler" ifadesini kullandı. Aksoy, Anne Elvan'ın "Bir çocuğun cebine kaç tehlikeli madde sığabilir?" sorusu üzerine, "Ben cebinden çıkarken görmedim, bana teslim edildi" dedi.
Mahkeme açıklanan ara kararında tanık polislerin dinlenmesi için talimat yazılmasına karar verdi. Jandarma Kriminal Bürosu'na rapor aldırılması için yazılan müzekkerenin beklenmesine ve sanığın tutuklanması yönündeki talep için daha önceden karar verildiği için yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmeden heyet, duruşmayı 10 Mayıs'a bıraktı.
Cansu Pişkin'in Evrensel'de yer alan haberine göre, Gezi eylemleri sırasında İstanbul Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeğinin başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın öldürülmesinde ilişkin açılan davanın beşinci duruşması dün, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava kapsamında “Olası kastla öldürmek” suçundan yargılanan ve halen Van İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli olan sanık polis Fatih Dalgalı duruşmaya, Van 2. Sulh Ceza Hakimliği’nden SEGBİS ile katıldı. Elvan ailesi ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı Gezi Şehit, Gazi ve Aileleri Platformu, Taksim Dayanışması ve Cumartesi Anneleri gibi demokratik kitle örgütü temsilcileri de izledi.
Duruşmada, Berkin Elvan’ın vurulma anına ve hastanedeki ilk müdahaleye şahitlik eden tanıklar ile Elvan’ın vurulduğu gün olay yerindeki görevli çevik kuvvet grubundan tanıklar dinlendi. Olay günü gazete almak için evden çıktığını anlatan Avukat Sinan Zincir, olaya yakın bölgede 3-4 kişilik polis grubu ile birkaç gencin olduğunu, polisin gençlere gaz attığını, o sırada gaz kapsülü başına isabet eden Berkin Elvan’ın başını tutup “anne” diye bağırdıktan sonra koşmaya başladığını söyledi. Olayın yaşandığı yer ile bulunduğu yer arasında 20-25 metre kadar mesafe olduğunu belirten Zincir, polisin Okmeydanı’nda orantısız gaz kullandığını, polisin evlerinden cama çıkan kadınlara bile biber gazı ile müdahale ettiğini anlatarak, “O dönem gazetelere ve insan hak örgütlerine ‘Okmeydanı’nda insanları öldürecekler’ diye başvuru yaptım” dedi. Yoğun gaz bombardımanı olduğu için Elvan’a ateş eden polisi teşhis edemeyeceğini söyleyen Zincir, vurulma anını da yoğun gaz bulutu olduğundan göremediğini aktardı.
Kafasına isabet eden gaz kapsülü sebebiyle yaralanan Berkin Elvan Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğü sırada orada bulunan Avukat Kaan Kıvılcımer yaşananları şöyle anlattı: “Gezi olayları sırasında Baro hukuki yardım sunmak amacıyla avukatları hastanelerde görevlendiriyordu. Sabah saat 07.00 sularında Berkin hastaneye getirildi. Berkin’i ilk olarak acil serviste sedyede gördüm. Geldiğinde şuuru kapalıydı. İsmini arkadaşları söylerken duydum. Geldiğinde şuuru kapalıydı. Şuuru yerine gelsin diye ellerini tuttum ve seslendim fakat hiç tepki vermiyordu. Birkaç dakika yanında durdum sonra doktor geldi ve odadan çıkarıldım. Ellerini tuttuğumda ceplerinde elime değen sert bir cisim yoktu. Daha sonra ailesi hastaneye geldi avukat olduğumuzu söyledik ve yaşananları anlattılar. Bunun üzerine tutanak tuttuk. Aradan 1 buçuk saat geçti ve Berkin’in cebinde patlayıcı olduğu söylendi. Berkin hastaneye getirildiğinde yanına gittim, ellerini tuttum, cebinde anahtarlık da dahil olmak üzere herhangi bir şey olmadığını biliyordum. Hastane polisine gittik ve patlayıcıları görmek istediğimizi, resim çekip tutanağa ekleyeceğimizi söyledik. Ancak bize herhangi bir şey göstermediler.” Tanık Kıvılcımer konuştuğu sırada anne Gülsüm Elvan gözyaşlarına hakim olamadı.
Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Baro’nun görevlendirmesi ile bulunan bir diğer Avukat Fatih Onur Lengerli de tanık olarak dinlendi. Baro görevlendirmesi ile Gezi olayları süresince hastanelerde nöbet tutuklarını anlatan Lengerlioğlu, “O gece hastanede nöbetçiydik. Sabah güneş doğduğunda kafa travması olan bir çocuk ile yanında başka bir yaralı çocuk hastaneye getirildi. Kafa travması olan çocuk müdahale odasına alındı. Avukat arkadaşım Kaan Kıvılcımer ile iş bölümü yaptık. Kaan kafa travması olan çocuğun yanına girdi. Ben de ne olduğunu anlamak için diğer çocuğun yanına gittim. Daha sonra Kaan da geldi ve çocuğa ne olduğunu sordu. Çocuk, markete gittiklerini, köşe başında Berkin’in başına gaz fişeği isabet ettiğini söyledi. Korkmuştu, ağlıyordu. Hastane polisi Berkin’in cebinde patlayıcı olduğunu söyledi. Görevli avukat olduğumuzu ve var denilen patlayıcıları görmek, tutanağa almak istediğimizi söyledik. Polis de ‘öyle bir zorunluluğumuz yok’ dedi. Polis o kanıt neyse göstermemekte ısrar etti” diye konuştu.
Hastanede acilden sorumlu müdür olarak görev yaptığını söyleyen Cemal Aksoy da tanık olarak dinlendi. Elvan’ın hastaneye getirildiği gün nöbetçi olduğunu söyleyen Aksoy, “Hastaneye dayısı ve birkaç kişi ile geldi ve acil müdahale odasına alındı. Sağlıkçı olmadığım için içeri girmedim. Uzaktan gördüm, baygındı. Hastaneye kim gelirse gelsin bilinci kapalıysa üzerindeki eşyalar tutanak karşılığı nöbetçi memura teslim edilir. Bu vakada ben içeri giremedim içerideki arkadaşlar ‘üzerinden çıkanlar bunlar’ dedi ben de aldım tutanak tuttum, hastane polisine verdim. Avukat olduğunu söyleyen kişiler üzerinden çıkanları görmek istedi. Sağlık Bakanlığı ve nöbetçi savcılık emri olmadan veremeyeceğimi söyleyince münakaşa yaşandı. Üzerindekilerin tutanağını içeri giremediğim için hemşire tuttu, ben imzaladım. Üzerinden t-shirt, pantolon, çorap ve ayakkabısı ile 9-11 tane torpil çıkmış” dedi. Elvan Ailesi avukatlarından Can Atalay, savcılığın yazılı talimatı olmadan Berkin Elvan’ın üzerinden çıkanların bir kısmını aileye teslim edip, bir kısmının avukatlara dahi gösterilmediğini hatırlatarak Aksoy’dan o gün hastanedeki görevli avukatları teşhis etmesini istedi. Duruşma salonunda bulunan avukatları teşhis edemeyen Aksoy, “4-5 sene oldu hangisi bilmiyorum” dedi. Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ise Aksoy’a “Cebinde kaç tane torpil vardı” diye sordu. Aksoy, iddianamede yazan torpil adetini bir kez daha telaffuz ederek, “9 ya da 11 olması lazım ama 4-5 sene olmuş hatırlamıyorum” dedi. Bunun üzerine anne Elvan Aksoy’a, “Bir çocuğun cebine kaç tane torpil sığabilir” diyerek tepki gösterdi. Tanık ise, “Ben kapıdaydım cebinden çıkarken görmedim” cevabını verdi.
Olay sırasında Berkin’in yanında olduğunu söyleyen Asaf Eşgünoğlu ise yaşananları şöyle özetledi: “Berkin’i mahalleden tanıyordum. Biz sokakta 5-6 kişiydik. Berkin yanımızda yoktu. Polis, kafamızı çıkardığımızda sokağın sonundaki binadan sektirip gaz atıyordu. Ben Berkin’in geldiğini görmedim ama arkadaşlarımın Berkin’e çıkma diye seslendiğini duydum. Berkin ekmek almaya gideceğini söyledi. Tam sokaktan çıkarken gaz kapsülü geldi. Berkin yere düştükten sonra kalkıp koşmaya başladı. Biz de arkasından koştuk. O sırada bize de gaz attılar. Attıkları kapsüllerden biri ayağıma geldi.” Eşgünoğlu konuştuğu sırada Elvan’ın kız kardeşleri gözyaşlarına tutamadı. Olay sırasında polislerle aralarında yaklaşık 100 metre mesafe bulunduğunu söyleyen Eşgünoğlu’na olay anının görüntüleri izletildi. Görüntüleri izledikten sonra ateş eden kişinin sanık polis Fatih Dalgalı olduğunu söyleyen Eşgünoğlu’na Dalgalı’nın avukatı “Ateş eden polisin göz rengini hatırlıyor musun” diye sordu. Avukatın bu sorusu salonda gülüşmelere neden oldu. Daha sonra söz alan sanık polis Dalgalı, “Sokağa çıkamadan kafasına gaz kapsülü isabet etmesi fizik kurallarına aykırı. 100 metre mesafeden kimse kimsenin yüzünü teşhis edemez” dedi. Katil zanlısı Dalgalı’nın bu ifadesi avukatının sorusunu boşa düşürdü
Olay anında orada bulunan Denizcan Parlak da, sarı saçlı bir amirin polislere sürekli vurmaları için emir verdiğini anlattı. Parlak, “Sabah 07.00 sularında biz sokaktaydık. Olay yerinde 3-4 polis vardı ve 2’si gaz fişeği ile ateş ediyordu. O sırada sokağa Berkin geldi ve gelir gelmez de vuruldu. Kafamı çevirdiğimde Berkin’in kafasına gaz fişeği isabet etmişti. Berkin kafasına vura vura koşmaya başladı biz de peşinden koşmaya başladık. O sabah saat 05.00’dan 07.00’a kadar 3 tane gaz fişeği atmışlardı. Berkin vurulur vurulmaz 8 tane gaz fişeği atıldı peş peşe. Öldürmek için attılar her yer beyazdı, gaz bulutu içinde koştuk. Yoldan araba durdurduk ve Berkin’i hastaneye götürdüler. Biz Berkin’in vurulduğu yere çocuğu vurdunuz diye geri döndük. Berkin’i vuran polis, arkadaşımız Asaf’ı da dizinden vurdu. Ben aşırı kinlendim ellerimi kaldırdım ve insanları vuruyorsunuz dedim o sırada Fatih Dalgalı ile aramızda tartışma oldu yüzünü net bir şekilde görebildim” diye konuştu. Parlak da olay anına ilişkin izletilen görüntülerden sanık polis Fatih Dalgalı’yı teşhis etti. Bu sırada fenalaşan anne Elvan, “Dayanamıyorum. 4 sene oldu. Yedirdiniz bitirdiniz beni. Siz ana değil misiniz? Sizin evladınız yok mu” dedi.
Berkin Elvan ile birlikte ekmek almaya gittiğini söyleyen tanık Sunay Yılmaz, caddeye çıktıklarında polislerin yoğun gazlı saldırısına uğradıklarını, polislerin öldürme kastı ile saldırdığını anlattı.
Eylemler sırasında sanık polis ile aynı grupta görev yapan ve eylemlerden sonra Diyarbakır, Bitlis, Erzincan ve Gümüşhane’ye gönderilen 9 polis tanık olarak dinlendi. Diyarbakır'dan SEGBİS aracılığıyla katılan Mesut Çiftçi, o dönem çevik kuvvette araç koruma personeli olarak görev yaptığını söyledi. Çiftçi, sanık polis Dalgalı'nın grubun gazcı personeli olup olmadığının sorulması üzerine gazcı personelin sabit olmadığını, günün önemine göre değişkenlik gösterdiğini söyledi. Berkin Elvan'ın vurulduğu yeri bilmediğini öne süren Çiftçi, görüntüleri izledikten sonra görüntüdeki kolu sargılı gaz fişeği silahlı polisin sanık polis Fatih Dalgalı'ya benzediğini belirtti.
Çiftçi haricinde dinlenen tüm polisler izletilen görüntülerin “seçilemediğini” savunarak, Dalgalı’yı tespit edemedi. Tanık olarak dinlenen polisler, sanık polisi, olay gününü, sanık polisin gaz fişeği silahı kullanıp kullanmadığını hatırlamadılar. Erzurum'dan SEGBİS yoluyla bağlanan Yahya Taş isimli polis, basında çıkan haberlerden görüntülerdeki bir kişiyi Fatih Dalgalı'ya benzettiğini söyledi. Bu sırada Elvan ailesinin avukatlarından Can Atalay söz alarak tanığın sözünü ettiği görüntünün Ulusal Kriminal Büro'nun üzerinde iyileştirme çalışması yaptığı görüntüler olduğunu söyledi. Bu sırada sanığın avukatları Atalay'a tepki gösterirken, tanığın 1 ay önce davada tanıklık yapacaklarına ilişkin tebligat geldikten sonra grupta görevli kişilerin fotoğraflarının gösterildiğini söylediği duyuldu.
Elvan Ailesi avukatları, sanık polis Fatih Dalgalı’nın tutuklanmasını talep etti. Baba Sami Elvan da söz alarak şöyle konuştu: “Evimde huzur yok, vicdan azabından yaşayamıyorum. Katilin burda benim huzurumda konuşmasını istiyorum. Gelsin hareketleriyle belli edecek zaten katil olduğunu. Sayın heyet üzerinizde baskı mı var bilmiyorum ama ben o baskıları ve para tekliflerini yıktım. Bunun için terörist ilan edildi benim çocuğum. O katil gelecek karşımızda konuşacak. Ne yazık ki katil ortada ancak o katil buraya getirilmiyor tutuklanmıyor ne hikmetse.”
Tutuklama talebinin reddine karar veren mahkeme bir sonraki duruşmayı 10 Mayıs’a erteledi.
Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Berkin Elvan ailesinin yanısıra CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Halkın TKP'si MK Üyesi Deniz Gülşen ve Av. Efkan Bolaç da katıldı.
Açıklamada şu sözler sarf edildi:
"Berkin Elvan'ın davası yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Gezi'de yitirdiğimiz tüm evlatlarımız için faillerinin yargı önünde hesap vermesini istiyoruz. Evlatlarımızı unutturmayacağız."
“Muktedirlerin yıldırma politikalarına rağmen çocuklarımızı unutturmamak için mücadele edeceğiz” diyen aile, “Bizler hem tetiği çekenin hem de emri verenin hesap vermesini istiyoruz” ifadeleriyle açıklamayı sonlandırdı.
Ardından Elvan'ın babası Sami Elvan konuştu:
"Bugün SEGBİS yöntemiyle polislerin ifadesi alınacak. Bekleyip göreceğiz. İstiyoruz ki katiller karşımıza çıksın. İstediğimiz tek şey var, o da adalet!"