Berlin’de mülteciler müze rehberi oldu

Berlin’de mülteciler müze rehberi oldu

Soya Mesud Halep Odası'nı anlatırken son derece heyecanlı. Muhteşem odayı tüm detayları anlatmak için sözleri ve mimikleri elinden geleni yapıyor. Berlin'deki İslam Sanatları Müzesi'nde yer alan odanın tahta kaplaması Halep'teki bir evden. Zengin Hristiyan bir tüccar onu desen ve figürlerle boyatmış. Kıymetli tahta kaplama, İslam ve Hrıstiyanlığın sembolleriyle bezeli. Mesud kaplamanın “dinlerin barış içinde bir arada yaşamasının bir örneği olduğunu” söylüyor ve ekliyor: “Hem de zamanımızdan 400 yıl önce.”

Soya Mesud, Suriye ve Irak'tan gelerek Berlin'deki müzede rehber olarak çalışan 19 mülteciden sadece biri. Multaka adlı pilot projede mülteciler yine kendileri gibi başka mültecilere kendi tarihlerini ve yabancı tarihi anlatıyor.

'Karşılıklı anlayış için hoşgörü'

Projeyi yürüten Prusya Kültür Varlıkları Vakfı'nın Başkanı Hermann Parzinger “Entegrasyon için nihai reçeteyi bulduğumuzu ileri sürecek değiliz elbette ama mülteciler burada aldıkları eğitim ve kültürel kimliklerinin tanınması sayesinde kendilerini çok daha güçlü hissediyorlar” diyor. Federal Aile Bakanlığı tarafından finanse edilen projede amaç, karşılık anlayış için hoşgörü ve cesareti teşvik etmek.

28 yaşındaki Soya Mesud mimarlık mezunu. Sanat tarihi veya İslam bilimleri eğitimi almamış. Sergilenen eserleri Suriyeli hemşerilerine göstermekten son derece memnun. Çoğunluğu erkeklerden oluşan gruba Arapça sözlerle refakat ediyor.

Berlin'deki İslam Sanatları Müzesi'nde Türkiye'nin güneyinden bir mihrabı, Samarra'daki arkeolojik kazılardan çıkanları, Ürdün'de erken İslam döneminde inşa edilen çöl sarayından kalıntıları görmek mümkün. Soya Mesud özellikle Halep Sarayı'ndan kalıntıların onu heyecanlandırdığını belirterek "Halep herkese açık bir kentti aynı bugünkü Berlin gibi" diyor.

Gruptakilerden sekiz aydır Almanya'da olan Eyad Muhammed Ali “kendi kültürüyle buluşmuş olmaktan memnun olduğunu” belirtiyor. 33 yaşındaki Şamlı Eksad Dumereh de İslam kültür mirasını görmek için müzeye gelmiş. İslami kültür eserlerinin onu “gururlandırdığını” belirten Dumereh “Burada eserlerin bombalar nedeniyle zarar görmeyeceğini bilmek beni rahatlatıyor” diyor.

Diğer müzelerde de başlatılacak

Müzeyi ziyaret edenlerin bir kısmı bombardımandan kaçmış bazıları ise IŞİD teröründen. Suriyeli makine mühendisi Basam Vehbi “Geziyi çok iyi buldum” diyor gülerek ve diğer müzeleri de görmek istediğini belirtiyor. Aylardır Almanca kursu alan Vehbi bir gün tekrar kendi mesleğini yapmanın hayalini kuruyor. Köln'de yılbaşı gecesi yaşanan taciz olayları onu hiç de şaşırtmamış. Yaklaşık 1 yıl kaldığı Mısır'da kadınlara yönelik saldırılara tanıklık etmiş. “Tüm mültecilerin iyi insanlar olmadığını” belirten Vehbi çok sayıda gelmiş olmaları nedeniyle Alman toplumunun bölünmüş olmasını da normal karşıladığını söylüyor.

Pilot çalışma sadece İslam Sanatları Müzesi ile sınırlı kalmayacak. Berlin'deki diğer üç müzede de benzer bir çalışma başlatılması gündemde. Arapça buluşma noktası kelimesinden adını alan “Multaka”nın mültecilerin geldikleri ülkelerle yerleştikleri ülke arasındaki kültür bağları güçlendirmesi isteniyor.