Beş maddede fırtınalı Türk-Rus ilişkileri

Beş maddede fırtınalı Türk-Rus ilişkileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ankara'da ağırlıyor. Kısa süre öncesine kadar iki ülke arasında kopma noktasına gelmiş olan ilişkiler nedeniyle böyle bir ziyaret ihtimal dışı görünüyordu.

1. Sovyetler Birliği sonrası yakınlaşma

Sovyetler Birliği sonrası dönemde Rusya ile Türkiye hızla yakınlaşmaya başladı. Türkiye'den gelen ucuz tekstil orta ölçekli perakendeciler sayesinde Rusya’da patlama yaptı. Zira Batı tarzı kıyafetlere Rusya’da talep büyüktü. Ayrıca Türk inşaat firmaları da ülkede hızlı bir biçimde sektördeki yerini aldı. 1997’de imzalanan anlaşmayla hayata geçirilmesi kararlaştırılan doğal gaz projesi ‘‘Mavi Akım‘‘ da iki ülkeyi daha da yakınlaştırdı.

2. Türk – Rus Baharı

Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin zirveye ulaşması ise Putin’in 2000 yılında Rusya’da, Erdoğan’ın da 2003 yılında Türkiye’de göreve gelmesiyle başladı. İki lider arasındaki ilişkiler uzun yıllar boyunca sıcak ve arkadaşça seyretti. Magazin basını bu arkadaşlığı ‘‘sıkı bir dostluk‘‘ olarak nitelendirirken muhalif basın‚‘‘iki otokratın arasındaki arkadaşlık‘‘ ifadesini kullandı. Bu zaman dilimi içinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi arttı, hatta doğal gaz ticareti birkaç katına çıktı. 2014 yılına gelindiğinde Rusya ve Türkiye artık birbirleri için oldukça önemli ticari partnerler konumundaydı.

3. Kırım’la sınanan ilişkiler

Ancak 2014 yılı aynı zamanda iki ülke ilişkilerinde bir sınavı da beraberinde getirdi. Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesine Türkiye özellikle ülkedeki Kırım Türkleri nedeniyle tepki gösterdi. Ancak sorun, iki ülke ilişkilerinde derin çıkmazlara yol açmadı. Böylece Türkiye - Rusya ilişkileri bu testi de geçmiş oldu. Bunun en büyük kanıtı 1 Aralık 2014’te Moskova ve Ankara’nın ortak bir doğal gaz boru hattı projesi olan Türk Akımı için kolları sıvaması oldu. Bu projenin ''Güney Akım''a alternatif olması öngörülmüştü.

4. İplerin gerilmesi

Ancak Türk Akımı projesine ilişkin müzakereler farklı nedenlerde kesintiye uğradı. Zira iki ülke arasında anlaşmazlıklar, hatta gerilimler baş göstermeye başladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanıması ipleri geren ilk adım oldu. Erdoğan, Putin’in bu girişimine yanıt olarak Stalin döneminde yaşanan sürgüne atıfta bulundu.

İki ülkenin Suriye konusunda benimsediği farklı politikalar aralarının daha da açılmasına neden oldu. Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesinden yana tavır alırken, Rusya Esad’ı destekleyen bir duruşu benimsedi.

24 Kasım 2015 tarihine gelindiğinde ise Rusya - Türkiye ilişkilerinde bir kırılma noktası yaşandı. Türkiye'nin Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını vurması iki ülkeyi karşı karşıya getirdi. Ankara, düşürülen uçağın Türkiye sınırlarına girmiş olduğunu öne sürerken Moskova’nın yanıtı sert oldu. Kremlin, partner ülke Türkiye ile her türlü ticari anlaşmayı askıya aldı, tarım ürünlerinin Türkiye'den ithalini yasakladı, Türkiye'ye yapılan charter seferlerini kaldırdı, Türk vatandaşlarına vize yaptırımının kapsamını genişletti ve her türlü ortak kültürel girişime son verdi. Kuşkusuz her yıl çok sayıda Rus turisti ağırlayan Türkiye için en ağır darbelerden biri de Moskova'nın Türkiye ziyaretlerini yasaklayarak uçuşları iptal etmesi oldu.

5. Normalleşme dönemi

Geçen Haziran ayında ise Erdoğan'ın Putin’e hitaben kaleme aldığı bir mektup ilişkilerin seyrinde yeni bir dönüm noktası oldu. Kremlin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu mektup yoluyla düşürülen Rus uçağı için özür dilediğini öne sürdü. Erdoğan'ın ayrıca Rusya’yı eski günlerdeki gibi bir dost ülke ve stratejik bir partner olarak gördüğünü ifade ettiği ve ikili ilişkileri düzeltmek istediği belirtildi. Bu girişimin üzerine Putin, Rusya’nın Türkiye’ye seyahat yasağını kaldırdığını açıkladı. Diğer yaptırımların da aşamalı olarak kaldırılacağı bildirildi.

İki‚‘‘eski dost‘‘ geçtiğimiz Haziran ayında St. Petersburg’ta bir araya geldi. Bu görüşmede taraflar ikili ilişkilerin düzelmesi konusundaki istekliliklerini ifade etse de dış politika konusundaki farklı yaklaşımlarından iki tarafın da geri adım atmayacağının sinyalleri görüldü.

Suriye konusu görüşmelerde ele alınmazken, taraflar Türk Akımı projesi ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali için yeniden düğmeye basılması konusunda anlaşmaya vardı. Ayrıca bir serbest ticaret anlaşmasının çerçevesinin oluşturulması kararı aldı. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen ilişkilerin eski düzeyine dönmesi ise zaman alacak gibi görünüyor.

LINK: http://www.dw.com/a-35983805