İmralı görüşmeleriyle ilgili süreci değerlendiren Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, devletiğini kendisiyle daha rahat yüzleştiğini söyledi. Siyasi partilerin tutumuna da değinen Atalay, "BDP en önemli sınavı yaşıyor" dedi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “Milli birliğimiz, bütünlüğümüz, ülkemizin bütünlüğü, milletimizin kardeşliği bizim en önemli hassasiyetimiz” dedi.
Atalay, Kanal 24 televizyonunda yayınlanan “Söz Bitmeden” programına katılarak soruları yanıtladı.
“Kürt sorunu”nun çözümüyle ilgili 2008'den beri bir süreç yaşandığı belirtilerek, önceki günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Şanlıurfa'da bazı bakanların da katıldığı, şehrin kanaat önderleriyle yaptığı görüşmeyi değerlendirmesi istenen Atalay, Urfa ziyaretinde açılışların yanında özel bir program olduğunu söyledi.
Burada normal hükümet hizmetleri, yerel hizmetlerin ötesinde yaşanan sorunların beyan edildiğini, beklentilerin dile getirildiğini ve cevaplar verildiğini ifade eden Atalay, parti olarak bölgeyle bölgenin bütün illeriyle diyalogları canlı tuttuklarını anlattı.
PKK'nın yaşanan süreci sabote ettiği ifade edilerek, yaşanan sorunu “Başbakan Erdoğan ve sizler çözersiniz” sesinin yükseldiğinin dile getirilmesi üzerine Atalay, bu “sesin” çok yükseldiğini kaydetti.
Atalay, “Hem Başbakanımızın şahsına, hem hükümetimize ve partimize güven çok fazla. Yani şunu da herkes biliyor: Eğer bu hükümet bir şey yapıyorsa mutlaka ülkemizin, toplumumuzun, milletimizin geleceği için çok önemli olduğu için yapıyor. Bir de şu biliniyor: Bu hükümet ülkemizin bütün sorunlarını çözmek için cesaretli adımlar atar. Başkalarının alamayacağı riskleri alır. Bütün bunlar güven sağlıyor” diye konuştu.
AK Parti'nin 10 yıldır izlediği politikaların tam bir bütünlüğü olduğunu dile getiren Atalay, parti programından itibaren, resmi dokümanlara ne yazdıysalar onu yürüttüklerini söyledi. Atalay, “Ana temalarımız şunlar bizim: Türkiye'yi normalleştirmek. En önemli hedefimiz belki normalleştirmek, demokratikleştirme, ekonomik kalkınma vesaire, bütün boyutlarıyla. Ama bir de kronikleşmiş bütün sorunlara cesaretle el atma” ifadesini kullandı.
En ileri adımları cesaretle attıklarını vurgulayan Atalay, Türkiye'nin en önemli sorunu olan terör konusunda da bir politika yürüttüklerini ifade etti.
Atalay, sorunun çözülmesi için atılan adımlardan bahsederek, ilk defa terör ve vatandaşın hak ve hukukunu ayıranın kendileri olduğunu bildirdi. “Vatandaşımızın daha önceden ihlal edilmiş bütün haklarını da kendilerine iade etmeye çalıştık. Bu da bir anlamda terörün zeminini zayıflatma anlamındaydı” diyen Atalay, o yıllarda atılan adımlarla bugünkünün birbirinin devamı olduğunu kaydetti.
Atalay, bugünkü yaşananların yeni bir süreç olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Şu anda başlattığımızı yeni bir süreç gibi almamak lazım. Yürüttüğümüz politikaların bir devamı. Daha önce de bunlar olmuştu ama sabote edildi. Hatırlayın 2011 seçiminden önce, yani her şey çok iyi gidiyordu. Umutlar vardı. Seçimden sonra ileri adımlar atılacaktı. Anayasa değişikliği söz konusuydu. İşte AK Parti çok güçlü bir şekilde iktidar oldu. Yüzde 50 oy alarak yeniden iktidar olduk ve yeni döneme daha cesaretli adımlar atabilecektik. Ama birdenbire terör başladı. Ciddi bir provokasyon, ciddi bir sabotaj başladı ve orada kesildi. O yıllarda atılan adımların bir anlamda bugünkü de devamı.”
Atalay, konuyla ilgili entegre bir strateji yürüttüklerini, tek enstrümanla sorunların çözümünün üzerine gidilmediğini kaydetti. Atalay, 8-10 tane enstrüman olduğunu dile getirerek, bütün enstrümanları kullanacaklarını, İmralı'nın da bunlardan biri olduğunu anlattı.
Güvenlik birimlerinin terör örgütüyle mücadelesinin süreceğini de vurgulayan Atalay, terörün birden çok faktörü olan bir sorun olduğunu ve bütün boyutlarının iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi. Atalay, “Yani önemli olan ülkemizi bu terörden kurtarmak. Toplumun bu konudaki desteği çok önemli” dedi.
Kamuoyunun nabzını iyi tuttuklarını dile getiren Atalay, milletle bağı çok önemsediklerini söyledi.
Atalay, bu bağı iyi korumaya çalıştıklarını ifade ederek, her ay birkaç araştırma yaptırdıklarını, yürütülen politikaları ve atılacak adımları araştırmalarda test ettiklerini bildirdi.
Atalay, Türkiye'nin bütün gerçeklerin konuşulduğunu, açık bir toplum haline geldiğini bildirerek, şunları söyledi:
“Bunu bizim dönenimiz sağladı. O korkuları bitirdi. Devletin korkuları gitti. Devlet çok korkuyordu. Vatandaşının pek çok kesimiyle sorunu olan bir devletti. Vatandaşının büyük bir kısmı orada iç düşman, öbür kısmı başka yerde. Şimdi devlet kendisiyle daha rahat yüzleşiyor. Geçmişiyle yüzleşiyor ve bunu AK Parti sağladı, AK Parti dönemi sağladı. Daha rahat bütün sorunların konuşulduğu, tartışıldığı bir dönem. Bütün bunları yaparken milletimizin, ülkemizin, toplumumuzun hassasiyetleri bizim hassasiyetimizdir. Biz bunu herkesten fazla gözetiriz.
Milli birliğimiz, bütünlüğümüz, ülkemizin bütünlüğü, milletimizin kardeşliği bizim en önemli hassasiyetimiz. Bütün bu çalışmaları onun için yapıyoruz, onu korumak için, onu daha iyi sağlamak için yapıyoruz.”
Yaşanılan bütün tecrübelerin veri olduğunu ve onlardan faydalandıklarını aktaran Atalay, stratejiyi daha iyi kurmaya çalıştıklarını, devletin kurumlarının daha dikkatli olduğunu bildirdi.
Atalay, süreçle ilgili yazılanları senaryo olarak nitelendirerek, bunların resmen açıklanmadıklarını, vatandaşın da kafasının karıştığını ifade etti.
Pek çok ayrıntıya girmediklerini, genel bir bakış içinde bulunduklarını söyleyen Atalay, “O safhalara gelince paylaşılması gerektiği kadar mutlaka vatandaşlarımızla Meclisle her kesimle biz onları paylaşırız” diye konuştu.
Süreci sabote edecek sebepleri göz önünde bulundurarak bir yol haritasının olup olmadığını sorulması üzerine Atalay, “Bizim yol haritamız, bütün o yaşadığımız tecrübeleri içine alıyor” yanıtını verdi.
İlk günden herkesi daha dikkatli olmaya çağırdıklarına dikkati çeken Atalay, basını, siyasi partileri, işin içindeki aktörleri dikkatli olmaya davet ettiklerini söyledi.
Atalay, Habur'u sabote edenin ne olduğu sorusuna karşılık da Ahmet Türk ile görüşmüş olmalarına rağmen partisinin orada gerekli hassasiyeti göstermediğini bildirdi. Atalay, “BDP'de herkes, Türkiye'nin bütün kesimlerinin hassasiyetlerini daha iyi gözetmesi lazım. Yani bu sürece katkı vermek için toplumsal hassasiyetlerimizi, Türkiye'nin sadece bir kesiminin değil tamamının hassasiyetlerini herkesin çok daha iyi gözetmesi lazım” diye konuştu.
Konuyla ilgili siyasi partilerin tutumuna da değinen Atalay, beklentilerinin sürece daha katkı veren bir tutum olduğunu kaydetti.
“Burada BDP en önemli sınavı yaşıyor” diyen Atalay, bütün Türkiye'nin hassasiyetlerini gözeten değerlendirmeler yapmaları gerektiğini bildirdi. Atalay, “Çok yapıcı bir rol bekleniyor. Özellikle BDP'nin bu süreçte çok daha dikkatli olması gerekir” değerlendirmesini yaptı.
CHP için de bunu söylediğini belirten Atalay, bu sorunların çözümünde anamuhalefetin desteğini de çok önemli gördüklerini kaydetti.
Atalay, CHP'nin destek vaadinin önemli olduğunu vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'ın görüşme talebine CHP'nin “toplumsal mutabakat” açıklamasıyla yaklaştığını anlattı. Atalay, “Bütün kesimler katılmayınca, diyelim ki MHP katılmayınca o zaman hiçbir araya gelinmeyecek mi? Bir anlamda sorumluluğunu taca atıyor bir şey gibi CHP” dedi.
Bütün kesimlerin katılmasını kendilerinin de istediğini belirten Atalay, bu olmuyorsa iktidar ve muhalefetin işbirliğinin çok önemli olduğunu ifade etti.
'Biz hükümet olarak risk alıyoruz'
Başbakan Yardımcısı Atalay, nihai olarak PKK'nın silah bırakması için ön görüşmelerin sürdüğünü, sürecin zedelenmemesi için ayrıntılara girmediklerini söyledi.
PKK'nın silah bırakmasının “çalışmaların yürümesine, karşılıklı güven ve samimiyet ile atılacak adımlara bağlı olduğunu” ifade eden Atalay, o yüzden PKK'nın silah bırakması konusunda bir zaman vermediklerini belirtti.
Atalay, PKK ile bölge halkının sorunlarını birbirinden ayrı değerlendirdiklerini, bu çerçevede bölgede görev yapacak yöneticilerden halkla iç içe olmalarına önem verdiklerini anlattı.
Yeni sürecin bütün boyutlarıyla değerlendirildiğine işaret eden Atalay, şunları kaydetti: “Biz hükümet olarak ülkemizin bütün kronik sorunlarını çözmek için elimizi taşın altına koyuyor ve risk alıyoruz. Siyasi risklerini de göze alarak bu adımları atıyoruz. Ülkemizi güzel günlere, terörsüz, şiddetsiz, huzurlu günlere kavuşturmak için vatandaşlarımızın, sivil toplum kuruluşlarının olumlu katkılarını bekliyoruz. Bu konular hassas konular. Vatandaşın ajite edilebileceği konular. Muhalefetin ajite edici davranışları olabiliyor, vatandaşları uyarıyoruz.”