Yasa dışı dinlemelerden kendisi için açılan 'son Osmanlı' pankartına, Doğan grubuna kesilen cezadan DTP'ye kadar hemen her konuda soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, ilginç yanıtlar verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Ergenekon soruşturması nedeniyle iç ve dış odaklardan tehditler aldıklarını söyledi. Erdoğan ayrıca, 'Besmele çeker gibi laikliği anlatıklarını' söyleyerek kendilerine anti laik denmesini eleştirdi.Biz her yerde, yani haşa besmele çeker gibi laikliği anlatıyoruz. Bize kalkıp 'anti laik' diyorlar. Böyle komik şey olur mu?
Erdoğan'dan dinleme itirafı'Padişah pankartı provakasyon''Dava açtım çünkü Baykal'ın sözleri suç''Bize anti laik demeleri komik''Kriz ve işsizlik abartılıyor''Biç bu partiyi medyayla kurmadık''Doğan'a vergi cezasında siyasi baskı yok'''Beyaz yardımı gazetelerden öğrendim''DTP yalan söylüyor'Başbakan Nevruz ve 1 Mayıs'a net yanıt vermediBaşbakan Erdoğan, Kanal 24 televizyonunun dün gece yayınlanan"Açık Görüş" programında çeşitli konulardaki soruları yanıtladı. 'Resmi kanalların dışında da dinlenebilirsiniz'"Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya ait olduğu iddia edilen dört kaset yayınlandı. Daha sonra medyada da yayınlandı. Birisinde çok vahim iddialar vardı, çok yakın tarihte neler olduğunu ortaya koyması bakımından. Oradaki ifade 'parti kapattık' diyor, başka itiraflar da var. Diğer taraftan ulu orta şahısların telefonlarının dinlenmesi, ya da bulunduğu ortamlarda dinlenme yapılmasının Anayasa ihlali olduğu tartışması da var. Bu iki yöne baktığımızda bu son kaset savaşlarını nasıl değerlendirmek gerekiyor?" sorusuna Erdoğan, "Tabii burada ifade ettiğiniz gibi çok ciddi riskler taşıyor bu süreç. Özellikle bu yani telekomünikasyon sistemi, teknolojisi bu denli ilerlediği bir yerde, yani illa sizlerin resmi kanallardan dinlenmenize gerek yok. Resmi kanalların dışında da dinlenebilirsiniz" yanıtını verdi. 'Özel şirketler de var'"Söz konusu olanlar da galiba resmi olanlar" şeklindeki hatırlatma üzerine Erdoğan şunları söyledi: "Hayır hayır, yani resmi makamların yapması diye bir şey söz konu değil... Özel şirketler de var. Şimdi bir defa bunu göz ardı etmek mümkün değil. Yarın belki bir çok yerde farklı servisler yapılacak. 'Efendim bunun tedbirlerini alın.' Dünya bunun tedbirini nereye kadar almışsa sen de oraya kadar alacaksın. Yani daha ileri gidemezsin. Daha ileri gidemezsin derken, yani daha ileri gitme imkanın yok, yani kontrası var bu işin. Şu anda biz Türkiye'de, biz dünyada uygulanan neyse, yasalar anlamında söylüyorum, bunların hepsini uygulamanın gayreti içinde olduk. Şu anda yine çalışmalar yapıyoruz. Belki yine bazı tedbirler almanın gayreti içerisinde olacağız. Çünkü bu işin mahremiyeti çok önemli, ama ne yazık ki bugün hakikaten telekomünikasyonda en ileri durumda olan, teknolojiyi yakalamış olan ülkeler, ne yazık ki onlar da bu konuda tedbiri yüzde yüz alamıyorlar. Belli oranda bakıyorsunuz oralarda da sıkıntı var. 'İnsanların mahremine girilmemeli'Biz şuna inanıyoruz; burada bir defa hukuk denilen, 'kanun' demiyorum, hukuk denilen olaydan hareketle bakıp, yani ben sizin hukukunuza, siz de benim kişisel hukukuma saygı göstermelisiniz. Yani bunun makam sahibi olmayla alakası yok. Zaman zaman söylediğim, yani insanların mahremine girmek bu bir defa çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu bir defa hep birlikte korumamız lazım. Çünkü bu çok ciddi bir hukuk ihlali. Bunu hep birlikte koruyabiliyorsak bu toplum da çok ciddi bir toplum olur. Toplumda insanların birbirine saygısı çok daha farklı olur. Biz bunu başarmak durumundayız çünkü her şeyi kanunla sağlayamazsınız." "Bu bir çalkantı dönemi mi efendim" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Ondan kaynaklanıyor biraz da. Ve herkes de tabii burada hemen gardını alıyor. Ona göre çalışmalar bakıyorsunuz çok farklı... Dolayısıyla tabii Şamil Bey'in ifade ettiği şeylerin içerisine insan tabii hakikaten giremiyor. Girme noktasında bir çok sıkıntılar var. Bu noktada yargı kendi süreci içerisinde yaptıklarını, yapacaklarını yapıyor zaten. Burada bir şey de çok, çok önemli; biz şimdi şu anda görsel medyada bir aradayız. Geçmişte ne yazık ki yazılı ve görsel medya, hele hele internet olayı ortaya çıktıktan sonra çok daha farklı iyi bir sınav, başarılı bir sınav vermedi. Bakıyorsunuz bazen yazılı medya veya görsel medya kendisi işin altına girmiyor bu defa internet sitelerinde bu işler ortaya çıkıyor. Değişik değişik sitelerde farklı farklı ..." "Bununla ilgili hukuki bir düzenleme düşünülüyor mu?" sorusuna Erdoğan "Tabii tabii" yanıtını verdi. 'Temiz Eller' operasyonu"Büyük fotoğrafa dönebilir miyiz? Siz dediniz ki 'temiz eller' yapıyoruz. Bu çok önemli bir vaat. Başbakan olarak sizin ağzınızdan çıktığına göre bir dönemin üzerindeki örtü çekilecek mi? Bir dizi soru işareti var yakın tarihte, son 20-25 yıllık dönemde. Umudunuz giderek artıyor mu? Ergenekon soruşturması olsun, diğer konular olsun bu örtünün çekilebileceği ve soru işaretlerinin cevaplanabileceğine dair daha ümit var mı ve kararlı mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan şunları kaydetti: "Bizim kararlı olmamız yeterli değil. Çünkü Türkiye yasama, yürütme, yargı erklerinden, kuvvetler ayrılığı prensibinden hareketle oluşuyor. İtalya'da savcının bir açıklaması var; 'Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim.' Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu. İtalyada savcı bu ifadeyi kullandığı zaman Türk medyası bunu sahipleniyor ve bunun anonsunu bu şekilde yapıyor da Türkiye'de savcı böyle bir adım attığı zaman Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bunun arkasında durunca niçin bu anormal oluyor? Burası çok önemli. Şimdi ben burada yargıya güveniyorum, güvenmek zorundayım ve onun da gereğini yapıyorum. Birileri de maalesef yargıya gölge yapıyor. Gölge yapma tamam kimse yargısız infaz yapmasın suç sabit olmadıktan sonra kimseyi suçlu telakki etmesin. Bu hepimizin ortak bir kanaatidir ve bu konuda asla bir şüphe yoktur. Buradan hareketle gelip bir tarafı da savunurken yargıya bindirmeye, bastırmaya ki... Anayasa da biliyorsunuz bunlar yasak zaten. Bakıyorum ben, kimse kalkıp da böyle bir saldırıda bulunan, yargı sürecine müdahale edenlere karşı da burada herhangi bir dava açılmıyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Olayı zaman çok farklı bir yere de getiriyorlar. Adeta magazin haberleri haline getirip sulandırıyorlar. Bu daha da işi çirkinleştiriyor, süreci çirkinleştiriyor. Bunları aşmamız lazım. Bunları zaten aştıkça Türkiye güçlü bir hale gelecek. Yani hukuk da daha güçlü hale gelecek, demokrasi de daha güçlü hale gelecek. İnsanların yargıya olan güveni çok daha fazla bir şekilde artacak. Aksi taktirde böyle giderse bu süreç orada da bir güven bunalımı başlayabilir." 'Tehditler alıyoruz'"Diyarbakır dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığınız bir açıklama var; 'Gerekirse bir bedel öderim" dediniz çetelerle, Ergenekon ile mücadele konusunda. Böyle bir açıklama yapmaya neden ihtiyaç duydunuz? Bir tehdit mi var yoksa sıkıntılı başka bir mevzu mu var? Niye bedel ödeyebileceğinizi var sayıyorsunuz? sorusuna Erdoğan, "Şimdi tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra belki hatıralarınızda yazacaksınız" yanıtını verdi. "Ergenekoncu tehditlerden mi söz ediyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Onlar var, onların dışında var. Dışarıdan dediğim bunlar ülke içinden, ülke dışından var, ama biliyorsunuz mafya, çete bu tür şeylerin zaten tabiatında, ruhunda var. Dünyada bunun örnekleri zaten görülmüş. Kaldı ki biz Türkiye olarak onların düştüğü duruma hiç düşmememiz lazım, ama bu Hükümet bir şeyi başarmıştır bu ülkede. Nedir o? Yani insanımız büyük ölçüde en azından bu tür şeylerde bir güven noktasına gelmiştir. Artık güvenebiliyor" diye konuştu. "Talep, beklenti var mı?" şeklindeki soruya karşılık Erdoğan "Talep de zaten var, beklentiler var. Bu büyük ölçüde başarıldı" dedi. 'Çetelerle mücadele için kurumsallaşma şart'Erdoğan, "Yarın Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti olmadığı zaman çetelerle mücadelenin devam etmesinin her halde yolu da hukuki alt yapısının yapılması ve benimsenmesinden geçiyor. Nisan ayında bir anayasa çalışması başlatacağınızı söylediniz. Bu konudaki gelişmeler nedir?" sorusuna, "Siz istediğiniz kadar yasal düzenlemeler yapın, eğer yürütmenin başında olanlar bu erkler dediğimiz, bunların başında olanlar eğer adil değilse bir defa neticeye varabilmemiz mümkün değil. Bir defa bu verilen mücadelenin kurumsallaşması şart" yanıtını verdi. "Böyle bir mutabakat var mı? Çetelerin belini kıracak bir mutabakatı şu aşamada görüyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Şu anda bu mutabakat olmuş olsa zaten bu sıkıntıları yaşamayız. Şu anda bir defa yasama organının içerisinde olanlar mutabakat içinde değil. Hükümet farklı bir anlayış içerisinde, yargının verdiği kararı yerine getirmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz muhalefet farklı bir çıkış ortaya koyuyor. Bu yapılan işe nasıl yanlış denir, gerçek ortada ve kaldı ki bu ülke, tarihi itibariyle baktığınız zaman hakikaten bir devlet geleneği olan bir millet. Böyle bir bin yıllık develet geleneği olan bir milleti adeta aşiret gibi görmek isteyenler var. Bizim aşiret olmadığımızı göstermek için de bu kurumların bir kurumsallaşmayla ortak aklı yakalamaları lazım. Bu ortak akıl yakalandığı zaman zaten mesele kendiliğinden çözülecektir, ama bu ortak akla bizim varmamız lazım. Renklerine bakmamamız lazım." 'Mafyaya karşı mücadelemiz rahatsız ediyor'Bu yerel seçimde daha demokratik talepleri içeren bir söyleme geçildiği belirtilerek, "TRT Şeş'in yayına başlaması, Nazım Hikmet'le ilgili almış olduğunuz karar ve diğerleri, CHP'nin bir dizi hamlesi var. Nevruzla ilgili bir teklifte bulundular. Bu atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki soruyu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı: "Tabii buna kısmen katılıyorum, ama bütünüyle katılmak mümkün değil. Çünkü özellikle iktidarımızın bu süreç içerisinde attığı adımlardan bu demokratik açılımlarımızı muhalefet zaten kabul etmiş değil, hazmedebilmiş değil. Bunların içerisinde örneğin bir TRT Şeş olayı... Fakat asıl rahatsızlığın sebebi de çetelerle, mafyayla verdiğimiz mücadele. Ağırlıklı olarak muhalefeti rahatsız ediyor, Ana Muhalefet bakıyorsunuz ciddi manada sahipleniyor. Hatta biliyorsunuz lideri "Ben avukatıyım" dedi, böyle işin içine girdi.
Diğer muhalefet biraz suskun duruyor. Onlar bu konuda pek konuşmuyor. Yani neresindesin belli değil, ama biz yargının vermiş olduğu talimatı yürütme olarak şu ana kadar yerine getirdik, getiriyoruz ve getirmemiz de lazım. Çünkü Türkiye'yi özellikle bu noktada iktidarların köşeye sıkıştırıldıkları veyahut da hükümetlerin farklı yerlerden idare edildiği bir anlayışın Türkiye'de bir defa bir kenara itilme durumudur, bunlar ortaya çıkıyor. Böyle bir talimat geldiği zaman da tabii ki Hükümet bugüne kadar sümen altı edilenleri şimdi sümen altı etmiyor, neyse hemen yürütme görevini yerine getiriyor. Yapılan iş budur." 'Kimse birbirine şüpheyle bakmasın'"Çetelerle mücadelede özellikle muhalefet partilerinin bir miktar, daha doğrusu CHP'nin rahatsız olduğunu ifade ettiniz. Muhalefet bundan neden rahatsızlık duymuş olabilir" sorusunu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı: "Burada üzüldüğümüz nokta şu; her geçen gün kasetler falan çıkıyor, CD'ler ortaya çıkıyor ve buralarda ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Bizim ülkemizde neler olmuş. Bunları yok farz etmek mümkün mü? Gönlümüz arzu eder ki bütün bunların olmadığı bir Türkiye, yaşanmadığı bir Türkiye. Biz öyle bir Türkiye'de olalım ki birbirimize hiç bir kurum veya kurumlar şüpheyle bakmasın. İnsanlarımızın birbirine şüpheyle bakmadığı, ülkemizde insanların adeta birbirlerinin hafıza kayıtlarını okuduğu bir yapı oluşmasın, ama şimdi bakıyorsunuz ki okuyoruz. Niyet okuyucular çıkmış ortaya, bol miktarda. Bize öyle bakanlar var. İster istemez bize de öyle bir zaman geliyor ki biz de farklı bakıyoruz." 'Ulusoy için talimat verdim'Erdoğan, Gelir idaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy'un görevden alınmasına ilişkin bir soruyu cevaplandırırken, "İnternet sitelerinde çıkan, hatta gazetelerde de çıkan bu şeyler bizi tabii ciddi manada rahatsız etti. Biz nasıl olacak da sağlıklı bir şekilde bu tür denetim mekanizmalarını çalıştıracağız? Müsteşarıma bu konuyla ilgili talimatı verdim ve gerekli olan bu konudaki adım atıldı" dedi. Erdoğan, Mehmet Akif Ulusoy'un söz konusu konuşmalarında "çerez parası" ifadesinin geçtiğinin hatırlatılması üzerine, "beni çerez parası, merez parası ilgilendirmez. Eğer bunun büyüğü yanlışsa küçüğü de yanlıştır. Yani o çerezin miktarı nedir, boyutu nedir? O, bu beni ilgilendirmiyor. Oralarda bu yapılıyorsa mesele bitmiştir" diye konuştu. 'Mitinglerimize ilgi büyük'Erdoğan, 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin "Hissiyatınız, ölçümleriniz nedir? Birtakım anketler de çıkmaya başladı" sorusu üzerine, bugüne kadar ziyaret ettiği 25 ilde toplantılar, mitingler düzenlediğini ve bazı açılışlar yaptığını anlattı. Mitinglerde 22 Temmuz'a göre çok daha büyük katılımlar olduğunu, yollarda "mini mitingler" yaptığını kaydeden Erdoğan, siyaseten balkonların, pencerelerin ve cadde kenarlarının diline önem verdiğini ifade etti. "Bunu neye bağlıyorsunuz" sorusuna karşılık Erdoğan, AK Parti İktidarı'nın güven ve istikrarı koruduğunu, dış politikadaki duruşlarının da halk üzerinde çok önemli etki meydana getirdiğini bildirdi. 'Halk bize güveniyor'İşsizlik sorununun sık sık gündeme getirildiğini, muhalefetin işsizliği gidermeye yönelik önerilerinin "ciddi bir yanı olmadığını" kaydeden Erdoğan, "Şu söylenen para dahi ortaya konsa, burada siz yine işsizliğin önünü alamazsanız. Kalkıp da 12.3 oranını sıfırlayamazsınız. Böyle bir şey yok" şeklinde konuştu. Halkın "Sen beni temsil edebilecek misin?" sorusuna yanıt aradığını kaydeden Erdoğan, "Bu noktada da tek güvendiği iktidar şu anda AK Parti İktidarı'dır. Biz onu görüyoruz" dedi. "Bir başarı çıtanız var mı? Hangi sonucu başarısızlık olarak görürsünüz?" sorusu üzerine Erdoğan, bununla ilgili daha önce bir açıklama yaptığını, "Eğer partim ikinci olursa siyaseti bırakırım" ifadesini kullandığını hatırlattı. 'Yine birinci çıkacağız'Erdoğan, bu konuda bir rakam veremeyeceğini, ancak partisinin bu seçimlerden yine birinci parti olarak ve güçlenerek çıkacağını vurguladı. "CHP lideri Deniz Baykal için başarı ya da başarısızlık ölçüsünün ne olacağı?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, her partinin birinciliğe oynaması gerektiğini söyledi. Baykal'ın, zaman zaman "Partisinin Cumhuriyet'ten daha eski olduğu" sözlerini kullandığını, hatta yeri gelip "Atatürk'ün üzerinden siyaset yaptığını" söyleyen Erdoğan, "22 Temmuz seçimlerinden sonra bir süre kamuoyunun önüne çıkmayan Baykal'ın, 30 Mart'ta televizyonlara çıkıp çıkmayacağını merak ettiğini" dile getirdi. 'Doğu'da da birinciyiz'Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'nin birinci parti olduğunu savunan Erdoğan, bölge halkının kendilerine büyük güven ve umut duyduğunu, o umut ve güveni Diyarbakır meydanında gördüğünü ifade etti. AKP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayının seçilmesi halinde, büyük bir kentsel değişim ve dönüşüm yaşanacağını, buradaki halkın yaşam tarzına katkısı olacağını anlatan Erdoğan, merkezi yönetim olarak bu ile eğitim, sağlık, adalet, emniyet, tarım gibi alanlarda büyük yatırımlar yaptıklarını söyledi.