Betül Tanbay'ın Erdoğan'a konuşması: Bir cümle Başbakanım

Betül Tanbay'ın Erdoğan'a konuşması: Bir cümle Başbakanım

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı gösterileri ile ilgili olarak 11 kişilik heyetin arasında yer alan Prof. Dr. Betül Tanbay'ın Başbakan'a konuşmasında, "Bu sabah Ankara’ya toplantıya gelirken 1 oyuncu, 1 öğrenci, 1 işkadını tanıdım. Hissiyatım, 3 dost kazandım. Sizi de bugün tanıdım. Inşallah bir dost daha kazanırım" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi Fene Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay, Başbakan'a konuşmasında, " Biliriz, dost acı söyler. Burada bugün bulunan herkese üstlenebileceklerinin çok üstünde yük bindirdiniz. Maddi, manevi. Bugünkü şartlar altında, sadece burada olmamız iyi niyetimizin bir ispatı. Sanıyorum buradaki herkes size, şayet mümkünse, yardımcı olmak ve biran evvel kendi işine dönmek istiyor. Konuşabildiğim kimsenin temsili bir görevi yok. Herbirimiz sorumlu vatandaşlar olarak elimizi vicdanımıza koyduk ve bir faydamız olması ümidiyle buraya geldik. Şahsen, 2011’de yakından ilgilenmeye başladığımız Taksim projesi ile ilgili süreci size 28 Mayıs 2013 sabahına kadar anlatabilirim. Ardından yaşananları benden daha iyi bildiğinizi varsayıyorum. Kendi söyleyeceklerimi yazıya döktüm uzatmamak için okuyorum. Konuşmalarımız süresince herkes kendi içeriğini oluşturacak, kendim dahil herkesten önemle rica ediyorum uslubümuzda bir hata olmasın." şeklinde sürdürdü.

Prof. Dr. Betül Tanbay'ın Başbakan Erdoğan'a hitaben konuşması şöyle:

 

Bir cümle Başbakanım

 

Rakamların yüzü yok. Rakamların dalları yok. Parkta uyuyan gençlerin yüzlerini, yeşeren ağaçların dallarını gördünüz mü?  Ne siyasetçiyim, ne siyaset bilimcisiyim. Matematikçiyim. Anladım ki, iktidarda olanın rakamlarla arası bozuluyor. İnsanlarla arası bozuluyor. Ağaçlarla arası bozuluyor. İnsanlar bir sayı haline geliyor, ağaçlar bir başka sayı.

Elbette rakamları kullanmak, bir çoğunluk tarafından seçildiğinizi hatırlatmak hakkınız. Ama iktidardan, isteklerimizin bölünmesini değil toplanmasını beklemek de hepimizin hakkı değil mi?

Gezi Parkı’nın 600 ağacının arkasında 75 milyonluk bir orman var, bu ormanın güzelliği farklarından geliyor. Ihlamurla çınar, çınarla meşe arasında seçtiğimiz bir ormanı kim ister?

Gezi Parkı sadece 38.000 metrekarelik bir kamusal alan olmaktan çıktı, bir birleşme noktası haline geldi. Bu nokta, denge noktası da olabilir, kırılma noktası da. Rakamlar seçim sandığında lehinize olduğuna göre, denge noktası haline getirmek de sizin mesuliyet ve gücünüzdedir. Güç ilişkisinde ihtiyaç olan güçlüyü güçlendirmek değil, sesi daha az çıkabileni duymak, dinlemektir.  

Hayatımı gençlerle geçirdim. Onlara matematik anlatırken, onlardan da hayatı öğrenmeye çalıştım. Bugün parkta özgürlük talep eden gençleri duymak, geri adım atmak değil, tersine ileri bir adım atmak, tarihi yeniden yazmaktır.

Hem muhaliflerinizi, hem çevrenizi şaşırtmanız mümkün. Aklıselim ve cesaret gerekiyor, ikisine de sahip olmalısınız. Basiti ve kaybedecek olanı değil, daha zoru ama inanılmaz olacak olanı seçmenizi diliyorum.

Gezi Parkı artık kendi meselesinin çok ötesine getirildiği için, bir cümle de söylediğinin çok ötesine gidebilir. Bir cümleyle, evrensel demokratlık ölçülerine göre hareket edeceğinizi, sizin gibi düşünmeyenlerin de Başbakanı olduğunuzu, seçtiğiniz yaşam uslubu ile değişik yaşam uslublarının birlikte yaşayabileceğine inandığınızı, ve hatta başlatmış olduğunuz barış sürecinin baltalanmayacağını  ifade edebilirsiniz.

“Gezi Parkı’nı tek bir ağacına dahi dokunmadan hep birlikte dünyanın en güzel parklarından biri haline getireceğiz”.