Beyaz Yakalının Seyir Defteri: Kendinizi aklınızla, başkalarını kalbinizle yönetin

Beyaz Yakalının Seyir Defteri: Kendinizi aklınızla, başkalarını kalbinizle yönetin

T24 -  "Beyaz Yakalının Seyir Defteri"  adıyla yayımlanan kitap 11 Aralık Cumartesi günü yayımlanmasına karşın 2 günde 2 bin adet satarak büyük bir ilgi topladı. Kitabın yazarı Turkkariyer Yönetim Kurulu Başkanı İlham Süheyl Aygül, kitapta, beyaz yakalılara kariyerlerine başlamadan önce ya da kariyer yolculukları sırasında önemli olacak ipuçları vermeye çalıştığını vurguladı. Beyaz yakalılara "kendilerini akıllarıyla, başkalarını kalpleriyle yönetmeyi" öneren Aygül, "bazen ileri değil, yana doğru atılan adımların kariyeri kurtaracağına" işaret ediyor.Aygül, T24'ün sorularına şu yanıtları verdi:- "Beyaz Yakalının Seyir Defteri" iş hayatının pek bilinmeyen veya bilinse de dile getirilmeyen  gerçeklerine ışık tuttuğu vurgulanan cesur bir kitap. Ayrıca, uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmanız ve yaşadıklarınızı samimi bir dille paylaşmış olmanızın kitabın güçlü bir satış yakalamasına neden olduğu söyleniyor...

Doğrudur.  Bu kitapla aslında her kademedeki beyaz yakalılara, kariyer yolcuklarına  başlamadan ve bu yolculukta seyrederken, onlar için önemli olacak ipuçlarını vermeye ve işaret levhaları tutmaya çalışan bir kitap. Örnekler ve sentezler sadece kuramsal değil, iş hayatında belirttiğiniz gibi bizzat yaşanmışlıklarla bezendiği için samimi ve etkileyici bir dil oluştu. Bu anlamda, okuyucuların kitapla ortak bir duyguyu yakalamaları ve değer paylaşımları söz konusu  olduğunu düşünüyorum.

'Sizi kurumlar değil insanlar işe alır'- Gerçekte karşımıza çıkan insanlar kariyer yolculuğu boyunca karşımıza çıkan tabelalardan ibaret kurumlardan daha mı değerli?

Kariyer yolculuğunuz  esnasında çalıştığınız kurumlar yolun kendisi gibi görünse de aslında yol, yol boyunca karşılaştığımız insanlardan oluşur. Çalıştığımız kurumlar cansızdır ve tabelalardan ibarettir. Kurumlar ve birimler arasındaki ilişkiler bir noktadan sonra insanlar arasındaki ilişkilere indirgenir. Asıl olan, yaşayan insanlar ve onların aralarında sürdüregeldikleri ilişkilerdir. Sizi kurumlar değil insanlar işe alırlar. Siz kurumları değil insanları terk edersiniz. Kurumları insanlar temsil ederler ve yol boyunca karşılaştığımız insanlar da kimi zaman yaşamımızı kolaylaştırır, kimi zaman zorlaştırırlar. Kurumlar ancak içindeki insanlar değişirse değişirler.

- Kitabınızda, iş hayatının zorluk ve bilinmezlerine bir yolculuk yaptırırken, okuyucuyu da aynı zamanda  bir içsel yolculuk yapmaya davet ediyorsunuz...

Yaşamda olduğu gibi iş hayatının da mevsimleri ve bilmeyenler için sürprizleri vardır. Hangi iş döneminde hangi kurumda çalışırsanız çalışın, okuyucunun, bir taraftan çalıştığı  kurumun havuzunda kulaç atarken, diğer taraftan havuzun dışına çıkarak kendisine ve bulunduğu koordinatlara objektif bir bakış açısı yakalayabileceğini  düşünüyorum.

'Bazen ileri değil, yana doğru adım kariyerinizi kurtarır'- İş hayatında piramitler yukarıya doğru daraldığı için, kitabınızda eksilmemek adına  ya kendinizi sürekli geliştirerek ve mücadele ederek veya başkalarını eksilterek kariyerinize devam etmek durumunda kalabilirsiniz, diyorsunuz...

Evet. Kariyer her daim ileriye doğru adımlanmaz. Bazen karşıdan tren geliyorsa, öne doğru değil yana doğru atılan bir adım kariyerinizi kurtarabilir. Kariyeriniz yukarı eğim aldığınızda önünüze kurumsal çelmeler ve çeteler çıkabilir. Beyaz yakalı vebası dediğimiz psikolojik yıldırmaya da uğrayabilirsiniz. Kitabımda bunların altını da çizmeye çalıştım.

- Kitabın içinde yer alan her bir bölüm başlığı ilginç. Örneğin; öğlene kadar iş, öğleden sonra ilişki üretin. Kendinizi aklınızla, başkalarını kalbinizle yönetin, diyorsunuz...

Kurumlar ve birimler arası ilişkiler, bir noktadan sonra insanlar arasındaki ilişkilere indirgenir. Bu ilişkileri kurmak ve korumak son derece önemlidir. Network'ünüz yeri geldiğinde sizi kurtaran sosyal ağlardır. Beyaz yakalı dünyasında en sık yaşanan sorun başkalarını aklıyla idare etmeye çalışan insanlardır. Herkesi bir defaya mahsus aldatabilirsiniz, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz, ancak herkesi her zaman aldatamazsınız. Başkalarına karşı kalbinizi devreye sokmanız gerekir. 

- "Beyaz yakalı olmak size mutlaka önemli güç katar, ama her daim beyaz yakalı olarak kalmak zorunda değilsiniz" sözüyle bir paradigma kayması yaratarak kitabı sonlandırıyorsunuz. Neden?

Kimse beyaz yakalı olarak doğmuyor. Hep beyaz yakalı kalmak zorunda da değiller. Beyaz yakalı olmak bir  dönem onlara mutlaka önemli bir güç katar. Ancak, bir noktadan sonra  jeneratörlerine, kendi güçlerine dönme zamanı gelir. Asıl güç makam ve koltuklarda değil  içlerindedir. Güçlerine inanmaları gerekir. Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. Hiçbir plazanın kapıları veya hiçbir kurumun çitleri insanların  ruhunu ve enerjisini hapsedecek kadar geniş ve güçlü değildir. Kitapta, ruhlarına sahip çıkmalarını, enerjilerini  dışarı taşıyarak serbest kalmalarını, doğru yer ve doğru zamanda doğru kişi olmalarını öneriyoruz.

'Biz değişiriz, ama yolu da değiştirebiliriz'- Kitabın bir de mesajı var. "Değiştiğiniz kadar yolu da değiştirebilirsiniz" diyorsunuz...

Evet. İş yaşamında yapılan yolculuklarda genellikle yol hepimizde değişiklikler yaratır, ancak zaman zaman bizler de "yolu değiştirebilmeliyiz" diye düşünmeliyiz.

- Bu konuda daha önce medyada ilgi toplayan bir yönetim modeliniz var CHO (Chief Happiness Officer=Mutluluktan Sorumlu Başkan) bu model de bir anlamda yolu değiştirmek için sunulan bir model değil mi?

Evet...