Beyin kanseri tedavisinde radyo cerrahinin altın standardı olarak bilinen gamma knife, ulaşılması zor bölgelerdeki tümörleri vurabilen yeni modeliyle umut olduğu hasta sayısını artırıyor.
Gamma knife, doğuştan beyinde oluşan damar yumağı, beyin tümörleri ve bazı fonksiyonel hastalıkların tedavisinde uygulanan bir yöntem. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Peker, yaklaşık 3,5 cm büyüklüğünde olan tümörlerin ameliyatsız tedavi edilmesini sağlayan uygulamanın yaşattığı konforun ve tedavi şansının, Gamma Knife Perfexion'da çok daha yüksek standartlara ulaştığını söyledi. Peker'e göre, artık ulaşılması çok daha zor olan bölgelerde yer alan beyin tümörleri, boynun üst kısmında yer alan tümörler ve yüz tümörleri bu yöntem sayesinde ameliyatsız bir şekilde tedavi edilebiliyor. Ayrıca hastalar eski sisteme göre çok daha konforlu ve hızlı şekilde sağlıklarına kavuşabiliyor.
Çok sayıda hastaya umut ışığı olacak Gamma Knife Perfexion’ın kullanım alanları ve etkinliği hakkında bilgi veren Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Peker, ışın demetlerinin tümörü parçaladığını belirtti.
Gamma knife yönteminin, bıçak yerine ileri teknolojinin kullanıldığı ve tek seansta, gamma ışınlarının kafatası içindeki tümöre yönlendirildiği bir tedavi olduğunu belirten Peker, “Gamma ışınları hastalıklı alanı güvenli ve güçlü bir şekilde etkiliyor. 192 adet gamma ışını kaynağından çıkan ışın demetleri hastalıklı bölgede odaklanıyor. Çevresindeki sağlıklı beyin dokusu önemsiz derecede düşük doz radyasyon alırken, hastalıklı doku yüksek doz radyasyonla etkileniyor” dedi.
Gamma Knife Perfexion, kafatası içindeki tümörlerin ve damarsal bozuklukların yanı sıra farklı tümörlerin tedavisinde de kullanılabiliyor. Sinüs ve yutak bölgesiyle boynun üst tarafında yer alan tümörlerin tedavisinde uygulanabiliyor. Bu bölgelerde bulunan ve yaklaşık 3,5 cm. boyutunda olan bu tümörler, Gamma Knife Perfexion’la başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. Gamma Knife ile tümör veya hastalıklı doku çıkartılmıyor. Bunun yerine hücrelerin DNA’sında hasar oluşturuluyor. Bunun sonucu olarak tümör hücreleri normal özelliklerini kaybediyor ve ölüyor.
Gamma Knife’ta tedavi süresi hastanın durumu ve tümörün hacmine göre farklılık göstermekle birlikte 10 dakikayla 3 saat arasında değişiyor. Gamma Knife Perfexion’da ise bu süre üçte iki oranında azalıyor. Bu da hastaya büyük bir konfor ve kolaylık sağlıyor.
Prof. Peker’in verdiği bilgiye göre, kapalı alan fobisi olan ve çoğu zaman MR’a girmekte bile zorlananlar Gamma Knife Perfexion’da sorun yaşamıyor. Çünkü hasta bu cihaza girdiğinde üzerinde yaklaşık 75 cm’lik bir açıklık kalıyor. Bu sayede de hastalar dar alan korkusu yaşamıyor, ayrıca işlem sırasında hasta ağrı da hissetmiyor.
Vücudun başka yerlerinde oluşan tümörler zaman zaman beyne metastaz yapabiliyor. Eğer bu metastazlar beynin çok uç bölgelerinde meydana geldiyse tedavisi çok kolay olmuyor. “Gamma Knife ile çok uç bölgelerde olan bu tümörlerin tedavisi sırasında sorun yaşanabiliyordu. Ancak Gamma Knife Perfexion ile kafatası içinde yer alan 10 adet metastaza bile müdahale etmek mümkün. Çünkü bu sistem cerraha büyük bir hareket kolaylığı sunuyor” diyen Prof. Peker, yöntemin diğer avantajlarını ise şöyle anlatıyor: "Gamma Knife Perfexion ile tedavi edilen hastalar, ameliyat olmadıkları için yara izi ya da enfeksiyon riski oluşmuyor. Nekahat dönemi yaşamıyor, ertesi gün işe gidebiliyorlar. Özellikle son yıllarda, bilinç düzeyi arttıkça hastalar en ufak belirtide sağlık kuruluşuna başvuruyor. Erken teşhis sayesinde hastalar cerrahiye gerek olmadan ameliyatsız bir şekilde tümör tedavisi olabiliyor. Erken teşhis Gamma Knife Perfexion tedavisi için de büyük önem taşıyor. Geç teşhis edilmiş bir tümör söz konusu olduğunda bu yöntem uygulanamayabiliyor. Bu durumda da cerrahi müdahaleye başvuruluyor. Her beyin tümörü Gamma Knife Perfexion’a uygun olmayabiliyor.”
Beyin tümörlerinde erken teşhis için bazı belirtilere özellikle dikkat etmek gerekiyor. Beyin tümörlerinin, baş ağrısı, bulantı, kusma, görme ve işitme kaybıyla sara nöbetleri şeklinde belirtiler verebildiğini belirten Prof. Peker, bu tür sorunlar yaşayanların önlem almalarını öneriyor ve şunları söylüyor: “Ancak hiç kuşkusuz bu belirtiler günlük hayatta herkesin zaman zaman yaşayabileceği sorunlar arasında yer alıyor. Dolayısıyla her baş ağrısının tümör belirtisi olarak algılanmaması gerekiyor. Burada ağrının şiddeti ve sürekliliğine dikkat edilmesi önemli. Eğer daha önceden yaşamadığınız şiddetli ve birkaç hafta süren bir baş ağrısı varsa mutlaka bir hekime başvurmayı ihmal etmemeli.
Tümörün beyne yaptığı bası bölgesine göre kişide görme ya da işitme kaybı yaşanabiliyor. Hiç kuşkusuz birçok insanda yaşın ilerlemesiyle birlikte gözde görme ya da kulakta işitme kaybı ortaya çıkabiliyor. Tümörün belirtilerinin bu sorunla karıştırılmaması önemli. Çünkü tümör olması durumunda genelde bu sorunlar tek taraflı olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle görme kaybı nedeniyle gittiğiniz göz ya da kulak kontrolünde ciddi bir durum söz konusu değilse beyin tümörü ihtimali de göz önünde bulundurulmalı ve bir beyin- sinir cerrahisi uzmanına başvurulmalı.