Esmeray
(Taraf, 1 Ağustos 2012)
Sayın Ahmet Misbah Demircan’ın dikkatine...
Efendim ben yirmi yıldır Beyoğlu’nda oturuyorum. Özgürlüklerin, kendini ifade edebilmenin, daha rahat nefes alabilmenin mümkün olduğu bir yerdir Beyoğlu ve hâlen de böyle bilinmektedir. Maalesef ki, durum öyle değil, hatta öteden beri öyle değil aslında. Beyoğlu’nda hâlen açık bir şekilde bizzat işletmecilerin kendileri gelip LGBT bireylerine, özellikle de trans kadınlara “Servis yok!” diyebiliyor.
Bildiğim kadarıyla Sayın Başkan, bu işletme yerlerine ruhsatları siz veriyorsunuz. Tabii ki o ruhsatlarda buna ihtimal bile vermek istemiyorum , “işyerinize şu kişiyi alacaksınız, bu kişiyi almayacaksınız” demiyorsunuz. Ruhsatı verirken yazılı olmasa da umarım bunu sözlü de dile getirmiyorsunuz.
Efendim durum böyle iken bu adamlar nereden bu cesareti alıyorlar, bu nasıl bir cürettir ki gelip insanlara “Servis yok” diyebiliyorlar? Çünkü bu yerler onların özel mülkiyetinde değil, belediyenin denetiminde olan “halka açık” yerlerdir. Dolayısıyla, dolaylı yollardan sizler de yani belediye de bizi kovmuş oluyor. Biz de her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bu ülkede yaşıyoruz, vergimizi ödüyoruz. T.C. kimliği hepimizin cebinde! Zaten Anayasa’nın 10. maddesinde belirtildiği gibi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir”. Bu madde birçok başka konuda da geçerli olmakla birlikte kamuya açık yerlerde de sözkonusudur. Dolayısıyla bu işletme sahipleri sizin verdiğiniz ruhsatlarla suç işliyorlar ve bu suç, ruhsatlarını iptal edilmesini gerektirmektedir.
Efendim, en son yaşanan bir olayı sizinle paylaşmak isterim. Eylem Çağdaş adlı transseksüel arkadaşımız kendisi sosyologdur Ağa Cami Sokak’ta bulunan The Beatles Cafe’ye bilgisayarını alıp, çalışmak için gitmiş. Tabii ki bir işletme olduğu için içecek bir şeyler istemiş. Sonra garson gelmiş ve “Servis yok!” demiş. Arkadaşımızda işletmeci ile görüşmek istemiş. İşletmeci Beyefendi, “Evet ben söyledim garsona, servis yok!” demiş. Eylem sebebini sorunca da, “görüntünüzden dolayı!” demiş. Bu kadar mı şuursuz olur bir insan. İşlettiği kafenin adı ile ki Beatles grubu ve solisti rahmetli John Lennon bu olaya tanık olsa idi kim bilir ne derdi? bu kadar alakasız bir davranış şekli olamaz. Eylem bu olayı tabii ki sosyal medya aracılığı ile deşifre etti. Bunu duyan LGBT örgüt temsilcileri sözkonusu kafe işletmecisi ile “özür dilenmesi” için buluşmaya gitmişler. Adam fütursuzca ve şuursuzca “Evet, ben söyledim” demiş ve eklemiş “ben sizin kafelerinize geliyor muyum?” Arkadaşlar da “Bizim kafemiz yok!” demiş. Sonra adam da, olsa da zaten gelmeyeceğini söylemiş. “Buraya farklı insanlar geliyor ve sizin gibileri alamam” demiş. Farklı derken neden bahsettiğini ben anlamadım. Bu haksız tutumlara, kayıtsız kalmayacağınıza inandığım ve bu olayların da kamuya açık olan mekânlarda yaşandığı için bu mektubu da size, açıktan yazıyorum.
Bilgilerinize arz ederim.