Bilal Erdoğan, "Bizler sivil toplum kuruluşlarıyız, aynı yolun yolcusuyuz. Daha inançlı bir nesil yetişsin istiyoruz. Bununla da yetinmiyoruz inançlı olsun, Allah korkusuyla büyüsün, ahlaklı olsun" dedi.
Türkiye genelindeki 600 civarında İmam Hatip Derneği'nin katılımıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) 4 Eylül Kültür Merkezi Keykavus Konferans Salonu'nda düzenlenen 19'uncu ÖNDER İmam Hatipliler Kurultayı yapıldı.
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği'nin düzenlediği 19'uncu İmam Hatipliler Kurultayı'nda İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı unvanıyla konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ayasofya'nın açılışıyla ilgili sözlerimden bahsedildi. Ahde Vefa'yı konuşacaksak eğer o zaman Ayasofya meselesinden açalım. Ben Ayasofya açıldığı zaman salgın şartlarında İstanbul'da cuma günü namazdan sonra bir buluşma yaptık. Salgın şartlarına çok uygun bir buluşma da değildi. Salonu doldurmuştuk, mesafe maske falan çok dikkat edilmemişti. Hamdolsun bu salgın belası da geride kalıyor. Ama o gün orada aslında bunu tertip ederken demiştik ki; Anadolu'nun dört bir yanından insanlar salgın demeyecek Ayasofya'nın açılışı için gelecek.
Bir yemek ikram edelim, kutlama şeklinde olsun. Ama o gün orada sorular ve eleştiriler falan gelmeye başladı. Ben de sıra bana gelince bu anın ruhu şu anda bunun keyfini çıkarmak, bunu kutlamak, şükrünü eda etmek olduğu için, biraz bunu kınamıştım. Ama biz o gün bugündür Ayasofya'nın açılışının şükrünü yerine getiremedik. Bunu da söylemeye devam ediyorum. Biz Ayasofya'nın yeniden Müslümanlığın ibadetine iade edilmesini zaten hak etmedik diyorum.
Daha da başka yerden bakmaya çalışıyorum. Ne Sultan Ahmet'i doldurduk, ne Süleymaniye'yi doldurduk, ne vakit namazlarımızı camilerde kılar olduk. Ama Allah bize Ayasofya mükafatını verdi. İstanbul'un fethinin sembol camisi olan Ayasofya Camisi bunun şükrünü eda etmek için bizim namazlarımızda daha dikkatli olmamız, namazlarımızı mümkün olduğunca cemaatle camilerde kılmamız gerekiyor.
Bu vefayı nimetlerin çeşidince yerine getirmek ve bunları mutlulukla karşılamak suretiyle daha küçük olan nesillere de aktarmak konusunda biraz daha gayretli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizler sivil toplum kuruluşlarıyız, aynı yolun yolcusuyuz. Daha inançlı bir nesil yetişsin istiyoruz. Bununla da yetinmiyoruz inançlı olsun, Allah korkusuyla büyüsün, ahlaklı olsun ama bir de dünya nereye gidiyor? Bunun gerisinde kalmasın. Bilimde, fende, teknolojide, fikirde önder olsun. Aynı zamanda bunun mücadelesini veriyoruz.
Hatta zaman zaman hazırlık sınıfında 10 saat İngilizce olsun da Kur'an-ı Kerim'e sonra bakarız tarzı kaymalar da olabiliyor. Biz bu çocukları iyi yetiştirmek istiyoruz ama dünya olarak da geri kalmalarına tahammülümüz yok. Bütün toplantılarımızda da bunları konuşuyoruz. Bu buluşmalarımızda şunu gördüğümü söylemem lazım. Bu yolun yolcusu, bu işlere vaktiyle, fikriyle, malıyla katkı sağlayan arkadaşlarımızın sayısı çok sınırlıdır. Birçok ilimizde bütün bu tür gönüllü işler 3 kişinin, 5 kişinin, 13- 15 kişinin sırtında devam ediyor. Dolayısıyla bizim ne yapıp yapıp, bu tür gönüllü faaliyetlerimize daha çok arkadaşlarımızı katıyor olmamız lazım. Zaman da kötü bir zaman. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Hakikaten böyle bir çağ yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı İmam Hatipli. 4 çocuğunu da İmam Hatip'e göndermiş. Ben şimdi oğlumu İmam Hatip'e gönderdim, ortaokulu bitirdi liseye başladı. Buna da sahip çıkmamız bir 'Ahde Vefa'dır. İmam Hatip okullarının binaları neden bu kadar güzel? Devlet bunları daha güzel yaptığı için değil. Buna sahip çıkan hayırseverler, vakıflar, dernekler olduğu için. Çocuklara bunları anlattığınız zaman gösterdiğiniz zaman arada 'dağlar kadar fark var' diyor. O zaman çocuğun İmam Hatip'i tercih etmesi de çocuklarımızı ikna etmemiz de çok zor değil. O zaman Ahde Vefa ise İmam Hatipliler Kurultayı'nda çevremizdeki arkadaşlarımızın ve kendi çocuklarımızın İmam Hatip'e gitmesi konusunda da ayağımızın sekmemesi lazım. Bunu da önemsiyorum." (DHA)