İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, IŞİD’in petrolünü sattığına ilişkin hakkındaki iddiaları yalanlayarak, "Rusya’nın gösterdiği haritada Suriyeli Kürtler, IŞİD petrolünü Koç ailesinin sahibi olduğu TÜPRAŞ rafinerisine ulaştırıyorlar gibi görünüyor. Koç ailesi, sadece belgelenmiş kaynaklardan petrol aldıklarını söylüyor. IŞİD’le çalışıp çalışmadıklarını onlara sorun, o rafineri hükümetin değil" dedi.
İtalya'da eğitim görmesinin sebebini, "Türkiye'de dikkatinin dağılması" olarak tanımlayan Bilal Erdoğan, "İki çocukla burada olmak kolay değil, ülkeye ve okullarına alışmaları gerek. Bütün bu suçlamalar zor kılsa da, burada konsantre olabiliyorum" diye konuştu.
DHA'dan Esma Çakır'ın, Bilal Erdoğan'ın Corriera della Sera'da yayımlanan röportajıyla ilgili haberi şöyle: Tam sayfa yayımlanan söyleşi, “Genç Erdoğan kendini savundu: Ofis inşa ediyorum, petrol satmıyorum” başlığı ve “Kremlin tarafından IŞİD’in petrolünü ihraç etmekle suçlandı, Bologna’da eğitim gören ikinci oğul şunu söyledi: Gemi tankları üretiyoruz, ama biz yönetmiyoruz” girişiyle okuyucularla paylaşıldı.
Bilal Erdoğan, doktorasını tamamlamak üzere kaydını yeniden yaptırıp, Ekim ayında eğitim görmeye başladığı John Hopkins Üniversitesi’nin Bologna yerleşkesinde gazetenin muhabiri Viviana Mazza’nın sorularını yanıtladı.
Viviana Mazza, Bilal Erdoğan’ın kendisine “2013 yılında, Türkiye’deki yolsuzluk soruşturmasında suçlanmasının ardından sağlık sorunları yaşadığını, ancak bunun detayına girmek istemediğini söyledi” dediğini aktardı.
35 yaşındaki Bilal Erdoğan hakkındaki iddialara, “Bu şeyleri düzeltmek için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kremlin Sözcüsü, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu, Ceyhan’dan Japonya’ya kadar gemilerle IŞİD’in petrolünü satıyor’ dedi ve bu bütün dünya basınında çıktı. Ancak benim ne Ceyhan’la ne de deniz sevkiyatıyla ilgim var. Özellikle IŞİD ülkemin düşmanı, IŞİD bir utanç, çünkü dinimi kötü gösteriyor. Onlar İslam’ı temsil etmiyor ve onları Müslüman olarak bile görmüyorum” ifadeleriyle karşılık verdi.
Muhabirin, BMZ adlı şirketinin deniz sevkiyatı işi yapıp yapmadığını sorması üzerine Bilal Erdoğan, “BMZ bir inşaat şirketi. İstanbul’da ofisler inşa ediyoruz. Rusya’daki bir girişimci için tekneler, nehir tankerleri inşa etmek için anlaşmamız var, ama biz çalıştırmıyoruz. Akdeniz’de, Suriye’de ya da Irak’ta iş yapmıyoruz” diye açıklama yaptı.
Bilal Erdoğan, “Kardeşiniz Burak’ın şirketini kastediyor olabilirler mi?” sorusuna ise, “Onun bir kargo gemisi var, ama petrol taşımak için kullanılamaz” şeklinde yanıt verdi.
Bilal Erdoğan, “Türkiye Kürt petrolünü satıyor. Bilinçsizce IŞİD’in petrolünü de satıyor olamaz mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Türkiye Kürt petrolünü satıyor, bu doğru. Ancak Rusya’nın gösterdiği haritada Suriyeli Kürtler, IŞİD petrolünü Koç ailesinin sahibi olduğu TÜPRAŞ rafinerisine ulaştırıyorlar gibi görünüyor. Koç ailesi, sadece belgelenmiş kaynaklardan petrol aldıklarını söylüyor. IŞİD’le çalışıp çalışmadıklarını onlara sorun, o rafineri hükümetin değil.”
YPG’ye bağlı Suriyeli Kürtlerin, ABD’nin önde gelen müttefikleri arasında yer aldığı hatırlatılan Bilal Erdoğan, “Burada büyük bir sorun var. Terörist bir grup, bir diğer terörist grupla mücadele etmen için sana yardım ediyorsa, sonra ne olacak? Bu terörist grubun, eski metotları terk edip, barışçıl aktivist bir gruba mı dönüşeceğini düşünüyorsun?" diye konuştu.
Türkiye’nin neden sınırını kapatmadığına ilişkin görüşü de istenen Bilal Erdoğan, “Petrol trafiği, o bölgenin daima bir özelliği olmuştur, çünkü Türkiye’de Suriye’dekinden daha pahalı. Petrolün, katırlar ve küçük borularla geçmesine müsaade ediliyor. Ancak son 3 yılda Türkiye bu konuda daha sert oldu, çünkü IŞİD’in petrolle zengin olmasını istemiyoruz. 900 kilometrelik sınırımız var, Türkiye elinden gelenin en iyisini yapıyor, ama bu çok zor. Bir tampon bölge oluşturulması talebinde bulunmuştuk: böylece sınırın kontrol edilmesi ve göçmenlerin kabulü daha kolay olurdu. Ne yazık ki bu konuda bizi dinlemediler” diye konuştu.
Rusya’nın Suriye’de uçuşa yasak bölgeye de karşı olduğu hatırlatılan Bilal Erdoğan, “Kim bilir neden. Rusya ile Türkiye arasındaki düşmanlığın pozitif bir şey olduğunu düşündüğüm izlenimi vermek istemiyorum. Rusya’yla çok uzun zamandır yakınız ve bizim partnerimiz, bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanıyorum, ama herkes kendi çıkarını dikkate alırsa bu çözüm getirmez. Diyalog kanallarını kapatırsanız hiçbir şey düzelmez. Rus jetinin düşürülmesiyle yaşananlar üzücü, ama gerçek sorunlara konsantre olmalıyız, yani IŞİD ve Suriye’nin geleceği” diye konuştu.
Muhabirin, “Rusya Türkiye’yi açıkça suçladı, birçokları Türkiye’nin IŞİD’den çok Kürtlere karşı çok sert olduğunu düşünüyor” sözleri üzerine Bilal Erdoğan, şunları kaydetti:
“Doktoramı uluslararası ilişkiler üzerine yapıyorum, ülkemin temsilcisi sıfatıyla değil, öğrenci kimliğimle konuşuyorum. İki hafta öncesine kadar Rusya ile iyi müttefiklerdik. Rusya IŞİD’e karşı bu kadar aktifse, neden bizi daha önce suçlamadılar? Şimdi birden bire Türkiye’yi IŞİD yanlısı olmakla suçluyorlar. Biz NATO ülkesiyiz, Türkiye IŞİD’e yardım etmiş olsaydı, NATO’nun bundan haberi olmayacağını düşünebilir misiniz? Bölgede yaptığımız her şey, partnerlerimiz ve müttefiklerimizle koordinasyon içinde oluyor. Oysa Rusya’nın ne yaptığını bilmiyoruz ve IŞİD’i vurmaya zorunlu değil gibi davranıyor.”
Bilal Erdoğan, Kürtlerin güç kazanmasını istemediği için Türkiye’nin daha fazla şey yapmadığı iddialarına ise, “Büyük terörist gruplara karşı biz mücadele veriyoruz, sizin teröristler doğru, bizimkiler değil görüşü doğru değil. Bu nedenle teröre karşı savaşı kaybettik, çünkü herkesin kendi teröristi var. Türkiye, terörizmin sadece dini değil, aynı zamanda milliyetçi olduğunu da söylüyor. Son 20-30 yılda binlerce kişi öldü. Bu gruplarla yürütülen stratejiler, sefil bir şekilde iflas etti. Ne yazık ki Kürt siyasetçiler ve dağdaki milisler, silahları bırakacak ortak bir zemin bulamadılar” diye yanıt verdi.
Erdoğan, “IŞİD ortak bir düşmansa Esad’a yaklaşmanın zamanı değil mi? Esad toprak fethediyor mu? Nasıl son bulacak bu savaş?” sorularına ise şöyle yanıt verdi:
“Esad kimin düşmanı? IŞİD’in petrolünü takip edersen Esad’ı bulursun. Şimdi IŞİD’in petrolüyle para elde etmeye çalışıyor, çünkü artık gelir kaynakları yok. Esad’ın toprak fethettiğini düşünmüyorum. Suriye’yi terk eden 10 milyon kişi, mülteci oraya geri dönüp oy kullansa artık Esad’ı seçmezdi. Böyle olursa artık iktidara gelemezdi. Siyasi bir çözüm bulunması, geçiş dönemi yönetimi ve yeni seçimler gerekli. Beğendiğimiz kişinin kazanması halinde demokrasi olacak fikrine kapılamayız.”
Muhabirin, “Petrol bir yana, 2013 yılında İstanbul Savcılığınca, TÜRGEV Vakfı için rüşvet karşılığında uygun fiyata arazi almakla suçlandınız” sözleri üzerine Bilal Erdoğan, “Nihayetinde bu suçlamalara ilişkin atanan yeni savcıya ifade verdim. Bu yolsuzluk operasyonlarında kimse hapse girmedi. Gülen grubunun bir komplosu, bir darbe girişimiydi. Bizi suçlayanlara karşı dava açtık, 1,500 sayfalık bir soruşturma, ilk duruşması da Ocak ayında yapılacak” diye konuştu.
Muhabirin, “Bu çatışma öncesi, Gülen ve babanız, işbirliği yapan iki arkadaştı. Babanızın oy elde etmesinde Gülen’in yardımları oldu ve bunun karşılığında yargı ve emniyete kendi adamlarını yerleştirdi” ifadeleri üzerine Bilal Erdoğan, “Aynen. 1990’larda liseye devam ederken babam Refah Partisi’ne üyeydi ve İstanbul belediye başkanıydı. Siyasi İslam hareketinden geliyorduk ve doğal olarak bu insanları tanıyorduk. Onların metodu, yaklaşımları bizimkinden farklıydı. Refah Partisi daha tutucu ve kökeni, tarihi, kültürü ve geleneğiyle, Türkiye’nin daha tutucu ve barış içinde bir ülke olmasını istiyordu. Onlar ise, başka bir yüz göstermek, asla İslam dünyasının temsilcisi olarak görünmek istemiyorlardı. Onların yeterince şeffaf olmadığını düşünüyorduk. Sonra ustaca adalet ve polis sistemine sızdılar. İtalya’daki P2 gibi, ama bunu 100 ile çarpmak lazım” açıklamasını yaptı.
“Wikileaks’e göre, ailenizin 2010 yılında İsviçre’de 8 hesabı vardı. Babanız buna ilişkin, düğününüzde size verilen hediyeler ve siz ve kardeşlerinizin eğitimi için bir iş adamının yaptığı bağış yönünde açıklama yapmıştı” denilen Bilal Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu doğru değil. İsviçre’de hesabımız yok, babam bunları söylemedi. ABD büyükelçiliğindeki görevliler bazı kişilerle görüştüler, ama bunların temeli yok. Her şeyi karıştırıyorlar. Düğüne gelince; Türkiye’de düğünlerde geleneksel olarak gelinlere küçük bir altın hediye edilir ve gelinliğin yakasına iliştirilir. Ben ve kız kardeşlerimin yurt dışı eğitimleri için Türk yatırımcılarından eğitim bursu aldık.”
Bilal Erdoğan, “Zenginliğinizin kaynağı nedir” sorusuna, “İki dayımın da ortak olduğu BMZ şirketinin dışında İstanbul’da 5 restoranım var” diye yanıt verdi.
“2003’te düğününüze gelen Berlusconi tek devlet lideri miydi? O’nun, demokrasi adına geri adım attığı gerekçesiyle babanızı eleştirdiğini biliyor musunuz?” sorusu da yöneltilen Erdoğan, “Tek devlet lideri Berlusconi değildi, Arnavutluk Başbakanı da vardı. Kız kardeşimin düğününe ise Ürdün Kralı da katıldı. Berlusconi’nin bunu söylediğine inanmıyorum, babamı tanıyor. Bu gerçekse eğer, yazık. Açıkçası Türk siyasetini iyi okuyamayan bir yorum” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Hükümetten söz ederken ‘biz’ sözcüğünü çok sık kullanıyorsunuz. Bazen babanızdan farklı düşünüyor musunuz?" sorusuna ise, “Babamla bütünleşmiş bir kimliğim olsa da bunu kullanmak istemiyorum. Bazen farklı düşüncelerimiz olabilir; ama, önemli olan eğitimle bunları ortaya koymak. Türkiye’de bir Montessori okulunda 200 çocuğumuz var ve Türkiye’nin en iyi okulu. Vakfım, 2 bin kızın eğitim görmesini sağlıyor” diye karşılık verdi.
“Yazdıkları nedeniyle Cumhuriyet gazetesinin gazetecilerini tutuklamak doğru mu?” diye sorulan Bilal Erdoğan, “Türk hükümetinin, IŞİD'e silah gönderdiğini yazdılar. Hangi ülkede böyle bir habere tolerans gösterilebileceğini bilmek isterim. Gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarını tartışabiliriz, ama bunlar yargının karar vereceği teknik konulardır” diye konuştu.
Erdoğan, “Kimileri, İtalya’ya kaçtığınızı söylüyor. Ülkeniz saldırı altındayken burada bulunmanız garip değil mi?” yönündeki bir soruyu ise, “Ruslarla yaşanan olayları tahmin etmedim. Ülkemde olmak isterim, ama çok insani işim var ve Türkiye’de dikkatim dağılıyor. İki çocukla burada olmak kolay değil, ülkeye ve okullarına alışmaları gerek. Bütün bu suçlamalar zor kılsa da, burada konsantre olabiliyorum. Bu sabah Bologna’da bir avukatla görüştüm, çünkü Floransa’da birinin beni kara para akladığım için suçladığını gazeteden okudum" diye yanıtladı.
Bilal Erdoğan, "İtalyan’ın dışında Türk korumanız da mı var?" sorusuna da, "Her ikisi de var, çünkü İtalyanlardan talep ettiğimizde, bize belli derecede bir koruma sağladılar, ancak sonra cumhurbaşkanlığı güvenlik servisi seviyeyi dengelemek istedi. Korumalar olmadan hiçbir yere gidemem. Eğitim için 2007'de buraya gelmeye başladığımdan beri bu ilk kez başıma geliyor" yanıtını verdi.