"Bilal Erdoğan'a yanlış ve kusurlu danışmanlık verilmiş"

"Bilal Erdoğan'a yanlış ve kusurlu danışmanlık verilmiş"

Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da katıldığı 2. Etnospor Kültür Festivali ile ilgili olarak "Büyük ihtimal bu addan etkinlik alanını dolduran kitlenin pek bir şey anladığı da yok zaten ama sonuçta Bilal Erdoğan’a yanlış ve kusurlu danışmanlık verilmiş" dedi. 

Tayfun Atay'ın "Etno' bizleştirmez, ötekileştirir Bilal Bey!" başlığıyla yayımlanan (14 Mayıs 2017) yazısı şöyle:

Pınar Öğünç kardeşimiz, Bilal Erdoğan himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen “Etnospor Kültür Festivali” üzerine dünkü Cumhuriyet’te kaleme aldığı nefis haber-araştırma-yorum yazısında;  “Bir antropolog bu oyunların ya da festivalin kendisini tarihin bizzat kendisiyle sınayıp elden geçirebilir” diyerek öyle bir pas atmış ki;  Topa girmeden edemiyorum!..

***

“Etnos” (Yunanca “ethnos”tan) sosyal-kültürel antropolojinin aslî, temel, çekirdek kavramı. Öyle ki bu bilim dalının ilk ve kıta Avrupa’sında hâlâ kullanımdaki adı “Etnoloji”dir.  “Etnos”, evet, halk demek... Amma velakin, “öteki” halk(lar) demek!..  O yüzden sosyal-kültürel antropoloji yahut etnolojinin bir tanımı da “ötekinin bilimi”dir.  Yani belli bir yer ve zamanda “Biz” addedilen her ne ise onun dışında ve karşısında ötekileştirilmiş topluluk ve kimlikleri araştıran, inceleyen, kültürel çeşitlilik ilkesi doğrultusunda onların temsilciliğine de soyunan bir bilim disiplinidir bu.  Amacım bir antropolojiye giriş dersi vermek değil burada. Ama Bilal Erdoğan damgalı “Etnospor” etkinliğini “damardan” çözümlemeye tabi tutma yolunda bu ön bilgiye, hatta biraz daha fazlasına ihtiyaç olduğu kanısındayım.

***

“Etnos” sözcüğü, tarihin hemen her döneminde onu kullanıma sokan insan topluluklarının kendi dışında kalan “öteki” insanlık hallerini tanımlaya gelmiştir. Bu tanımlamada hep daim bir olumsuzlama da içkindir.  Sözcüğün beşiği Antik Yunan’da “ethne” (“etnos”un çoğulu), Yunan kültüründen olsa da şehir-devlet (“polis”) örgütlenmesinin dışındaki, dolayısıyla “uygarlık”tan nasibini almamış (“barbar”) halklara gönderme yapmaktaydı.  Orta Çağ’da Hristiyan olmayan ulusları “ethne” olarak tanımlayan kilise geleneğinde bu olumsuzlama sürer. “Etnik”, kutsal kitapta Yahudi karşısında Yahudi-olmayanı, Hristiyan karşısında Hristiyan-olmayanı, kısaca pagan, kâfir, zındık olanı işaret eder.  Öyle ki ruhbandan biri, zındıklığın en iyi örneğinin “etniklik”, “hakikat”in en iyi örneğinin ise Katoliklik olduğunu söyler.

***

Bu çerçevede “etno” dendiğinde kavrama aşina olanda hâkim algı, “öteki”, ötekiler ve ötekiliktir.  Oysa mahdum Erdoğan’ın “Etnospor”unda vurgu “bizlik”te, hem de alabildiğince, kapsanabildiğince, kucaklanabildiğince geniş bir bizliktedir.  Pınar’ın yazısına dönelim burada hemen:  “Şalvar güreşi, atlı cirit, aşırtmalı aba güreşi, kökbörü, okçuluk, mas güreşi... Bunlar Etnospor alanında tanıtılan yahut müsabakası yapılan Doğu, daha çok özbeöz Türk sporları olarak sunuluyor. (...)  Etnospor alanında bir köşede kispetlerine reklam işlenmiş güreşçilerin müsabaka alanı, bir yanda cirit sahası, en rağbet gören okçuluk bölümü var. Havada hep bir Dombra, hep bir mehter asılı sanki. Sıra sıra kurulmuş otağlar Kazak Türkleri, Doğu Türkistan, Afganistan Türkleri şeklinde akıyor. Kastamonu, Erzurum, Tokat gibi yerel otağlar da var. Gözleme dağıtılan otağların önünde uzun kuyruk oluşmuş. Tezgâhlar Göktürk alfabesiyle yazılmış ‘Türk’ aksesuarlarıyla dolu.”

***

Şimdi, benden söylemesi: Elbette sizin kendi benimsediğiniz düşünsel-ideolojik pozisyondan olmak kaydıyla; yani millilik, yerlilik, gelenekçilik açısından şalvarı, kispeti, ciridi, mehteri, Kastamonu, Erzurum, Tokat’ı, gözlemeyi ve tabii türlü-çeşit “otağ”larıyla Türklüğü “etno”, yani “öteki” sayamazsınız.  Olsa olsa “folk” saymanız gerekir.  “Folk” da halk demek ama o, “bizim halk”a karşılık geliyor. Daha doğrusu, bizim kırsal, pastoral, geleneksel, modern-öncesi, kentleşme-öncesi, endüstrileşme-öncesi halkımız, halimiz, ahvalimizdir “folk”. (Bir beşeri bilim disiplini olarak “Folklore” da bizde “Halkbilim” olarak karşılık bulur.)  Peki, Bilal Erdoğan marifeti etkinliğe “Folkspor” başlığı düşünülebilir mi?! Kanımca o da sorunludur, ama “Etnospor” kadar çok sorunlu değildir!..

***

Pınar’ın gözlem ve değerlendirmeleri üzerinden bu etkinliğe ilişkin söylenecek, tartışmaya açılacak, eleştirilecek başka pek çok nokta var.  Şimdilik “Etnospor” adı üzerinde odaklaşmış ve onun uygunsuzluğunu vurgulamış olalım. Hiç kuşkusuz en paradoksal yan da geleneği ihyaya hevesli böylesi bir girişimin adını “gâvurca” terkip etmiş olmak (etno+spor).  Büyük ihtimal bu addan etkinlik alanını dolduran kitlenin pek bir şey anladığı da yok zaten ama sonuçta Bilal Erdoğan’a yanlış ve kusurlu danışmanlık verilmiş.  “Etno” nedir, ne değildir bilenler, tabloya bakıp vah vah diyerek gülüp geçecektir.