Bilal Erdoğan'ın lise arkadaşı hem TRT'yi hem ATV'yi yönetiyor

Bilal Erdoğan'ın lise arkadaşı hem TRT'yi hem ATV'yi yönetiyor

 17 Aralık sürecinde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla para toplanarak havuz oluşturulduğu iddiaları ile gündeme gelen Sabah-ATV grubuna ait ATV Avrupa kanalının genel müdürlüğünü, halen TRT’de vekâleten Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten, kadrosu da Başbakanlık’ta bulunan, Bilal Erdoğan’ın okul arkadaşı İbrahim Eren’in yaptığı ortaya çıktı.

Cumhuriyet gazetesinden Fırat Kozok'un haberine göre, Sabah ve ATV’nin devri için gereken kaynağın sağlanması için müteahhitler devreye sokulmuş ve bu çerçevede bazı inşaat firmalarından oluşturulan havuza para koymaları istenmişti. Operasyona ilişkin emri Tayyip Erdoğan’ın verdiği, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da işadamlarının para koyma işini organize ettiği ileri sürülmüştü. Kamuoyuna yansıyan tapelerde Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da süreci takip ettiği ortaya çıkmıştı. Yaşanan sürecin ardından Sabah-ATV Kalyon Grubu’na ait Zirve Holding’in olmuştu.

Bu satışa ilişkin karar geçtiğimiz günlerde RTÜK’e ulaştı. Ancak RTÜK’ün Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar Yayın Lisansı Başvuru Formu’nda yer alan bilgiler, gruba ait ATV Avrupa televizyonunun yönetiminde ilginç bir ismin olduğunu ortaya çıkardı. Kanalın Genel Müdürü’nün, halen vekâleten TRT Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten ve kadrosu Başbakanlık’ta olan İbrahim Eren olduğu ortaya çıktı. Eren, aynı zamanda Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı.

Konuyla ilgili bugün Meclis’te bir basın toplantısı düzenlemeye hazırlanan CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, şöyle konuştu: “Milletin Adamı diye Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkan Recep Tayyip Erdoğan , İbrahim Eren’ler üzerinden devleti istismar etmeye, devleti sömürmeye devam ediyor. Devletten besleniyor. Söz konusu ismin TRT görevi ile birlikte bir medya hizmet sağlayıcısında da üst düzey görev yapması, tipik bir AKP karakteristiğidir. Bir taraftan kıdem ve liyakatı dışlayan, kamu memuru, görevlisi olma ehliyeti olmadığı halde üst düzey görevlere tamamen özel ve kişisel ilişkilerle getirilen, bu bağlantılarla medyayı kontrol eden, bunlarla haksız çıkar sağlayan en üst düzeyde devlet yetkisini, nüfuzunu organize bir şekilde kötüye kullanarak, adeta örgütlü bir şekilde çıkar sağlayan bir yapıyı Başbakan Türkiye genelinde büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Bunun somut bir uygulamasını aile bireyleri ilişkisi, havuz medyası bağlantısı, 17 Aralık aktörleri bağlantısı üzerinden İbrahim Eren olayında görebilirsiniz.”