Dünyanın önde gelen biyoçeşitlilik uzmanları, ‘salgınların altındaki asıl neden’ olarak tanımladıkları ‘vahşi dünyanın kontrolsüz tahribatının’ hızla durdurulmaması halinde, koronavirüs salgınını çok daha ölümcül ve yıkıcı salgınların izleyeceği uyarısında bulundu.
İngiltere'de yayınlanan Guardian gazetesinin haberine göre uzmanlar yayımladıkları bilimsel makalede, “Covid-19’un sorumlusu tek bir tür var; o da biziz” dedi ve şöyle devam etti:
“Son dönemdeki salgınlar, insan faaliyetlerinin doğrudan sonuçları, özellikle de her ne pahasına olursa olsun ekonomik büyümeye önem veren küresel mali ve ekonomik sistemlerimizin. Mevcut krizin ortaya çıkardığı zorlukları aşmak ve gelecektekilerin tohumlarını atmaktan kaçınmak için küçük bir fırsat penceremiz var.”
Profesörler Josef Bettele, Sandra Diaz ve Eduardo Brondizio, geçen yıl Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu’nun (IPSES) yayımladığı bir rapor hazırlamış, dünyadaki biyoçeşitliliğinin ne durumda olduğuna dair şimdiye kadarki en kapsamlı çalışmaya imza atmışlardı.
Çalışmada, dünyanın doğal yaşam destek sistemlerindeki zayıflamanın, insanlığı tehlikeye attığı sonucuna varılmıştı.
Bir sonraki IPSES değerlendirmesini Dr. Peter Dazsak ile hazırlayan uzmanlar, “Yaygın ormansızlaşma, tarımın kontrolsüz genişlemesi, yoğun çiftçilik, madencilik ve altyapı gelişimi ve vahşi türlerin sömürülmesi hastalıkların yayılması için ‘mükemmel fırtına’ bir yarattı” dedi.
Uzmanlar, bu faaliyetlerin daha çok sayıda insanı, insanlarda görülen hastalıkların yüzde 70’inin kaynağı olan hayvanlarla karşı karşıya getirerek pandemilere yol açtığını vurguladı.
Bu durumun kentleşme ve küresel hava seyahatlerindeki hızlı büyümeyle birleşerek, Asya’daki yarasalarda görülen zararsız bir virüsü insanlarda “görülmemiş bir acıya dönüştürdüğü” ve dünya genelindeki toplumları ve ekonomileri durdurduğu belirtildi.
Uzmanlar ayrıca Covid-19’un “sadece bir başlangıç olabileceğini” vurgulayıp, şöyle devam etti:
“Bugün yaptığımız seçimlerin olası etkileri konusunda aşırı derecede dikkatli olmazsak, gelecekteki pandemiler büyük ihtimalle daha sık olacak, daha hızlı yayılacak, daha büyük bir ekonomik etkisi olacak ve daha çok sayıda insan öldürecek.”
Bilim insanları ayrıca trilyonlarca dolarlık ekonomik canlanma paketlerinin, çevre korumanın güçlendirilmesi için kullanılması gerektiğini söyledi.
Uzmanlar “Çevre standartlarını gevşetmek ve yoğun tarım, havayolu, fosil yakıt bağımlı enerji sektörlerini güçlendirmek siyaseten faydalı olabilir, ancak bunu acil ve köklü değişiklikler olmadan yapmak, özünde gelecekteki pandemilerin ortaya çıkmasını sübvanse eder” dedi.
Uzmanlar küresel bir “Tek sağlık” yaklaşımının da genişletilmesi gerektiğini belirtirken, Daszak, “İnsanların sağlığı, vahşi yaşamın, besi hayvanlarının ve çevrenin sağlığıyla çok yakından bağlantılı” diye konuştu.
Pandemi riskinin ön saflarındaki ülkelerde gözlem ve sağlık hizmetlerinin yeterli bir şekilde fonlanması gerektiği vurgulanırken, “Bu öyle basit bir cömertlik değil, gelecekteki küresel salgınları önlemek için yaşamsal önemde bir yatırım” denildi.
Dazsak, “Bahsettiğimiz programlar yılda on milyarlarca dolara mal olacak. Ama bir yüzyılda sadece bir pandemi bile yaşasanız, bu trilyonlarca dolara mal oluyor. Yani yine yatırımınızdan çok iyi bir geri dönüş alıyorsunuz” dedi ve şöyle devam etti:
“İşler böyle devam edemez. İşlerin böyle devam etmesini umanlar bir aşının bulunmasını bekliyor. Bu iyi bir strateji değil. Altta yatan nedenlerle mücadele etmeliyiz.”
Geçen hafta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de hükümetlerin bu fırsatı kullanıp salgından sonra daha sürdürülebilir ve dayanıklı toplumlar yaratarak, “daha iyisini inşa etmesi” gerektiğini söylemişti.
1980’de “biyolojik çeşitlilik” terimini bulan, Birleşmiş Milletler Vakfı ve ABD’deki Geore Mason Üniversitesi’nden Prof. Thomas Lovejoy da “Pandemi doğanın intikamı değil, bunu kendi kendimize yaptık”diye konuşmuştu.
Uzmanlar makalelerinde ayrıca “Şimdiki krizden, doğayı koruyacak ve böylece doğanın bizi korumasına yardımcı olarak her zamankinden daha güçlü ve dayanıklı çıkabiliriz” dediler.