Türk Toraks Derneği’nin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa Solunum Derneği’nin de desteklediği “Hava Kirliliği ve Akciğer Sağlıklı” sempozyumunda bilim insanları, “Artık Yeter” dedi. Uzmanlar, “İstanbul'da Esenyurt, Göztepe ve Aksaray'dan kaçın” çağrısında bulundu.
Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberine göre; Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu, şöyle konuştu:
“Sigara ne kadar zararlıysa ülkeler için de hava kirliliği o derece zararlı. Mutlak suretle bu hava kirliliğinin yaşamsal bir şekilde en kısa sürede ülkemizde ve dünyada makul limitler altına indirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de “Artık Yeter” sloganını paylaşıyoruz. Bu sloganı, Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Solunum Birliği’nin el ele vererek dünyaya haykırması çok manidar. Sadece Türkiye değil, dünyanın her tarafına bu mesajın ulaşmasını istiyoruz. Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz, aynı yüzme havuzunda yaşadığımızı düşünün, yüzme havuzunun bir tarafı kirli diğer tarafı temiz olamaz. Her tarafı eşit derecede temiz ya da kirlidir; havada da aynı durum söz konusu. O nedenle umarım dünyanın gereken yerindeki kuruluşlar, bu feryadımızı duyacaktır” dedi.
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek, Kasım 2016–Ekim 2017 arasında partikül madde açısından sadece Rize’de Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık açısından izin verdiği sınırın aşılmadığını, Şırnak’ta yeterli ölçüm yapılmadığını, geri kalan 79 ilde de hava kirliliğinin yaşandığını ifade etti. Doç. Dr. Elbek, “Türkiye’nin ulusal mevzuat sınır değeri dikkate alınsa dahi yeterli ölçüm yapılan 80 ilin 53’ünün (%66) havası kirlidir” diyerek şunları söyledi: “Gerçek bilimsel ölçüt sadece Rize’deki insanların sağlıklı hava soluduğuna, ülkedeki diğer insanların boğulduğuna, nefes alamadığına işaret ediyor. Hepimiz Rize’ye gitmek zorundayız. Rize bunu kaldıramazsa Türkiye’yi cennete çevirmek zorundayız.”
Doç. Dr. Elbek, “İstanbul’da yaşayan insanların Göztepe’den Esenyurt’tan ve Aksaray’dan kaçmalarını istiyoruz. O ilçeler yaşanamayacak kadar kirliler. Dünya Sağlık Örgütü’nün izin verdiği sınırlar içerisinde olmasa da en yaşanabilecek ilçeler Silivri, Şile ve Sarıyer. İstanbul’daki insanların üç ilçeyi öncelikle tercih etmesi gerektiğini öneriyoruz. Ankara, ülkenin başkenti… Kapkara, boğuluyor. Hiçbir yer nefes alamıyor. Ankara’yı hızlıca terk etmemiz lazım. İzmir’de aylar içerisinde DSÖ’nün verdiği ölçütlere yaklaşıyor. İzmir’in en önemli ilçesi Güzelyalı, çünkü ağaç var, az beton var. Ne kadar çok ağaç o kadar çok sağlık… Boğulmamak için el birliğiyle bu ülkeyi değiştirmek zorundayız” dedi.
“İstanbul Göztepe’de yaşayan bir insan hiçbir egzersiz yapmıyorken yani istirahat halindeyken 233 gram zehirli toz solumaktadır” diyen Sempozyum Başkanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, “Bu tozlarda ne var?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Bu tozlarda kanser, kalp krizi, inme, felç, çocuklarda gelişim geriliği, sık hastalanma, alerji, KOAH, diyabet, apandisit var. Bunlar gibi pek çok sayıda sağlık sorunu bu tozlarda yatmaktadır. Bir kişi Ankara Kayaş’ta 319 gram; İzmir Gaziemir’de 205 gram zehirli toz soluyor. Bir an evvel ülkemizde temiz ve sağlıklı bir hava solumak istiyoruz. Eğer ülkemizde temiz hava soluyacak olsaydık bu yıl 30 bin kişiyi kaybetmemiş olacaktık. Her yıl yaklaşık 30 bin civarında insanımızı hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklar nedeniyle kaybediyoruz. Bunlar tamamen önlenebilir hastalıklardır. Türkiye’de her yıl yaklaşık 350 bin kişi vefat ediyor; bunların yüzde 10’u zehirli tozları ve diğer kirleticileri soludukları için hayatını kaybediyor. Eğer temiz bir havada yaşıyor olsaydık o insanlarımız hayatta olacaktı. Önümüzdeki senenin daha iyi olacağına yönelik bir şey söylemek bu koşullarda çok zor.”
“Dünya Sağlık Örgütü Cenevre ofisinden baktığınızda kirlilik açısından Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?” sorusuna Dünya Sağlık Örgütü Çevre Bilimleri Bölümü’nden Dr. Annette Prüss-Üstün şu cevabı verdi: “Dünya’da altı buçuk milyon kişi her yıl hava kirliliği nedeniyle ölüyor. Bunların üç milyonu açık havada bulunan kirlilik nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyanın yüzde 92’si güvenli olmayan bir hava soluyor. Türkiye, orta derecede hava kirliliği olan bir ülke. Dünya Sağlık Örgütü olarak biz, hava kirliliğini halk sağlığı aciliyeti ilan etmiş vaziyetteyiz” dedi.
"Türkiye ile ilgili duyduklarınızdan sonra Türkiye’ye ne öneriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Avrupa Solunum Derneği’nden Bert Bruneekref, şunları söyledi: “Biz bilim derneği olmamıza rağmen Brüksel’de Avrupa Birliği kademesinde hava kirliliğini önlemek için lobi faaliyetleri yürütüyoruz. Bu emisyonların sınır değerlerini bilimsel çalışmalarla buluyoruz ve yanlış değerlerin düzeltilmesini sağlıyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinde emisyonlarla ilgili limitlerin tekrardan oluşmasını sağlıyoruz, bu limitler yeniden ayarlandı. Dolayısıyla bilim insanları sadece bilimi yaratmıyor, aynı zamanda bunların politikaya dönüşmesini de sağlıyor. Bunların içerisinde klasik kirleticilerin (nitrikoksit, kükürtoksit, metan) yanı sıra tarımda çok kullanılan amonyak da havaya karışan kirleticiler arasında, bununla da ilgili mücadelemizi sürdürüyoruz.”
Sempozyum Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram, yaptıkları çalışmalarda havadaki zehirli partiküllerin özellikle kanser, KOAH, akciğer hastalıkları gibi hastalıkların gelişimini hücre düzeyinde başlattığını gösterdiklerini ve başka çalışmaların da bunu doğruladığını söyleyerek, Batı’da bunlara yönelik politikalar geliştirildiğini vurguladı. Hava kirliliğinin çok önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bayram, “Ülkemizde trafik kazaları nedeniyle her yıl 4 bin kişi hayatını kaybetmektedir yani hava kirliliği Türkiye’de ‘trafik canavarı’ndan 8 kat daha fazla insan öldürmektedir” diye konuştu.
İşte uzmanların İstanbul, Ankara ve İzmir'de tercih edilmesi gerektiğini vurguladığı o ilçeler:
İstanbul: Silivri, Sarıyer, Şile
Ankara: Sincan, Bahçelievler
İzmir: Güzelyalı