Bilim Kurulu üyesi Prof. Okyay: Acaba kendi vücut suyu akciğerine dolan bir hastanın boğulmayla mücadele eden görüntüsünü mü versek?

Bilim Kurulu üyesi Prof. Okyay: Acaba kendi vücut suyu akciğerine dolan bir hastanın boğulmayla mücadele eden görüntüsünü mü versek?

Bilim Kurulu’nun halk sağlığı uzmanı Prof. Pınar Okyay, Türkiye’deki yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Normalleşme sürecinin yanlış yönetildiğini ifade eden Okyay, “Acaba kendi vücut suyu akciğerine dolan bir hastanın boğulmayla mücadele eden görüntüsünü mü versek?” dedi.

Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya, bugünkü köşesinde Bilim Kurulu üyeleri Prof. Pınar Okyay ile Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un ifadelerine yer verdi.

Yazıda Prof. Şenol’un da şu ifadeleri yer aldı:

Eğer kontrol edemezsek, hayvan insan ilişkisini kesemezsek, bu kez bizden hayvanlara atlayacak. Orada yeni bir re-kombinasyon olacak. Bu kez de Sars-Cov-3 diye bir şey gelecek. Sadece kıtalararası değil, bütün bulaşın önü kesilmelidir. Sadece ölümler olmasın diye değil, virüs güçlenmesin, birleşmeler yapmasın, yeni re-kombinasyonlar ortaya çıkarmasın diye de önlem alınmalıdır. Korkumuz virüsün 1918’deki gibi daha güçlü bir hale gelebilir olması. 1918 pandemisinde ilk dalga kendi kendine sönümlenmiş gibi durdu, sonrasında Ağustos’ta 2. dalga ile büyük pik gerçekleşti. Yani virüs kötü bir mutasyon yaptı; ölümlerin çoğu bu ikinci dalgada oldu.

Sarıkaya’nın yazısının bir bölümü şöyle:

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Okyay sohbetimizde önemli bir noktaya dikkat çekti, “Basamaklandırmadan, her şey tamam oldubitti diye açılım yapıldı, insanların algısını yanlış yöne sev etti” diye söze girdi.

Topluma evinde kapalı kaldığı günleri anımsatan yeni bir söylem geliştirilmesi gerektiğini de belirtti.

"İtalya gibi çığlık atma noktasına gelebiliriz"

Prof. Dr. Okyay, Habertürk’ün yıllar önce kadına şiddeti gündeme getiren manşetinde olduğu gibi, toplumun şok eden bir çıkışa ihtiyaç duyduğunu belirtip ekledi:

“Acaba kendi vücut suyu akciğerine dolan bir hastanın boğulmayla mücadele eden görüntüsünü mü versek? Onun her gün doktorların psikolojilerini bozan hırlama sesini mi topluma dinletsek? Bunların biran önce sağlanması gerekir.”

Hızlı açılımın getirdiği problemlerin yaşandığını da belirtip ekledi:

“İngiltere 50 kişi üzerindeki düğüne izin vermiyor, bizde 400 kişiden az düğün yapılmıyor; herkes sarmaş dolaş. İnsanlar kontrolü kaybediyor. Bilim Kurulu sorgulanmaya başlandı. Sağlık Bakanlığı verilerine kuşkuyla bakılıyor. Temaslı kişilere test yapılmaz oldu; oysa risk grubundakileri 7’nci günde teste tabi tutulacaktı. Filyasyon konusu da kalmadı.”

Bu tespitleri yaptıktan sonra uyarısı geldi:

“İtalya gibi çığlık atma noktasına gelebiliriz. Hepimiz çok kaygılıyız halk sağlıkçılar olarak. Hiçbir sistem bunu karşılayamaz.”