Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, tespit edilen iki yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) vakasına ilişkin yaptığı açıklamada, hastaların durumunun çok ağır olmadığını belirtti. Kara, "Ama ilerleyebilir ve ağırlaşabilir. Genç yaştalarsa ağırlaşmasını çok beklemiyoruz; fakat 55-60 yaşın üzerindeyse o zaman hastalık ağırlaşabilir. O bakımdan hastalarımızın bir an evvel sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz" dedi. Kara, Türkiye'deki vakaların artma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.
Kara Koronavirüs hastalarına destek tedavisi uygulandığını belirterek, "Bazı HIV ilaçlarının ve bazı sıtma ilaçlarının bir miktar etkili olduğunu biliyoruz. Direkt bir şekilde yüzde yüz etkili olmasa da etki gösterdiklerini ve virüsü zayıflattıklarını biliyoruz. Şu anda bu iki hastamıza da bu ilaçlar ulaştırıldı ve kullanımına başlandı. Bu bizim için bir avantaj" diye konuştu.Kara, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, Türkiye'de ikinci Koronavirüs vakasını açıkladığını hatırlatarak, "Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca'nın açıklamasından bizim öğrendiğimiz bu vakanın ilk vakayla temasta olduğu, onunla beraber değerlendirildiğidir. İlk vakayı tespit ettiğimiz zaman biz 'Bu kişi kimlere bulaştırmış olabilir?' diye üzerinde düşünmüştük ve bir grup temaslı belirlemiştik. Bu virüs de o temaslılar arasında çıktı. Bu bizim için bir avantaj. Çünkü bu kişilerle hastanın temaslı olduğunu bildiğimiz için bu kişileri karantina altına almıştık ve tek başlarına 14 gün boyunca izleme altında tuttuk. Bu olay da bu izleme süresi içerisinde gelişti. O bakımdan da bir başkasına bulaştırmış olması veya başkalarına yayma ihtimali yok. Bu bizim için bir avantaj" değerlendirmesinde bulundu. Kara, virüsün yurt dışında ve özellikle Avrupa bölgesinde daha etkili bir şekilde yayıldığını ifade ederek, "Avrupa ülkelerinde vaka sayıları çok hızlı bir şekilde artıyor ve virüs sokakta dolaşıyor. Yani o bölgeden 14 gün içerisinde geldiyse bir vatandaşımızın potansiyel olarak virüsü almış olma ihtimali var. Bu noktada devletin yapacağı bir şey yok. Çünkü insanlarımızın kendinin bireysel tedbirler alabileceği bir döneme geçtik. O nedenle vatandaşlardan ricamız özellikle virüsü alma ihtimali olan bölgelerden geldiysek 14 gün evde kalmaya çalışalım ve evde kaldığımız sürede de mümkün olduğu kadar en az kişiyle temas edelim. Sayı ne kadar az olursa risk de o kadar az olacaktır. Hastalığın özellikle ölümcül riskinin yüksek olduğu 60 yaş ve üzerinde, şeker ve kalp hastalığı olan kişilerle mümkünse hiç görüşmeyelim. Çünkü hastalık genel anlamda gençlerde hafif bir şekilde geçiriliyor; ama yaşlı grubu insanlarda ise hastaneye yatırılıp, nefes alıp vermesi için oksijen maskesinin takılmasına gerek duyulacak kadar ağır geçirilebiliyor. Ve böyle durumda da ölümcül olabiliyor" ifadesini kullandı. Prof. Dr. Kara, Koronavirüs hastalarına uygulanan tedavi yöntemine ilişkin de şunları söyledi:"Birinci olarak genel anlamda 'destek tedavisi' dediğimiz oksijen desteği, sıvı desteği ya da kalp ve akciğerlere makine desteği veriyoruz. Bunlar destek tedaviler. Virüsü ortadan kaldırmaya yönelikte direkt tedaviler üzerinde çalışılıyor. Fakat bugün için virüsü yakalayan, virüsü öldüren ya da durduran tedavi kesin olarak gösterilmiş değil. Ama bazı HIV ilaçlarının ve bazı sıtma ilaçlarının bir miktar etkili olduğunu biliyoruz. Direkt bir şekilde yüzde yüz etkili olmasa da etki gösterdiklerini ve virüsü zayıflattıklarını biliyoruz. Bu da bizim için çok büyük bir avantaj sağlıyor. Bizim ‘Virüsü biraz öteleyelim, virüsü Türkiye’ye ne kadar geç sokarsak o kadar avantajdır’ dediğimiz nokta burasıydı. Biz böyle ilaçların olduğunu Çin’in deneyip deneyip birkaç ilacı ön plana çıkartmasıyla gördük ve böylece bu ilaçların böyle olduğunu görür görmez Bilim Kurulu olarak bakanlığa öneride bulunmuştuk. Bu ilaçlar satın alındı ve Türkiye’de hazır bulunuyor. Şu anda bu 2 hastamıza da bu ilaçlar ulaştırıldı ve kullanımına başlandı"
Türkiye’de vakaların artma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kara, "Fakat bundan asla korkmaya gerek yok. Çünkü yurtdışında özellikle Avrupa’da rakamlar böyle gidince oradan gelen kişilerde bu durumun olma ihtimali var. Tüm Avrupa’yı, dünyayı kendimize kapatma gibi bir şansımız olmadığı için o bölgelerden gelenlerde risk olacağını düşünmemiz lazım. Onun için biz ilk olarak girişlerde sorguluyoruz, kişiyi tarıyoruz. Riskin yüksek olduğunu hissedersek o kişiler muayene ediliyor, ateş tespit edilirse de gerekirse izolasyona gönderiyoruz. Fakat belki o kişi 1 gün önce o virüsle temas etti, hiçbir bulgusu yok, kendi de farkında değil ama ülkeye girdi. O nedenle diyoruz ki lütfen virüsün olma ihtimali olan ülkeden geldiyseniz lütfen evinizde kalın. Çünkü bu zamandan itibaren devletin bu kişileri tek tek tespit etmesi mümkün değil. Ama bizim vatandaşlık görevi olarak ilk yapmamız gereken şey kendi kendimizi sınırlandırmamız, dikkat etmemizdir" diye konuştu. (DHA)