T24- Bilişim hukuku uzmanı ve aktivist Doç. Dr. Yaman Akdeniz'e göre TİB ve BTK'da gizlilik esas, şeffaflık ise istisna halinde geldi.
Doç. Dr. Yaman Akdeniz, dünya çapında tanınmış bir bilişim hukuku uzmanı. Aynı zamanda bir siber haklar aktivisti. Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan Akdeniz, hukuk eğitimini Leeds Üniversitesi’nde yaptıktan sonra uzun yıllar aynı üniversitenin Siber Hukuk Yüksek Lisans programını yürüttü. İnternet üzerine yazdığı üç kitabı ve sayısız makalesi var. Akdeniz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na yaptığı bilgi edinme başvuruları, takibinde açtığı davalar ve AİHM başvuruları ile birçok defa gündeme geldi. Akdeniz, kafaların çok karışık olduğu şu günlerde internet yasakları hakkındaki soruları Radikal gazetesi’nde yanıtladı.
Radikal’de bugün (8 Mayıs 2011) yayımlanan söyleşinin soruları ve Akdeniz’in yanıtları şöyle:
Engelliweb.com’a göre 12 binin üzerinde site yasaklı, ama Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) engelleme istatistiklerini Mayıs 2009’dan beri yayımlamıyor. Gizledikleri ne? Neden korkuyorlar?
Erişimi engellenen sitelerin sayısı günden güne arttığı için ve toplum ve medya tarafından bu negatif bir gelişme olarak algılanacağı için bu rakamlar açıklanmıyor. Yetkililer işlerine geldiği zaman sadece yüzdesel açıklamalar yapıyor ya da Türkiye’deki resmi rakamları açıklamadan başka ülkelerde bizdekinin üç katı sayıda sitelere erişim engellendiği iddialarında bulunuyorlar.
Site erişiminin kapatılması nasıl gerçekleştiriliyor?
Sitelerin erişime engellenmesi için iddia edilen suçun o sitede işlenmiş olmasının mahkeme kararı ile kesinleşmesi gerekmiyor. Yeterli şüphe duyulan bir site tedbir amaçlı erişime engellenebiliyor. Aslında bu tip tedbirler soruşturma evresinde verilir fakat bizdeki uygulamada mahkemelerin verdiği (mesela YouTube kararı) tedbir kararları ile TİB’in verdiği idari tedbir kararları (mesela Playboy.com) cezalandırma amaçlı kullanılıyor ve siteler çok uzun zaman ya da ebediyen erişime engelli kalabiliyor. TİB’in kararlarının çoğu müstehcenlikle ilgili. Hukukumuzda muğlak bir tanımı olan bu suçla ilgili TİB’in ne şekilde tespit yaptığını bilmiyoruz. Mesela TİB tarafından erişime engellenen Playboy.com ve 5Posta.org siteleri ile ilgili kararlar hem tartışma hem de dava konusu oldu.
Bu günlerde maalesef her taşın altından TİB çıkmaya başladı. Yer sağlayıcılara gönderilen çeşitli yazılar, Ekşi Sözlük’ün bir şekilde müstehcenlik kategorisine sokulması, yer sağlayıcılarına gönderilen 138 kelimelik anlaşılmaz liste ve uygulama talebi hep TİB’in eseri.
‘Katalog Suçlar’ı yasaklayan 5651 sayılı kanunun dışında yasak kapsamında site var mı?
Tabii ki. Fıratnews, Azadiyawelat, RojaMed, Atılım, Özgür Gündem, Keditor ve Koxuz da dahil olmak üzere birçok haber sitesine siyasi sansür uygulanmakta. İstanbul İndymedia sitesi de kapsam dışı kapatmalardan biri. Bu sitelere biz sadece mahkemeler tarafından 5651’in kapsamı dışında erişim engelleme uygulandığını biliyoruz. Başka bir bilgimiz yok. Hukuka aykırı bir şekilde kapsam dışında verilen bu erişim engelleme kararları sadece sansür olarak tanımlanabilir.
Site sahiplerine kararları ve kapatılma sebeplerini bildiriyorlar mı? Siteler dava açma yoluna niye gitmiyor?
Ne mahkemeler ne de TİB erişim engelleme kararlarını site sahiplerine kesinlikle bildirmiyor. Biz bunu Hadigayri ve Gabile engellemelerinde gördük. Ayrıca 5Posta.org engellemesinde de benzer bir duru ma şahit olduk. Dava yoluna az sayıda da olsa site gitmeye başladı. Mesela bugunkilicdaroglu.com tarafından yapılan itiraz sonrası bu site tekrardan açıldı. TİB’e karşı açılmış iki dava devam ediyor. Bunlardan bir tanesi 5Posta sitesi sahibi tarafından açılmıştır. Bir diğeri benimle beraber Kerem Altıparmak tarafından Playboy.com sitesi ile ilgili açılmıştır. YouTube ile ilgili bir başvuruyu AİHM’e taşıdık. Richard Dawkins’in de davası devam etmekte.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nın (BTK) kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hangi hakkı ihlal ediyor?
AİHM’e taşınmış olan başvurulardan Google Sites ve Last.fm mahkeme tarafından incelemeye alındı ve ilgili taraflara ve Türk hükümetine 09 Haziran 2011 tarihine kadar bu başvurularla ilgili cevap vermesi istendi. Bu başvurular AİHS’in 10. Maddesi çerçevesindedir. AİHM’in bu başvuruları çok ciddiye aldığını gözlemliyorum. Google Sites ve Last.fm başvuruları ayrıca mahkemenin incelemeye almış olduğu ilk erişim engelleme başvuruları olduğu için sadece Türkiye açısından değil aynı zamanda bütün Avrupa Konseyi ülkeleri açısından çok önemli.
BTK ‘kara’ ve ‘beyaz’ listeleri nasıl, hangi dayanakla oluşturacak?
22 Şubat tarihinde açıklanan kararda kara ve beyaz listelerin ne şekilde oluşturulacağına dair hiç bir bilgi yok! Bu kararın aslında hiçbir hukuki dayanağı da yok.
Hükümetin ya da devlet kurumlarının çocukları koruma amacıyla bazı sistemler geliştirmesi doğal. Nasıl bir sistem örnek alınabilir?
Aslında kimse bireylerin kendi bilgisayarlarında ya da anne ve babaların kendi çocuklarının bilgisayarlarında filtreleme sistemleri kullanmasına karşı değil. Hatta ilkokullarda veya İnternet cafelerde bu tip sistemler kullanılabilir. Fakat bizde yapılmaya çalışılan çok farklı bir sistem. Bizdeki biraz Büyük Birader’in Filtreleme Sistemi modeli olarak geliştirilmeye çalışılıyor. Sansürün altyapısı oluşturuluyor Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve AGİT bünyesinde ve üyesi olmaya çalıştığı AB bünyesinde devlet eliyle geliştirilmiş ve dayatma yolu ile bütün kullanıcıları içine alıp farklı filtre profillerden İnternete çıkartan bir başka ülke daha yok. Zaten olması da bizdekini meşru kılmaz.
YouTube’un bir daha yasaklanmayacağına dair bir garanti var mı?
Hiçbir garanti yok. Hukukumuzda bir değişiklik olmadı, 5651 aynen duruyor. Zaten bunun mümkün olduğu göz önünde bulundurularak biz YouTube başvurusunu AİHM’e götürdük. Eğer bugün YouTube açılmışsa bunun gerekçesi siyasi. Sitenin 2.5 sene erişime engelli kalmasına sebep olan dört video klibi halen YouTube sisteminde.
Yasakları nasıl aşabiliriz?
Yasaklarla en önemli mücadele mahkemelerde verilmeli. Aynı zamanda sivil toplum mücadelesiyle yapılmalı ve yapılmaya da zaten başlandı. Proksiler ve VPN sistemleri ya da başka sistemler kullanılabilir. Fakat yarın bu sistemler de çalışmayabilir.
Mücadeleniz sırasında neler öğrendiniz?
TİB ve BTK gibi kurumlarda gizlilik esas, açıklık ve şeffaflık istisna haline gelmiş. Gerekçeli karar görmüyoruz. Açıklamalar tutarsız, kamuoyunu bilgilendirmekten çok uzak. Orada ya da burada şöyle yapılıyor gibi açıklamalarla kendi yaptıklarını meşru kılmaya çalışıyorlar. Sorduğumuz sorulara yanıt alamıyoruz, mecburen hukuk mücadelesine giriyoruz. Erişim engelleme istatistiklerini öğrenemezsem iç hukuk yollarını tüketip bu konuyu da AİHM’e taşıyacağım. Sonuna kadar takipçisiyim.
BTK Başkanı Acarer, ‘Standart abonelerin olağan şüpheli haline geleceği, BTK bünyesindeki veritabanında izleneceği’ yönündeki görüşü değerlendirirken, “Bizde böyle bir veritabanı yok. Türkiye’de 9,5 milyona yakın internet abonesi, 40 milyon internet kullanıcısı var. Böyle bir veritabanını, trafiği nasıl kontrol edebiliriz?” dedi. Endişelenmemiz gerekli mi?
Uluslararası kuruluşlarca açık ve filtresiz İnternet erişimi temel bir insan hakkı olarak görülmeye başlanırken, filtreli İnternet Türkiye’de ‘standartlaştırılmaya’ çalışılmakta. Kimse ‘9.5 milyon abone gözetlenecek’ demiyor zaten, ama kurulacak sistemde bazı kullanıcılar ya da gruplar izlenebilir. Devlet bize güvenin, her şey sizin güvenliğiniz için diyor ve sorgulanmasını da istemiyor. Ama sözlü açıklamalar yazılı kararı değiştirmiyor.
‘Geri karar alma’ sıklığı da arttı. Bu gelgitleri nasıl açıklıyorsunuz?
Biraz ‘ya tutarsa’ girişimleri olarak görüyorum. Kamuoyundan tepki gelmese uygulanması talep edilen kararlardı bunlar. Bu ve benzeri keyfi müdahalelere derhal son verilmeli.
TİB’in silahı ‘dokuz kusurlu hareket’
Türkiye’de son günlerde alevlenen filtre ve sansür tartışmaları TİB’in içeriği ‘merkezden’ engelleme isteğinden kaynaklanıyor. TCK’da da suç olarak sıralanan intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçları ve ‘Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’da yer alan suçların sanal alemde işlenmesini önlemek TİB’in temel görevlerinden biri.
TİB’in ‘dokuz kusurlu hareket’ başlığı altında doğrudan engellediği sitelerin sayısı 30 bini geçmiş. Söz konusu sitelerle ilgili işlemler şu aşamalarla gerçekleştiriliyor:
İhbar: TİB’in öncülüğünde oluşturulan ‘www.ihbarweb.org.tr’ adresine giren vatandaşlar ihbar edecekleri sitenin dokuz kusurlu hareketten hangisi olduğunu seçiyor.
İnceleme ve uyarı: İhbarları alan TİB, söz konusu içeriği değerlendirdikten sonra kendisine engelleme yetkisi verilen alanlardan birine uyuyorsa ve kaynak yurt dışı ise siteyi engelliyor. Sitenin kaynağı Türkiye ise ilgili internet sitesine bir uyarı yazısı gönderip içeriğin çıkarılmasını istiyor. Eğer uyarısı dikkate alınıp da söz konusu içerik kaldırılırsa bir sorun kalmıyor. ‘Uyar Kaldır’ yöntemi sayesinde internet sitelerinden 3521 adet içerik çıkarılmış, bunların 761’i ‘Atatürk’e karşı suçlar’ kategorisinde.
Engelleme: TİB, uyarıları dikkate almayan siteleri engelliyor, sitenin açılış sayfasında o sitenin kapalı olduğu ve kapatma gerekçelerini içeren bir metin yayımlanıyor. DENİZ ZEYREK
Yüzde 96’sı müstehcenlik
TİB’in verilerine göre, özellikle müstehcenlik, çocukların cinsel istismarı ve fuhuş gibi suçlar nedeniyle yapılan ihbarlar, toplam ihbarların yüzde 85,98’ini, söz konusu suçlar nedeniyle yapılan erişim engellemeleri ise tüm engellemelerin yüzde 96’sını oluşturuyor.
İnternetten mahkûmlar
Eskişehir’de üniversite öğrencisi Erdem Büyük, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in karikatürünü Facebook’ta paylaşınca 11 ay hapis cezasına çarptırıldı. İktisat öğrencisi Büyük, Yılmaz Büyükerşen’in belediyecilik faaliyetlerini hicveden bir karikatürü Facebook sayfasında yayımladı. Bu yüzden hakkında dava açılan Büyük, ‘yazılı ve görsel ileti yoluyla hakaret’ etmekten 11 ay hapisle cezalandırıldı. Büyük’ün cezası, daha önce suç işlemediği ve sabıkası bulunmadığı için beş yıl ertelendi. Ancak, beş yıl içinde herhangi bir suç işlerse söz konusu cezayı da çekecek.
İnternetteki yoruma 11 ay hapis
‘Haberinyeri.net’in kurucusu Cem Büyükçakır’a, sitesinde yayımladığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le ilgili habere gelen okuyucu yorumu sebebiyle üç kez dava açıldı. Büyükçakır “Yorumu yapan okuyucu, aynı yorumu beş farklı haber sitesinde daha yapmasına rağmen, bedelini ben 11 ay hapis cezası alarak ödedim. Aynı şekilde yerel bir gazetenin yazarının makalesini (Bolu Olay Gazetesi) yayımladığım için, yine Cumhurbaşkanlığı tarafından dava açıldı. Yazarın, esas yazarlık yaptığı gazeteye ise dava açılmadı. Bu davalar süresince yorumların hepsini siteden kaldırdım”diyor.
Okuyucu yorumuna 14 suç duyurusu, iki dava
İnternetteki okur yorumları yüzünden Cumhurbaşkanlığı tarafından şimdiye dek hakkında 14 suç duyurusu yapılıp iki dava açılan diğer haber sitesi de ‘gercekgundem.com’. 2006 yılında siteyi kuran gazeteci Barış Yakardaş, “Hakkımızda en çok şikâyette bulunan kurum Cumhurbaşkanlığı. Neredeyse tamamı okurların yaptığı yorumlar üzerine. Yurt dışında yaşayan bir okurun, Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın görüşmesine ilişkin yazdığı yorumu yayımladığımız için,‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ beş yıl dört ay hapisle yargılandım. İki duruşma da beraatle sonuçlandı. Çünkü TCK 299. madde, cumhurbaşkanına hakaret eden kişi yargılanır diyor. Yasada yayınlayana ilişkin bir madde yer almıyor. Bu durumu sürekli yaşadığımız için artık kendi kendimize sansür uygular hale geldik”diyor.