"Binali Yıldırım ABD'ye gidiyor, peki hangi sorunlar konuşulacak?"

"Binali Yıldırım ABD'ye gidiyor, peki hangi sorunlar konuşulacak?"

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Başbakan Binali Yıldırım'ın 7-9 Kasım tarihlerinde ABD'ye yapacağı ziyaretinde Başkan Yardımcısı Michael Pence'le konuşulacak olan sorunlar hakkında yazdı. 

Murat Yetkin'in "Yıldırım, Pence ile çözmeye çalışacak" başlığıyla yayımlanan (1 Kasım 2017) yazısı şöyle:

Başbakan Binali Yıldırım’ın 7-9 Kasım tarihlerinde ABD’ye giderek Başkan Yardımcısı Michael Pence ile görüşeceği haber dün siyaset çevrelerini dalgalandırdı.

Ziyaret Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihindeki belki de en düşük düzeyinde seyrettiği bir zamanda yapılacak ve bu yüzden de beklentiler yüksek olacak.

Türk Amerikan ilişkilerinde son üç küsur yıldır birikmiş bütün sorunlar, Türk ve Amerikan sistemindeki iki numaralar tarafından adeta sihirli değnekle dokunmuş gibi çözülemeyecek belki ama bir süredir beklenen üst düzey diyalogun kurulmasını sağlayabilecek.

Üst düzey resmi kaynaklar, Yıldırım-Pence ziyaretinin “uzun bir süredir” planlanmakta olduğunu, dolayısıyla ne en son ortaya çıkan konsolosluk-vize kriziyle, ya da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki iletişimin son zamanlarda kesintiye uğramış olmasıyla doğrudan ilişkisi olmadığını özellikle vurguluyorlar. Ve ne de dün haberin durulması ardından kulislerde fısıldanan Reza Zarrab davasıyla.

Hürriyet’e bilgi veren bir üst düzey kaynak, Yıldırım ve Pence’in ilk olarak 18 Şubat’ta Münih’teki Güvenlik Konferansı çerçevesinde görüştüklerini, Pence’in o zaman yaptığı davet üzerine defalarca konuşulduğunu, ziyaret tarihinin iki defa Trump’ın programındaki değişikliğe, iki defa da ABD’yi vuran kasırga felaketleri nedeniyle değiştirildiğini söyledi.

Açıkça teyit edilmese de öyle anlaşılıyor ki, 7-9 Kasım tarihi önerisi Washington’dan İstanbul Başkonsolosluğu krizi patlamadan önce gelmiş. Çünkü kaynaklar “Bu koşulda gitmenin ne faydası olacağı” üzerine Ankara’da bir iç tartışmanın söz konusu olduğunu söylüyorlar. Ancak sonunda “Böyle zor zamanlarda konuşmak, konuşmamaktan iyidir” görüşü baskın gelmiş ve Pence’in makamına “Geliyoruz” onayı verilmiş.

Başbakan Yıldırım sadece Washington’da Başkan Yardımcısı Pence ile değil, New York’taki iş ve yatırım çevreleriyle de toplantılar yapmak istiyor; bu amaçla yatırımcı kuruluşlar ve etkili iş odaklarıyla toplantılar düzenlenmeye çalışmaları başlamış.

Ortalığı –bir kısmı yalanlanan- “Türkiye’ye yaptırım geliyor” iddiaları sarmışken Yıldırım –ayarlanabildiği takdirde- ABD’deki uluslararası yatırımcılara, ekonomi ekibiyle birlikte Türkiye’deki yatırım ortamını anlatacak. Elbette burada sorulacağı tahmin edilen bağımsız yargı ve olağanüstü halin yatırım ortamına etkisi üzerine sorulara da hazırlık gerekecek.

Ancak siyasi odak, Pence görüşmesinde; birikmiş bekleyen sorunlar ise şöyle özetlenebilir:

- Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu, Pennsylvania’da yaşayan Fethullah Gülen’in iade edilmesini, sınır dışı edilmesini, ya da hiç değilse hakkında yasal işlem başlatılmasını istiyor. Trump başta olmak üzere ABD makamları ise Türkiye’nin sunduğu belgelerin yeterli kanıt vermediğini, zaten öyle de olsa kararın bağımsız mahkemelere ait olduğunu söylüyor.

- ABD’nin IŞİD ile savaşmak üzere, Türkiye’nin bütün uyarı ve taleplerine karşın IŞİD’e karşı mücadelede PKK’nın Suriye kolunu ortak olarak tercih etmesi ve bundaki ısrarı, iki yönetim arasındaki mesafeyi daha da açmış bulunuyor. Erdoğan’ın “Bu nasıl müttefik?” sorusu durumu özetliyor.

- Trump, Erdoğan ile Eylül ayında BM Genel Kurulu çerçevesinde yaptığı görüşmede İzmir’de yaşarken yasadışı Fethullahçı örgütle olan ilişkisi iddiasıyla tutuklanan Amerikalı rahip Andrew Brunson’un salıverilmesini istemiş, Erdoğan’dan “Bağımsız yargı bakar” cevabı almıştı. (Yıldırım’ın görüşeceği Başkan Yardımcısı Pence’in de Brunson gibi Evengelist tarikatının üyesi olduğunu hatırlatmakta yarar var.)

- ABD’nin Türkiye’deki temsilcilerinde görevli iki Türk halen tutuklu bulunuyor. Bunlardan Adana Konsolosluğunda görevli Hamza Uluçay PKK, İstanbul Başkonsolosluğunda görevli Metin Topuz ise Fethullahçı gizli örgüt ile bağlantılı olmakla suçlanıyor. ABD bu tutuklamalar üzerine orantısız bir karar ile Türkiye’deki vize işlemlerini dondurmuş, Türkiye’de aynen karşılık vermişti.

- Erdoğan’ın Mayıs ayında Trump ile görüşmesi sırasında Washington Büyükelçilik konutu önündeki PKK yanlısı gösteriyi zor kullanarak dağıtan 13 Türk’ten bir kısmı tutuklu, aralarında Erdoğan’ın korumalarının da bulunduğu bir kısmı aleyhindeyse tutuklama emri var. Ayrıca 17-25 Aralık 2013 soruşturmalarının hedefindeki isimlerden olan ve İran asıllı Reza Zarrab’tan rüşvet almakla suçlanan eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan aleyhine de tutuklama emri var. Erdoğan ve AK Parti hükümetleri bu soruşturmaları Fethullahçıların darbe girişimi saymış, suçlamalar düşürülmüş ve soruşturmaları açanlar yargıya verilmiş bulunuyor.

- Türk vatandaşlığı verilen Zarrab iki yıla yakındır ABD’de İran’a yönelik ABD yaptırımlarını ihlal ettiği iddiasıyla tutuklu. Bu yılın başlarında ABD’ye resmi görevle giden Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla da Amerikan polisince yakalandı ve mahkemece, Zarrab’ın altın karşılığı petrol ve gaz ticaretine aracılık ettiği iddialarıyla bağlantılı olarak tutuklandı. Erdoğan bu duruma geçenlerde “Türk vatandaşını itirafçılığa zorluyorsunuz” sözleriyle tepki gösterdi. Zarrab davasının 27 Kasım’da New York’taki oturumda devam etmesi bekleniyor.

Yıldırım’ın Pence ile işte bu koşullar altında yapması beklenen görüşmede, sorunlar yığınını bir anda ortadan kaldırmasını beklemek gerçekçi olmasa da, en azından bir süredir beklenen üst düzey diyalog imkânı sağlayacağı bir gerçek. Ancak herhangi bir ilerlemenin hangi alanda, nasıl sağlanabileceğini kestirmek, en azından bugün itibarıyla hiç de kolay değil. Yine de, doğru, konuşmak her zaman konuşmamaktan iyidir.