Binali Yıldırım: Ismarlama ve sipariş üzerine imar planı olmayacak

Binali Yıldırım: Ismarlama ve sipariş üzerine imar planı olmayacak

AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, İstanbul'daki ulaşım sorununa ilişkin, "Yüzde yüz çözerim diyen varsa yalan söylüyordur. Katlanabilir bir trafik akışı olacak. Toplu taşımada raylı sistemi artıracağız. Raylı sistemlerin payını yüzde 48'e çıkaracağız" dedi. 

İmar barışı ve kentsel dönüşüm konularına da değinen Yıldırım, "Ismarlama ve sipariş üzerine imar planı olmayacak. Binaların yenilenmesi kurallara göre yapılacak. Modern şehircilik anlayışına göre değişim yapılacak. Değişim zorla değil rızayla gerçekleştireceğiz" açıklamasında bulundu.

Simge Fıstıkoğlu: Sizin kariyerinizde siyaset öykünüze baktığımız sıra dışılıklar var. Parlamenter sistemin son başbakanısınız, ardından planlanandan kısa süre süren Meclis Başkanlığı, çünkü bir koltuğa talipsiniz. Aslında değişiklik siyasetçiler için biraz risk demektir. Ne hissediyorsunuz bu kısa süreli değişikliklerle ilgili.

Ben bunlara alışığım. 2002’den veri ilk İstanbul milletvekili seçildikten sonra hemen Ulaştırma Bakanlığına başladım. İlk seçimde İstanbul’dan Erzincan Milletvekilliğine gittim, daha sonra İzmir milletvekili adayı oldum. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldum, sonrasında tekrar arar verdik 3 dönemden dolayı. Sonra tekrar İzmir milletvekili oldum. Başbakanlık görevi var, ulaştırma bakanlığından seçim öncesi istifa eden bakanlardan biri olarak 3 sefer istifa ettim 4 sefer döve geldim. Siyasi yaşamım 16 yıl içinde çok hareketli. Dolayısıyla alışığım böyle bir şey olunca hiç şaşırmadım ve yadırgamadım.

Ahmet Arpad: Sayın Cumhurbaşkanı ile de çok uzun süreye yayılmış bir yol arkadaşlığınız var.

O tarafı ayrı tabi. 70’li yılların sonunda yolumuz kesişiyor. Ondan sonra beraber çalışma 1994 sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı ile beraber İDO Genel Müdürü olarak başladım.

Ahmet Arpad: Genç bir siyasetçi için hayal kurulabilecek hemen her yere ulaşmışsınız. Herhalde bir Cumhurbaşkanlığı kaldı.

Herkes kendi işini yapsın hiç karıştırmayın. Cumhurbaşkanımız var başımızda Allah sağlık sıhhat versin.

Ahmet Arpad: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı geldiğinde bir tereddüt ettiniz mi? Buraya kadar gelmişken tekrar sahaya inmek o farklı bir mesai gerektiriyor çünkü.

Benim siyasi geçmişim ve meslek geçmişime baktığınızda ben hep icraatın içinde bulunan bir insanım. Yol, köprü, havalimanı, internet ağları, hızlı trenler yani sürekli insanımızın hayatını kolaylaştıran, yaşan kalitesini arttıran, doğu ile batı arasında altyapı farklılıklarını azaltan bir görev alanım olmuş. Tabii Meclis Başkanlığı işte Atatürk’ün koltuğu, Cumhurbaşkanından sonraki makam orası da çok onurlu bir yer. Milli iradenin tecelli ettiği yer. Kurtuluş Savaşımızı Gazi Mustafa Kemal oradan yönetti. Ama o görevi de kısa süreli olsa da yaptım. Onun hazzını da aldım. Burada bir ihtiyaç hasıl oldu. Bu da benim hoşuma gitti doğrusu. Sevdiğim alışık olduğum sürekli üreten, proje yapan mühendis olduğum için benim şeyime daha uygun geldi. Bir de tabi hanım ve çocuklar, torunlar da daha çok sevinde, onlarla daha fazla birlikte olma şansım olacak. O da işin tatlı tarafı. Kader çizgimizde ne varsa onu yaşayacağız.

Ahmet Arpad: Adaylığınız açıklanmadan önce bir konu vardı, “Bir protokol sorunu acaba yaşanır mı?” diye. Bu tartışmalara nasıl baktınız? Çünkü o dönem İstanbul’a ya da size özel bir düzenleme yapılabileceği haberleri de çıkıyordu.

O haberleri ben de gördüm gülümsedim geçtim. Protokol dediğiniz şey size bir yazı ile verilir, bir zarfla geri alınır. Önemli olan insanların gönlündeki protokolünüz. İnsanların gönlünde makamınız varsa o makam en üstün makamdır. Gerisi gelip geçicidir. Ama bizim devlet geleneği dikkate alınacaksa protokol büyükten başlar. O bakımdan ben bunları dert eden birisi değilim. Biz yaptığımız hizmetlerin insanlarımızın gönlüne dokunacak ne kadar çok iş yapmışsak bizim için en yüksek makam odur.

Simge Fıstıkoğlu: Başlangıcı Eyüp Sultan’dan yaptınız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin il seçim bürosunu da ziyaret ettiniz. Hem orada nasıl karşılandığınızı sormak istiyorum hem de bir Cumhur İttifakı var. Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatı ile nasıl bir çalışma yürütülecek sizin tarafınızdan?

Önce Eyüp Sultan’a gittik orada şükür duamızı yaptık. Sonra oranın bir yaya yürüme caddesi var esnaflarla buluştuk o cadde üstünde. Yol üzerinde AK Parti seçim irtibat bürosuna uğradık. Yürürken baktım sağ tarafta Cumhuriyet Halk Partisi irtibat bürosu var oraya da girelim dedik. Planlı bir şey değildi. Girdik böyle bir şaşkınlık oldu kısa süre. Selamlaştık, tebrik ettik, başarılar diledik. Bu gayet normal bu niye yadırganır anlayabilmiş değilim. Savaşta değiliz, aramızda kan davası yok. İstanbul’un belediye başkanlığı için bir kampanya yürütüyoruz. Dolayısıyla ben bu kampanyanın olabildiğince sakin, bir gerginlik olmadan, İstanbul gündemine odaklı yapılmasını arzu ediyorum. Tabi ittifaklar var, ittifaklar arasında sert rüzgarlar esebiliyor bunlar genel siyasetin konuları. Ankara’nın işi. Ama bizim işimiz İstanbul. İstanbul’a yoğunlaşacağız, İstanbul’u anlatacağız, projelerimizi konuşacağız. İstanbulluların geleceğe yönelik beklentileri nedir, bunlara nasıl karşılık vereceğiz, ben kampanyanın, genel siyasetin gergin havasına kurban gitmesini istemiyorum. Bu yerel seçim çünkü. Yerel yöneticiler seçilecek. Gündemin mümkün olduğunda İstanbul ve İstanbul sorunlarıyla ilgili olmasını diliyorum. Bunun dışında tabii ki parti liderleri ittifakın tarafları kendi kampanyalarını kendi söylemlerini icra edecekler.

Ahmet Arpad: Bu beka tartışmaları sizi rahatsız ediyor ben onu anladım.

Binali Yıldırım: Bekaya itirazı olan var mı? Beka dediğiniz Türkiye’nin bayrağı, toprağı ile bölünmez bütünlüğü, milleti, devleti yani dört temel ilke, üniter yapımız, Türkiye’nin 780 bin metrekare toprağı içerisinde tek devlet, tek millet, tek bayrak şeklinde bir yapı. Bu yapıya kim itiraz eder? Burada sorun HDP olabilir. Ama HDP’yi de Kürt seçmenle ayırmak lazım. HDP’nin belirli bir şekilde terör örgütünün etki alanından çıkamadığınız bugün herkes biliyor. Ama bütün Kürt vatandaşlarımızı, İstanbul’da yaşayan milyonlarca Kürt kardeşimizi HDP’nin kalıbı içerisine getirip sıkıştırmak onlara en büyük haksızlık olur. Biz nihayetinde İstanbul’un tamamını yönetmeye, bütün İstanbul'da 81 vilayetin her tarafından gelen, İstanbul’un zenginliğine zenginlik katan bütün hemşerilerimize hizmet edeceğiz. Onların hayatını kolaylaştıracağız, yaşan kalitesini yükselteceğiz, geleceğe yönelik gençlerimize, kadınlarımıza yerel inisiyatifte daha fazla fırsat tanıyacağız. Dolayısıyla bu açıdan baktığımız zaman bir beka sorunuyla ilgili ben bir endişe taşımıyorum.

Simge Fıstıkoğlu: HDP’den bahsetmişken İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti’nin ortak adayı olarak Ekrem İmamoğlu rakibiniz, HDP’nin ise aday çıkartmaması stratejik bir hamle olarak yorumlanıyor: Bu hamleyi nasıl yorumluyorsunuz?

Burada doğrusunu konuşmak gerekirse hedef Kürt kökenli vatandaşlarımızdır. Oradaki oyları herkes kendi hanesine peşin peşin yazıyor. Ben bunu çok etik de bulmuyorum. Ben bütün İstanbullu kardeşlerime, ‘Biz bir genel seçim yapmıyoruz, milletvekilleri seçmiyoruz, Cumhurbaşkanı seçmiyoruz onları yaptık gitti. Şimdi İstanbul’u 5 yıllığına yönetecek sizin aradığınızda her an ulaşabileceğiniz, iç içe olacağınız yönetici seçeceksiniz’ diyorum. Dolayısıyla bir takım ideolojik kalıplarla, ön yargılarla hareket etmek bu şehrin geleceğine bir katkı sağlamaz. O yüzden adaylara bakın, adayların kapasitelerine bakın, tecrübelerine bakın, yapıp yapamayacaklarına bakın ona göre karar verin. Onun dışında geçmiş işte Cumhuriyet Halk Partisi-HDP arasındaki konuşmalar görüşmeler sanki şöyle bir hava oluşturuluyor, ‘HDP Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve İYİ Parti’nin birlikte olduğu Millet İttifakı’nın içerisinde ve orada yerini alacak ve bu şekilde Kürt vatandaşlarımızdan destek alacağını düşünüyor’. Hiç kimsenin oyu bir partinin cebinde değildir. Seçmen artık bilinçlendi. Bu bizim içinde geçerli. İletişim kanalları çoğaldı. Gençler şu anda bizim klasik siyasetle pek ilgilenmiyorlar. Onların elinde internet var, sosyal medya var. Bu internet üzerinden her şeyi takip ediyorlar, ilgisiz filan da değiller.

Ahmet Arpad: HDP seçime girmiyor evet ama HDP seçmeni de kendi partisi adayı olmadığı için diğer adayları daha dikkatle izleyecek. Bu noktada sizin HDP seçmenine yönelik onları ikna etme adına bir kampanyanız, çalışmanız olacak mı?

Özellikle HDP’ye yönelik bir çalışma yapmayı düşünmüyorum. Ben İstanbul'un bütününe hitap eden bir kampanya yürüteceğim. Yani yol, trafik sorunu HDP’ye oy verenin de sorunu, Cumhuriyet Halk Partisi’ne AK Parti’ye oy verenin de sorunu. Orada bir ayrım yapamazsınız. Hizmette siyaset olmaz. Benim bugüne kadar yaptığım işlerde bunu gördüm. Seçimde siyaset yaparsınız, kampanyanızda siyasetiniz, partinizin ilkeleri neyse bunları savunursunuz ama seçim gününden sonra artık siyaset bitmiştir, hizmet başlamıştır ve hizmette de siyaset olmaz. Herkesin ayağına hizmeti götüreceksiniz. Önemli olan sizden memnun olanlar değil onlar zaten size destek veriyor ve arkanızda duruyor. Gayrimemnun olanların sayısını ne kadar azaltabilirseniz süreç içinde o zaman toplumsal kucaklaşmayı o kadar başarmış olursunuz.

Cumhur İttifakı'nın İstanbul adayı Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları;

(İstanbul depreme hazır mı?) İstanbul'da yapılaşmayı dengeli yapamadık. Depremle ilgili dönüşümü tamamlamalıyız.

(İmar barışı ve sorunlu yapılar) Plan tadilat dosyaları birinci gündem olmayacak. Ismarlama ve sipariş üzerine imar planı olmayacak. Binaların yenilenmesi kurallara göre yapılacak. Modern şehircilik anlayışına göre değişim yapılacak. Değişim zorla değil rızayla gerçekleştireceğiz. İmar barışının amacı yapı stoğunun fotoğrafını çekmek.  İşi sıkı tutup denetlemeyi çok iyi yapmak gerekiyor. Bina çürük ise bu binayı yenile diyeceğiz. İmar konusunda yetki alanları daraltılmalı. Bundan sonra dikey yapılaşma yok.

(Siyasette indirimli satış polemiği) Esas olan piyasanın kendi fiyatını belirlemesi. Amacımız sebze meyve satana rakip olmak değil.

(Tüm hallere tek çatı projesi) Üretici ile perakendeciyi buluşturacağız.

(Trafik sorunu nasıl çözülecek?) Yüzde yüz çözerim diyen varsa yalan söylüyordur. Katlanabilir bir trafik akışı olacak. Toplu taşımada raylı sistemi artıracağız. Raylı sistemlerin payını yüzde 48'e çıkaracağız.