Başbakan Binali Yıldırım, Türk lirasının dolar karşısında sürekli olarak değer kaybetmesi ve Merkez Bankası’nın sürpriz faiz indirimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Faiz artırımını Merkez Bankası’nın kendi değerlendirmesi olduğunu ifade eden Yıldırım, artışı ‘aceleci bir karar’ olarak niteledi. Yıldırım, dolardaki artış ile ilgili olarak “Dalgaya denize karşı mücadeleye girerseniz yenilirsiniz. Ayakta kalmaya çalışacaksınız. Biz tedbirlerimizi alıyoruz” dedi.
Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomiye etkileri hakkında “15 Temmuzun ekonomik maliyeti henüz daha çıkmadı. Bu yıllar sonra anlaşılacak. Darbenin verdiği maddi manevi zararları hesap edersek ülkemize çok ciddi maliyetleri oldu. OHAL ilan etmek zorunda kaldık” diye konuştu. “Bundan sonra devlet sözleşmelerinin Türk lirası ile yapılacağını” açıkladı. Vatandaşlara da çağrı yapan Yıldırım "Vatandaşlarımız ticareti milli para ile yapsın. Bu bir çağrıdır. Kendi paramıza hak ettiği değeri biz vermeliyiz" ifadelerini kullandı.
Yıldırım’ın TRT canlı yayınında ekonomik gelişmeler ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:
"Ben çok aceleci bir karar olarak görüyorum. Türkiye bu şokları daha önce de yaşadı. Biz bunu 2008, 2009 krizlerinde de yaşadık atlattık. 2023'te Gezi ile başlayan süreci de atlattık. Çok uzağa gitmeye lüzum yok. Darbe teşebbüsünde faiz zirve yapmıştı. İçerde dışarda savaş veriyoruz. FETÖ'ye ve PKK'ya karşı amansız bir savaş veriyoruz. Bütün bu şartlar üst üste geldiğinde başka bir ülke olsa darmadağın olurdu.
Amerika’daki seçimlerde Trump'ın başa gelmesi dünyadaki bütün dengeleri bozdu. Dışarıdaki Amerikan parasını içeri alacağım, mültecileri göndereceğim, Amerika’nın iç ve dış düzenini değiştireceğim dedi. Bu beyanlar Amerikan dolarının karşısında diğer ülkelerinin parasının değer kaybetmesine neden oldu. Biz en çok değer kaybeden ikinci ülkeyiz. Son zamanlarda başka ülkelerde olmayıp bizde meydana gelen olaylardır bunların sebebi.
Bütün dünyadaki uzmanlar yeni başkanın göreve başladığı döneme kadar bir buçuk aya kadar bu tip dalgalanmalar olacak. Buna benzer fırtınaların sınavını verdik bunu da atlatacağız."
"Bir kere her ülkede Merkez Bankası ile hükümet ilişkilerinde sorun yaşanır. Bu bize has değil. Ekonomik göstergelerde sorun çıkınca sorumlu aranır. Merkez Bankasının bağımsızlığı konusu sık sık dile getiriliyor. 2001 yılında Merkez Bankasının görevi belirlendi ve bağımsız bir yapıya dönüştürüldü. Para politikasını merkez bankası enflasyonu hükümet ile belirleyecek diye karar verildi. O bağımsız ben bağımsız diye bir şey yok. Ekonomi bir bütündür. Her şey merkezi de ilgilendiriyor. Zaman zaman EKK'ya biz bağımsız kurumları davet ediyoruz. Herkes teknik olarak elindeki bilgileri paylaşıyor ama kararı siyasi irade veriyor. Faiz kararını Merkez Bankası’nı veriyor.
Tahminlerimiz vardı. Biz artırmadan başka araçlarla bu iş yapılabilir mi diye düşündük ama artırma kararını merkez kendi verdi."
"Merkez bir karar aldı bunu uyguluyor. İhracatçılara merkez döviz veriyor. Onların da bu dövizi geri vermesi gerekiyor. Yaklaşık 5 milyar doları bulan devletin yaptığı sözleşmeler var. Satış, taahüt sözleşmeleri. Alacağı dolar olarak öngören anlaşmalar var. Bunun Türk parası ile yapılmasını öngörüyoruz. Piyasadaki döviz dalgalanmalarına katkı sağlama bize Türk parası olarak öde diyoruz.
Sermayeye bir kısıtlama yok. Bu alçakça bir dedikodu. Bunu kasıtlı olarak yayıyorlar. Kısacası bu günler gelip geçecek. Bu tip dalgalı denizlerde şuan dikkat etmeliyiz. Dalgaya denize karşı mücadeleye girerseniz yenilirsiniz. Ayakta kalmaya çalışacaksınız. Biz tedbirlerimizi alıyoruz. Her şey planlandığı gibi gidecektir. Dalgalanmadan durulma olmaz. Önemli olan dümen tutturmaktır. Milletimiz rahat olsun. Tedbirler alıyoruz. Gece gündüz kafa yoruyoruz. Panik havası oluşmasın. vatandaşlarımız normal yaşantısını devam ettirsin.
Merkez Bankası her canı istediği zaman toplanmıyor. Demek ki konuştular ve böyle bir sinyalin artırılacağını doğru buldular. Biz faiz artırılmasını doğru bulmuyoruz."
"Üçüncü çeyrek büyüme tahminleri düşündüğümüzün çok altında yıllık büyümeye olumsuz bir katkısı oluyor. 3 civarındaki büyüme oranı bizi tatmin edecek bir rakam değil. Mutlaka 4 buçuk ve üzerinde olması lazım. Bizi kesmez bu rakam. Biz aslında daha çok hedeflemiştik ama 14 yılda 3 farklı kriz yaşadık. 15 Temmuzun ekonomik maliyeti henüz daha çıkmadı. Bu yıllar sonra anlaşılacak."
"Darbenin verdiği maddi manevi zararları hesap edersek ülkemize çok ciddi maliyetleri oldu. OHAL ilan etmek zorunda kaldık. Her ne kadar bunun iş alemine ve yaşama etkisi yok. SP ve Moddys'un verdiği notlar ve Amerikan seçimleri de olunca dalgalanma arttı. FETÖ acaba ekonomiyi, algıyı nasıl bozarız, yabancıların kanaatlerini nasıl değiştiririz diye müthiş bir operasyon yapıyor. Parayı nereden aldılar? Garibanlardan, öğretmenlerden, vatandaşlardan aldılar. Şimdi bu paralar Türkiye'nin itibarını kötüleştirmek için aymaz bir şekilde kullanılıyor.
Biz ilk günlerde kayyım kararını mahkemeler veriyordu. Bütün şirketin eli kolu bağlanıyordu. Biz dedik ki şirket çalışmaya devam etsin. Buraya atanan kayyumların neye göre atandığı belli değildi. KHK ile TMSF kayyum olarak atandı. TMSF bu işin ehli. Zor durumda olan şirketleri ihya eden bir kuruluşumuz. İlk günlerde yanlış uygulamalar oldu. Hatalarımızdan öğreniyoruz. Görünce hataları düzeltiyoruz. Duyarsız değiliz. Ne kadar titiz olursak olalım OHAL algısı yurtdışında etkili oluyor. İlk günlerde hiç kimse konuşmuyordu. Biz sitem ettikçe hepsi akın akın geldi ve dinledi. Sonra siz haklısınız biz mahcubuz dediler."
"Hesabı en kötüye göre yapmak. Bu krizin neresindeyiz. Büyüyecek mi sakinleşecek mi tahmin etmek zor. Ocaktan itibaren daha öngörülebilir olacak. Sözleşmeleri devlet Türk parası ile yapacak bu yönde bir irade koyacağız. Yabancılar için değil vatandaşlarımız için geçerli bu durum. Vatandaşlarımız ticareti milli para ile yapsın. Bu bir çağrıdır. Kendi paramıza hak ettiği değeri biz vermeliyiz. Türk parasına dönmek sadece değer kazandırmayacak. Gelişen ekonomide kriz yönetmenin başarısı zaman yönetmekten geçer. İş işten geçtikten sonra tedbir almak hasarı büyütür. Kamu olarak yapacağımız işlerde böyle düşünüyoruz istisnalar olabilir. Genel anlamda Türk parası ile yapılacak bir çok satış işi var. Dolayısı ile bu konularda genel yaklaşımımız budur."