"Binali Yıldırım'ın AKP içinde en güvenilir ismi Mustafa Ataş olacak"

"Binali Yıldırım'ın AKP içinde en güvenilir ismi Mustafa Ataş olacak"

Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifasından sonra, 65. Hükümeti kurmakla görevlendirilen AKP'nin yeni genel başkanı Binali Yıldırım,'ın  AKP içinde en güvenilir isminin Mustafa Ataş olacağını söyledi. AKP'nin kuruluş çalışmaların içerisinde de yer aldığını belirten Bayer  "2002’de Meclis’e girdi. 13 yıl süreyle AK Parti Genel Merkez Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) başkanlığını sürdüren Ataş’ın 7 Haziran seçimleri de dahil olmak üzere üç genel seçim, üç yerel seçim ve Türkiye’nin kaderini belirleyen iki referandumda başarı kazanılmasında büyük rol oynadı." ifadesini kullandı. 

Yalçın Bayer'in "Yıldırım, örgütü kime emanet etti" başlığıyla yayınlanan ( 24 Mayıs 2016) yazısı şöyle:

AKP'de MKYK üyelerini de içeren genel merkez yapısını İstanbul milletvekili Mustafa Ataş belirledi.

Genel Başkan’dan sonra güçlü bir isim olan Tunceli Çemişkezek doğumlu olan Ataş, yıllardır Erdoğan’la aktif siyaset içinde bulundu. Siyasete MSP Beşiktaş örgütünde ‘Gençlik Kolları’nda başladı.

 

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi.

 

RP Beşiktaş örgütünde görev aldı. Erdoğan 1992’de RP’den İstanbul il başkanı iken Ataş da il sekreteriydi.

Erdoğan belediye başkanı olunca, RP İstanbul il başkanı oldu; FP’nin de kurucu il yönetim kurulu üyeleri arasında yer aldı.

Serbest muhasebecilik yapan Ataş, AK Parti kuruluş çalışmaları içerisinde de yer aldı.

2002’de Meclis’e girdi. 13 yıl süreyle AK Parti Genel Merkez Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) başkanlığını sürdüren Ataş’ın 7 Haziran seçimleri de dahil olmak üzere üç genel seçim, üç yerel seçim ve Türkiye’nin kaderini belirleyen iki referandumda başarı kazanılmasında büyük rol oynadı.

Birçok STK’da üyeliği ve yöneticiliği var. Orta düzeyde Arapça ve İngilizce biliyor.

Bu bakımdan Başbakan Yıldırım’ın örgüt içindeki en güvenilir ismi sayılacak.

 

Sorun başkanlık modeli değil

 

Geçen hafta Prof. Dr. Burhan Kuzu, Aydın Üniversitesi ‘Aydın Platformu’nda bir sunum yaptı ve bu platform advertorial olarak pazar günü Hürriyet’te yayınlandı.

Ben bu platforma katıldım ve Sayın Kuzu’ya birkaç soru sordum. Bu soruların başkanlık modelini tartışmaya çalıştığımız şu yüksek gerilimli ve güvensizlik ortamı, konuya objektif olarak yaklaşmamıza ve konuyu derinlemesine incelememize engel oluşturuyor.

Bu yüzden sağlıklı bir ortam oluşmadan bu konuları tartışmak, var olan ontolojik durumu derinleştirmekten öteye gidemediği gibi, hem enerji hem de entelektüel irtifa kaybına yol açıyor.

Bununla birlikte, demokratik açılımlarla denenmiş ama henüz sağlanmamış ve de somut bir perspektifinden yoksun olunan toplumsal uzlaşma, toplumsal barış veya toplumsal mutabakat, çoğulculuk veya farklılıkların bir arada yaşayabilmesi fikri, yeni anayasayı güçlü ve başkanlık sistemini sorunsuz kılmıyor. Yani sorun başkanlık modeli değil, parlamenter modelde de hâlâ eksik olan bir hukuk devleti yoksunluğudur.

CHP İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba öncülüğünde hazırlanan CHP Emek Büroları Yönetmeliği, CHP’nin Antalya’daki çalışmaları sırasında PM’e görüşülerek kabul edildi. Bu yönetmelik ile parti bünyesinde, emek kesiminden milletvekilleri, PM üyeleri, farklı işçi ve kamu çalışanları konfederasyonundan temsilciler, akademisyenler, güvencesiz çalışan temsilcileri ve emekli temsilcilerinden oluşacak ‘Emek Büroları’ kurulacak. Genel Merkez, il, ilçe başkanlıklarında oluşturulacak Emek Büroları, CHP ile emek hareketlerini yakınlaştırarak, emekçilerin sorunlarının çözümünde etkin rol oynayacak ve politika üretilmesine katkı sağlayacak.

Antalya kampında PM üyelerine sunum yapan Veli Ağbaba şöyle dedi:

“Her bölgenin, her ilin emek alanı ile ilgili sorunu farklı olabiliyor. Örneğin Zonguldak’ta kurulacak Emek Bürosu, o ildeki en yoğun emek alanlarından biri olan madencilerin sorunlarını tespit edecek, fikir ve çözüm üretecek. Bunu o ildeki akademisyenler, işçiler, sendikacılar, uzmanlar yapacak. Çalıştaylar, fikir toplantıları, paneller düzenlenecek. Böylece CHP’nin üreteceği politikaların, diline yerleştireceği söylemlerin tespit edilmesi için, konuyu sorunu yaşayanlara dokunarak, hatta bizzat yaşayanlardan alacağız. Kocaeli’nde otomobil fabrikası işçilerinin sorunlarını, Bursa’da tekstil işçilerinin sorunlarını, İzmir’de petrol işçilerinin sorunlarını Emek Büroları yerinde ve bizzat yaşayanlarla tespit edecek, politika üretecek. İlçelere kadar yayılacak bu çalışmalar CHP’yi fikren zenginleştirecek. Sadece politika üretmekle de kalmayacak, o ilde emek kesiminin sorunlarına bilfiil müdahil olacak, hak temelli yasal eylemlere katkı sunacak, CHP’yi emek alanına sokacak, sendikalarla yakınlaştıracak, eylemlere katkı sunulmasını sağlayacak. Böylece emekçiler ile CHP arasında insanların yaşadıkları sorunlar üzerinden iletişim kurulabilecek.” CHP nihayet ‘işçi’ kesimini hatırladı.

Yüksek yargı organlarının başkanları (Yargıtay, Danıştay, Sayıştay)Cumhurbaşkanı’nın Karadeniz gezisine katıldılar. Devletin zirvesindeki bu uyumlu görüntünün toplumsal barış adına bir kazanım olduğu düşünülebilir.

Yargı düne kadar ‘Jüristokrasi’ ithamı altında, ayrı ve özerk bir güç olarak, yürütmenin elini kolunu bağlayan bir konumda yerden yere vurulurdu. Her vesile ile ‘demokrasi’ kıraat edenler tarafından, ağır bir demokrasi ayıbı olarak kabul edilen durumun giderek düzeldiği ve uyum içinde bir yargı fonksiyonunun Türkiye’nin önünü açan bir yöne doğru evrildiği anlaşılıyor. Mesele sadece bir çay toplama olmayıp aynı zamanda yeni bir ‘demokrasi hasadı olarak’ da nitelenebilir. Anayasa Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi başkanlarının da adil bir hukuk düzeninin tesisinde aynı uyum içinde olmaları, demokratik bir beklenti olarak gündemde... Trakya’da bağbozumu ağustos sonu itibariyle başlıyor, bu yol açıldı artık. Çeşitli ürünler ve hasat zamanları var, bunca iş yükü arasında katılmak biraz zor ama hasatlar arasında ayırım yapmamak, gönülleri de kırmamak lazım...

Türk Telekom internet hattı satıyor ama abonelerini ortada bırakıyor. Bodrum Gündoğan’dan yapılan şikâyetleri dikkate bile almıyor. 

Duayen turizmci, Turizmde Yeni Hamle ve Hareket Platformu Başkanı Hüseyin Baraner “Bu iki bakanlık (Kültür ve Turizm) mutlaka birbirinden ayrılmalıdır. Çünkü biri derinlik, diğeri hız gerektirir, ikisi bir arada yürümüyor” dedi.