"Binlerce hayvan daracık kafeslerde teşhir ediliyor, mal gibi satılıyor; petshop zulmüne son!"

"Binlerce hayvan daracık kafeslerde teşhir ediliyor, mal gibi satılıyor; petshop zulmüne son!"

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Kedi Köpek ve Gelinciklerin Kimliklendirilmesi ve Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelik” taslağı hazırladı. Bakanlığın Meclis gündemine sunacağı tasarıyla pet shoplarda kedi ve köpek satışına düzenleme geliyor. Yeni yasa tasarısına göre, kedi ve köpekler artık petshop’larda değil katalog üzerinden satılacak. Petshop sahipleri bu yöntemin merdiven altı üretimi artıracağını savunuyor.

Yine bakanlığın taslağına göre, hayvanlara birer pasaport verilecek ve çip takılacak. Bu hayvanlara sokakta rastlanması durumunda ise hayvan sahiplerine ciddi para cezaları kesilecek. Sokaktaki diğer hayvanlar ise kısırlaştırılacak.

Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, “Avrupa Birliği Anayasası, hayvanları ‘duygulu varlıklar’ olarak kabul ediyor. Her ülke kendi yasalarında hayvanlar için özel düzenlemeler yapmış ve hayvanları eşya statüsünden çıkarıp özel bir konuma oturtmuş. Biz ise bunun tam tersi bir yolda hayvanları metalaştırmakta ısrar ediyoruz” dedi.

Hürriyet gazetesinden Cansu Şimşek'in izlenim haberinde "Binlerce hayvan daracık kafeslerde teşhir ediliyor, mal gibi saltılıyor" ifadesi kullanılırken "Petshop zulmüne son" dendi. 

Hürriyet gazetesinin haberi şöyle:

Gazeteci haksızlığa, ayrımcılığa uğrayanların, görmezden gelinenlerin, unutulanların, ‘öteki’nin, ağaçların, hayvanların, tarihin, kültürün, sanatın sesi olur. O sesle bir hatadan dönülür, bir haksızlık giderilir, bir çocuğun hayatı kurtulur, bir kadının kaderi değişir... Hürriyet’in sayfalarında okuduğunuz her haber bu çabanın bir ürünüdür. Bu sayfa, baş döndürücü hızda gelişen gündem yüzünden ihmal edilen meselelerin sesi olmayı amaçlıyor. Ses verin ki sesiniz duyulsun...

Kırık kalpler ülkesi

Amerikalı yazar Mark Twain’ın yolu 1867’de İstanbul’a düşmüş, yazdığı seyahatnamesinde “Hayatımda hiç bu kadar mahzun bakışlı ve kalbi kırık sokak köpekleri görmedim” demişti…

Mark Twain’den 55 yıl sonra, 4 Ekim 1922’de Türkiye’nin ilk hayvan hakları örgütü olan Himaye-i Hayvanat Cemiyeti kurulmuş ve İstanbul’un ‘mahzun bakışlı sokak köpeklerini’ korumak için canını dişine takmıştı. Derneğin amacı sokak köpeklerinin itlafını engellemekti. Hatırı sayılır bir başarı da elde etmişlerdi.

Aradan 95 yıl geçti. Hayvan hakları mücadelesini yürüten dernekler, vakıflar kuruldu. Birçok insan bu mücadeleyi sahiplendi. Ancak yine de hayvan hakları konusunda bir arpa boyu yol almış değiliz.

Toplama kamplarını andıran barınaklar, belediyelerin zehirli katliamları, hayvanlara işkence yapan hatta tecavüz eden sonra da elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşan sözde insanlar, her biri çözülmeyi bekleyen devasa sorunlar olarak orta yerde duruyor.

Bunların hepsi ayrı birer dosya konusu. Acilen sorunlara çare olacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Belki böylece Twain’in mahzun bakışlı, kırık kalpli hayvanlarının yüzü bir parça gülecek.

Canlıları mal gibi alıp satmayın

Yeni yasa tasarısına göre, kedi ve köpekler artık petshop’larda değil katalog üzerinden satılacak. Petshop sahipleri bu yöntemin merdiven altı üretimi arttıracağını savunuyor. Hayvan hakları savunucuları canlı satışının tümden yasaklanmasından yana. Tartışma sürerken binlerce hayvan petshop’larda kafeslere açılan küçücük deliklerden nefes almaya çalışarak kurtuluşu bekliyor.

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, tasarıya ilişkin itirazlarını şöyle sıralıyor: “Hayvanlar mal kapsamından çıksın diye uğraştıkça aksine hizmet eden düzenlemelerle karşılaşıyoruz. Petshop’larla ilgili ciddi sorunlar var. Örneğin, Bakırköy’den bir ihbar geldi. Vatandaşlar, hayvanların dışkılarını yediklerini görüp panikle bize ulaşmışlar. BİMER’e şikâyet ettik. Gelen cevapta hayvanlarda bir sorun olmadığı, tek bir hayvanın eksik aşısından dolayı işletmeye idari para cezası kesildiğini bildirdiler. Şimdi bu petshop’un düzgünce denetlendiğine nasıl güvenebiliriz. ”

Üretimi kim denetleyecek

Hayvan Hakları Konfederasyonu İstanbul Temsilcisi Barış Şengün’e göre petshop’ların geçeceği bu sistemle merdiven altı üretim tetiklenecek.

Şengün, “Katalogdan hayvan seçmenin binbir riski var” diyerek, “Hangi çiftlikten geliyor, katalogda gördüğünüz hayvanın birebir geleceğinden emin misiniz, tedarikçi çiftlik kime ait” sorularını dile getiriyor. Şengün üretim çiftliği denen yerlerin denetiminin sağlanabileceğine de inanmıyor. Halihazırda belediyelere ait barınakların denetiminde sorun olduğunu söyleyen Şengün, “Hayvan barınaklarının denetiminde 60 maddelik bir liste var. Fakat hayvan barınaklarındaki koşulların hali içler acısı. Daha buraların denetim ve koordinasyonunda sorunlar varken nasıl olacak da ülkenin dört bir yanındaki üretim çiftlikleri, evde yavru alanlar tek tek denetlenecek” diye konuşuyor.

Gönüllü sahiplenme olsun

İstanbul Barosu’ndan avukat Hülya Yalçın da petshop’larda hayvanların sağlıksız ortamlarda teşhir edilerek satışa sunulduğunu belirtip şunları söylüyor:

“Hayvanlar teşhir edilerek merhamet sömürüsü yapılıyor. Hayvanların satışı tamamen yasaklanmalı. Katalogdan satış da olmaz. Hayvanların hangi ortamlarda tutulacağını bilemiyoruz. Yurtdışından hayvan ithalatı da durdurulmalı. Gönüllülük esasıyla sahiplendirme uygulamasına geçilmeli ve hayvanın takibi yapılmalı.”

Petshop sahipleri: Merdiven altı üretimi tetikler

32 yıldır evcil hayvan sektöründe çalışan Necati Güneş’e göre ise tasarıyla önerilen yasak düzgün çalışan birçok işletmeyi olumsuz etkileyecek. Güneş, “Yaklaşık on yıldır Pitbull satışı yasak, fakat her yerde bu cins köpek var. Yani birileri bunları merdiven altında üretiyor ve bu hayvanlara ulaşmak çok kolay. Sorun ruhsatlı petshop’larda değil, ruhsatı veya yetiştiricilik belgesi olmamasına rağmen hayvanları çiftleştirip merdiven altı üretim yapan çiftliklerde. Bu çiftlikler Marmara’nın dört bir yanında var. Ancak biz işi yasal yapanlar göz önünde olduğumuz için kurban ediliyoruz” diyor.

Dostları satmayız

14 yıldır petshop işleten Hüseyin Güven, “Biz dostlarımızı satmayız” diyor. Sadece hayvan ürünlerini sattıklarını söyleyen Güven, “Kedi ve köpek satışından bire üç kâr elde ediliyor. Sektörümüzün devamlılığı için satışlar elbette gerekli ama doğru şartlar sağlanmadıkça hayvan satışının savunulacak bir yanı yok. Asıl sorun satılan hayvanların nereden ve nasıl elde edildiğidir” diyor.

Belediyeler: Sadece denetliyoruz

Şişli Belediyesi Kısırlaştırma ve Rehabilitasyon Merkezi Veteriner İşleri Müdürü Gönül Koç şunları söylüyor: “Petshop için belediyeler, standart işyeri ruhsatı verir. Belediyeye başvuru yapıldıktan sonra ruhsat için denetim yapılıyor. Ancak petshop’larda hayvan satışı için son sözü söyleyen bakanlık. Belediyelerin satışlara onay verme ya da durdurma yetkisi yok. Belediyeler petshop’ları hayvan hakları yönünden denetleyebiliyor. Bir şikâyet olmuşsa belediye devreye girebiliyor.”

Bakanlık: Petshop'ta değil, katalogda bak

Geçen hafta hayvan hakları için kritik bir tasarı gündeme geldi. Ankara büromuzdan Meltem Özgenç’in haberine göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın önerisi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın desteğiyle petshop’larda balık ve bazı kuş türleri dışında hayvan bulundurulması yasaklanıyor. Kedi, köpek gibi hayvanlar ısı ve ışık dengesi olan üretim yerlerinde kalacak. Bu hayvanları almak isteyen kişiler, petshop’lardaki kataloglardan seçim yapacak. Yapılan çalışmaya göre, bu tür yerlerde olumsuz etkilendikleri için bazı kuş türlerinin kalmasına müsade edilmeyecek. Sadece balık ve muhabbet kuşları gibi hayvanlar petshop’larda bulundurulabilecek.

Terk edene ceza geliyor

Gıda ve Tarım Bakanlığı’nın hazırladığı ‘Kedi Köpek ve Gelinciklerin Kimliklendirilmesi ve Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelik Taslağı’na göre ise bu hayvanlara birer pasaport verilecek ve çip takılacak. Sokak hayvanlarının çoğunun sahipli olması ve sokağa bırakılmaları nedeniyle başlayacak olan uygulama, tüm barınaklardaki ve üretim yerlerindeki hayvanlara da yapılacak. Bu hayvanlara sokakta rastlanması durumunda ise hayvan sahiplerine ciddi para cezaları kesilecek. Sokaktaki diğer hayvanlar ise kısırlaştırılacak. Böylece popülasyonları azaltılacak.

AB anayasası: Onlar hissediyor

Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, “Avrupa Birliği Anayasası, hayvanları ‘duygulu varlıklar’ olarak kabul ediyor. Her ülke kendi yasalarında hayvanlar için özel düzenlemeler yapmış ve hayvanları eşya statüsünden çıkarıp özel bir konuma oturtmuş. Biz ise bunun tam tersi bir yolda hayvanları metalaştırmakta ısrar ediyoruz” diyor. AB Anayasası’nda özetle şöyle bir ifade yer alıyor: “(...) Birlik ve üye devletler, hissedebilen varlıklar olan hayvanların refahıyla ilgili gerekleri azami ölçüde dikkate alırlar.” Avrupa ülkelerinin yasalarında hayvan haklarıyla ilgili çok detaylı kurallar ve tanımlar var. Açık kaynaklardan ulaştığımız birkaç örnek:

İngiltere: Oldukça detaylı ve 14’ü aşkın yasal düzenleme bulunuyor. Hayvanlar ‘hissedebilen varlıklar’ olarak kabul ediliyor. Hayvanlara işkence gibi durumlarda ağır para cezaları ve 6 ay hapis cezası verilebiliyor. Petshop açmak sıkı kurallara bağlı. Hayvanın yılda kaç kez doğum yapabileceği de yasayla belirlenmiş. En ufak şikayette bu komisyon tarafından lisans iptal ediliyor.

İsviçre: Hayvanlara kötü davranan, çok çalıştıran sahiplerine 3 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Daha önce köpek sahibi olmamış kişiler köpek sahiplenmeden önce köpeğe bakabileceklerini gösteren bir sertifika sahibi olmak zorunda.

Avusturya: 2004’te kabul edilen kanuna göre, hayvanlar insanların bakma sorumluluğunda olduğu insana eş varlıklar olarak kabul ediyor.

Doğada değil, camda

Birkaç metre kare büyüklüğünde cam kafesinin içinde tur attıktan sonra hava alması için açılan küçük deliğe doğru ilerliyor. İki patisinin üzerinde durup burnunu deliğe uzatıyor. Biraz nefes aldıktan sonra patilerini indirip, kendi etrafında bir tur atıyor. Kesme kağıtlardan yapılmış zemine kıvrılıp duruyor. Günlük havalandırma seanslarından birini böylece tamamlamış oluyor. Eminönü’nden Başakşehir’e İstanbul’daki petshop’ları gezerken birçok benzer görüntüye rastlıyoruz. Hayvanların nereden geldiğini sorduğumuzda işletmeciler kendi çiftliklerinden getirttiklerini ya da yurtdışından ithal ettiklerini söylüyor. Köpeklere 1500 ila 6 bin lira arasında fiyat biçiliyor. Bu fiyat kedilerde 1000 ila 3 bin lira arasında. Bazı petshop’lar kredi kartına taksit dahi yapmayı kabul ediyor. Bir çoğu faturalarını ‘akvaryum malzemesi’ olarak kesmeyi öneriyor. Satın alınmayı beklerken büyüyen ve özel tasarlanan teşhir alanlarına sığmayan köpekleri görmek mümkün. Satışta hayvanlara dokulması yasak . Bu yüzden hayvanlar ya sadece hava alabilecekleri delikleri olan vitrin camların arkasında ya da üstü açık kalabalık bölmelerde tutuluyor.

Türkiye’de petshop’ta hayvan satışı yasal. Ancak kafeslerin boyutu, temizliği, güvenliği, hayvanların beslenmesi gibi kriterler söz konusu. Düzenli bir denetim olmadığı için bu kriterlerin yerine getirildiğini söylemek zor. Hayvan hakları savunucuları denetimlerden etkili bir sonuç alınamadığını söylüyor.