Yoksulluk, işsizlik, iş cinayetleri, işten atma ve güvencesizliğe karşı binler İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda buluştu. Kamu Emekçileri Konfederasyonunun (KESK) çağrısıyla yapılan bölge mitingine DİSK, TMMOB, TTB, EMEP, Haziran, Emek Gençliği, HDP, AKA-Der, TÖP, İDP, Kolektif, DİP, SGDF başta olmak üzere onlarca kurum katılım gösterdi.
Evrensel'in haberine göre miting nedeniyle polis İncirli Caddesi’nde oluşturduğu iki kontrol noktasında üst araması ve döviz kontrolü yaptı. İncirli Caddesi’ne çıkan ara sokaklar ise polis tarafından kapatıldı.
KESK, “Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek”, DİSK, “Yaşanabilir ücret, yaşanabilir memleket asgari ücret 2800 TL”, Emek Partisi “Krizin faturasını ödemeyeceğiz”, Haziran, “Zamlara pahalılığa, işsizliğe son” pankartıyla yürüdü.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ortak pankartında ise “Krize karşı emeğin hakları için omuz omuza” denildi. “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Krize karşı omuz omuza” sloganlarının atıldığı mitingde TARİŞ, Flormar ve Cargill direnişleri de unutulmadı. Emekçiler 2 bin 800 lira net asgari ücret taleplerini bir kez daha Bakırköy’den yükseltti.
Toplanan binlerce işçi ve emekçi sloganlarla İncirli Caddesi’nden Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yürüdü.
Burada açıklamayı KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen okudu. Açıklamada enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar emekçilerin hayatını kabusa çeviren bir ekonomik kriz yaşandığı belirtti. Hükümetin “En kötüsü geride kaldı, ekonomi tıkırında, her şey yolunda’ dediğini ama artan faturalardan, intiharlara, işten atmalardan eriyen ücretlere kadar her gelişmenin bunun tersini gösterdiği ifade edilen açıklamada, “Bizler için krizin anlamı OHAL’i kalıcı hale getiren otoriter baskıcı rejimle, kutuplaştırma siyaseti ile temel haklarımıza göz dikilmesidir” dendi.
İktidarın krizin faturasını işçi sınıfına, emekçilere ve yoksul halka kesmeye çalıştığı ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Üçte ikisi özel sektöre ve bankalara ait 467 milyar dolar dış borç 81 milyona ödetilmek isteniyor. Küçük bir azınlığın borcunu, zamlarla, adaletsiz vergilerle, işsizlik tehdidiyle halkın yüzde 99’u olarak bizlerin sırtına yıkılmaya çalışıyorlar. İşçilerin kıdem tazminatını fonla, kamu emekçilerinin iş güvencesinin son kırıntılarını esnek, performansa dayalı çalışmayla, kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik hakkımızı ise üç yıl süreli zorunlu bireysel emeklilik sistemi ile yok etmeyi planlıyorlar.
Zorla ücretsiz izine çıkarmalar, angarya çalıştırma, mesai ücreti, nöbet ücreti ödememe gibi çalışma hakkımızı ortadan kaldıran saldırılar gittikçe artırılıyor. İşsizlik fonunu bankaları beslemek için kullanılıyorlar. Milleti soyup soğana çevirenlerin, emeğimizi sömürmeye doymayanların sırtını yeni teşviklerle, vergi indirimleri ile sıvazlıyorlar.”
En temel ihtiyaçlara yüzde 50 zam geldiği bir ortamda yüzde 10 indirim kampanyasını “enflasyonla mücadele” diye göstererek halkın kandırılmak istendiği kaydedilen açıklamada, “Yılın sonunda asgari ücretlinin, işçinin, kamu emekçisinin, emeklinin maaş zammını düşük tutmak için enflasyonu düşük göstermeye çalışıyorlar. Sağlıkta acil durumlar dışında malzeme kullanılmasını engelleyen sözde ‘tasarruf tedbirleri’ ile hayatımızı tehlikeye atmaktan bile geri durmuyorlar. Ülkede yaşanan yıkıma kimse ses çıkarmasın diye tüm halk zapturapt altına alınıyor. Toplum, kent ve demokrasi tarihimizde izleri hiç bir zaman silinmeyecek onurlu bir sayfa açan Gezi direnişinden bile suç icat edilmeye, ülkenin en demokratik eyleminden darbe, suç örgütü çıkarmaya çalışılıyor” dendi.
AKP iktidarının ithalata, betonlaşmaya, dış borçlanmaya, ranta, spekülasyona dayalı ekonomik modelinin hızla çöktüğüne dikkat çekilen açıklamada, “Yaşanan krizin faturasının kesileceği doğru adres ülkemizi büyük bir yıkımın eşiğine getiren neoliberal politikalarda ısrar edenler ve bu politikalardan nemalanarak küplerini dolduran, her krizden büyüyerek çıkan yüzde 1’dir” dendi.
“Elektrik, doğal gaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamların geri alınması, işten çıkarmalara, ücretsiz izinlere son verilmesi, ücretlerdeki erimenin telafi edilmesini, asgari ücretin net 2 bin 800 TL olarak belirlenmesi ve vergi dışı bırakılması, vergi adaletsizliğine son verilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana hesap verebilir demokratik bir bütçe, toplusözleşmelerin yenilenmesini, emeğin haklarını yok eden KHK’lerin sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesi ve işten atılanların geri alınması” taleplerinin dile getirildiği açıklamada, şu çağrı yapıldı: “Toplumun emeğiyle geçinen çoğunluğunu korumayı esas alan taleplerimizin hayat bulmasının tek yolu emek karşıtı, sermaye dostu bu bozuk düzenin değişmesi ile mümkündür. Sağlam tek bir çarkın olmadığı bu düzeni değiştirmek, krize karşı emeğin haklarını savunmak için omuz omuza vermeye devam edeceğiz.”