*Gülseren Onanç
“Ey dünya, burada ne olduğu umurunda mı? Senin için önemli miyiz? Bizi görüyor musun? Bizi duyuyorsan, bize yardım edin. Hayatta kalmamıza yardım edin ve hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde sesinizi yükseltin. Bizi görüyor musun? Bize yardım edecek misin? Küçük de olsa bir umut olabilir mi?”
Bu sözler Afgan genç bir öğrenci kadının isyanı.
Öte tarafta, Afgan gazeteci kadınların hepsi, Taliban’ın kendilerini pek çok kez doğrudan tehdit ettiğini ve şu an çeşitli yerlerde Taliban’dan saklandıklarını söylüyor. Canları pahasına Taliban’dan saklanan kadınlar, en kısa zamanda ülkeyi terk edebilmenin yollarını arıyor.
Afgan hükümetinin Taliban ile barış müzakerelerinde aktif rol alan birkaç kadın politikacıdan biri olan Fawzia Koofi’ye göre, Joe Biden’ın ABD birliklerinin Afganistan’dan çekilmesini sadece bir ay geciktirmesi bile Taliban’la müzakerelerin sonuçlarında önemli bir fark yaratabilirdi: “Ülkemizi yabancı güçlerin koruması, hiçbir açıdan sürdürülebilir veya mantıklı değil, ancak ABD’nin şimdi, müzakerelerin ortasında ve bir anlaşmaya varmadan önce bunu seçmesi çok zamansız oldu. Kadınlar terk edilmiş hissediyor; erkekler terk edilmiş hissediyor; kadınlar ihanete uğramış hissediyor. Dünya liderleri dürüst davranmadı” diyerek Afganistanlı kadınların hislerine tercüman oluyor.
Afgan kadınların duygularını en iyi anlayanlar ve onlara samimi destek vermek için çaba gösterenler yine kadınlar oldular. Türkiye’den ve dünyadan kadın aktivistler, sivil toplum temsilcileri Afgan kadınlara destek olmak üzere çeşitli yollar arıyor.
ABD’de şair Amanda Gorman, Facebook yöneticisi Sheryl Sandberg, moda tasarımcısı Diane von Furstenberg, Charlize Theron ve Kate Winslet ile birlikte 500’e yakın isim “Afgan Kadınları ve Kız Çocuklarını Terk Etmeyin” başlıklı açık mektupta Biden yönetimini göreve çağırdı. Kadınların siyasi katılımı ve insan hakları konularında kadın liderlerle çalışan bir STK olan Vital Voices ve Women International’in öncülüğünde hazırlanan mektup, Biden yönetiminden dört somut adım atmasını talep ediyor:
Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK) Afganistan’daki kadınlarla dayanışma yollarını konuşmak için düzenlediği toplantıya ABD, Kanada, Hindistan, İran, Brezilya, Almanya, İtalya, Türkiye ve Afganistan‘dan 300’ü aşkın feminist, aktivist ve gazeteci katıldı. Toplantıya katılan kadınlar “küresel bir kadın dayanışması örgütlemenin aciliyeti” konusunda fikir birliğine vardı.
Ülkedeki hayal kırıklığı ve çaresizliğin yanında Taliban’a karşı en çok direnenler de kadınlar oluyor. Eski cumhurbaşkanı Eşref Gani de dahil olmak üzere birçok Afgan siyasetçi erkek ülkeden kaçarken, Fawzia Koofi gibi birçok politikacı kadın, Taliban’a direnmek için ülkede kaldı. Can güvenlikleri tehlikede olsa da Taliban’a karşı ses çıkaran, yılmadan mücadele veren Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı aktivist Zarifa Ghafari, Afganistan’daki üç kadın bölge valisinden biri olan Salima Mazari’nin hikayeleri umut verici.
Ülkeden kaçan erkek siyasetçilere karşı, Taliban’a direnen kadın politikacılar kadın liderliğinin önemini ve değerini dünyanın gözleri önüne seriyor.
Taliban’ın birinci döneminde 12-13 yaşlarında olan Afgan yazar Dr. Humeyra Kadiri, 20 yıl önce Taliban’ın iktidara geldiği günlerde, dünyanın Afgan kadınları unuttuğunu hatırlatarak, artık böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylüyor. “Ben şimdi, yani Taliban’ın ikinci döneminde bile sakin değilim. Aktif ve hareketliyim. Böyle aktif olan çok kişiyiz. Konuşuyoruz ve konuşmamız gerektiğine inanıyoruz. Artık bu sesi ne dünya duymazlıktan gelebilir ne de Taliban susturabilir. Çünkü biz yasa dışı ve dünya hukuku dışında bir şey yapmıyoruz. Eşit haklara sahip olmak için çaba harcıyoruz.”
Dünyada yükselen kadın hareketi ve global kadın dayanışması Afganistan’da direnen kadınlar ile birlikte Taliban ve onun temsil ettiği radikal İslam zihniyeti ile birlikte mücadele edecek.
Son olarak, dünyaya “Burada ne olduğu umurunda mı?” diye soran genç Afgan kardeşime SES vermek istiyorum.
“Sevgili kız kardeşim, Taliban’ın 20 yıl önceki döneminde de, şimdi de senin ülkende kız çocuklarına ve kadınlara yapılan zulmün farkındaydım. Orada sana yapılan benim içimi acıtıyor. İsyan ediyorum. Seni tanımasam da, adını bilmesem de sen benim için çok önemlisin. Senin eşitlik mücadelen aynı zamanda benim eşitlik mücadelem. Senin özgürlük mücadelen benim de özgürlük mücadelem.
Bir umut var mı diye soruyorsun. Elbette umut var. Umut senin ülkende mücadele eden Humayra’da, Zarifa’da, Salima’da, Fawzia’da. Umut cesur kadınların dayanışmasında. Umudunu asla yitirme.
“Hiç şunu başardık, başarabildik, başarabileceğiz diyebilecek miyiz?”diye sormuşsun. Evet sevgili kardeşim başaracağız. Çok uzakta olmayan bir günde birlikte başarabildik diyeceğiz.
Bu yazı, SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu'ndan alınmıştır.