Bir atamanın şifreleri: 2 hafta önce TÜİK'e vekaleten atanan Dosdoğru hızlı başlamış, çok önemli yenilikleri duyurmuştu ki...

Bir atamanın şifreleri: 2 hafta önce TÜİK'e vekaleten atanan Dosdoğru hızlı başlamış, çok önemli yenilikleri duyurmuştu ki...

Sabah internet sitelerinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanlığına Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer’in atandığını okuyunca kendi kendime, “Yahu TÜİK’e daha iki hafta önce başkan atanmamış mıydı?” diye sordum. Modaya uyup her gün içtiğim 1000 miligramlık balıkyağı kapsüllerine rağmen belleğim beni yanıltmış, çünkü iki hafta önce TÜİK’e yapılan atama asaleten değil vekaletenmiş.

O atama ekonomi kamuoyunun epey ilgisini çekmişti zira a) TÜİK’in eski Başkanı Cahit Şirin, başkanlıkta bir senesini doldurmadan görevden alınmıştı; b) Vekaleten atanan Ahmet Kürşad Dosdoğru, danışma kurulları oluşturularak alanlarında uzman ama muhalif diye bilinen akademisyenlerin davet edilmesi, işsizlik verisiyle ilgili metodolojinin değiştirilmesi, bundan böyle geniş işsizliğin de açıklanacağının duyurulması gibi çok önemli yeniliklere imza atmıştı. (TÜİK’in yapacağını açıkladığı yöntem değişikliğinin işsizlikte artışa yol açacağını geçenlerde T24’te yazmıştım.)

Başkanlığa vekaleten atanan Başkan Dosdoğru, ilk röportajını vermek için iktidara yakın medya yerine Dünya’dan Alaattin Aktaş’ı tercih etmiş ve kurumun yerlerde sürünen inanılırlığını artırmak için başka yenilikler yapılacağını da söylemişti

Aktaş’ın köşesinde yayınlanan röportajda Dosdoğru’nun özgeçmişi hakkında bilgiler de yer alıyordu. Buna göre Dosdoğru’nun en önemli yönü, ODTÜ’yü bitirdikten sonra çalışma yaşamına TÜİK’te başlaması ve hep burada görev yapmış olmasıydı. Aktaş’ın sözleriyle, “Kurumu her yönüyle bilen ve uzmanlıktan başkanlığa uzanan bir isim”di.

Bunları düşünürken, Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu’nun geçenlerde yazdığı başka bir yazıyı hatırladım (Demek ki balık yağı kapsülleri işe yarıyor); Müderrisoğlu bu yazıda, “küreselci” olmakla eleştirdiği iki akademisyenin Ankara’da danışman pozisyonunda “sisteme” girerek ekonomi yönetiminde etkili olmaya başladığını söylüyordu. Yazıda “IMF, yabancı yatırımcılar ve CHP ile ilişkileri bilinen bir aktör” olarak tarif edilen akademisyenin, TÜİK’in enflasyon danışma kuruluna alınan Prof. Dr. Refet Gürkaynak olduğunu duymuştum…

Derken TÜİK Başkanlığına vekaleten yapılan atamanın üzerinden iki hafta geçmeden bu sefer asaleten atama yapıldı. Ahmet Dosdoğru yerine gelen yeni Başkan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer, Marmara Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen. Marmara Üniversitesi mi?

Marmara Üniversitesi, ekonomi bürokrasisindeki atamalarda etkili olduğu kulislerde konuşulan, son olarak Berat Albayrak’tan boşalan Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğine atanan Prof. Dr. Erişah Ercan’ın görev yaptığı üniversite. Prof. Dr. Erişah Ercan, Berat Albayrak'ın doktora tezi hocası olarak biliniyor. Rastlantı mı? Bilmiyorum ama TÜİK’in yeni Başkanı Yeni Başkan Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer’in iktidar partisine ya da ittifak ortağı MHP'ye yakın olduğunu tahmin ediyorum. Prof. Dinçer, terör propagandasına cezayı hak ihlali gören Anayasa Mahkemesi kararına karşı bildiri imzalayan 1071 akademisyen arasındaydı.

Prof. Dr. Dinçer’in özgeçmişinde dikkat çeken bir başka nokta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetiştiği Kasımpaşa’nın ünlü okulu Kasımpaşa Lisesi’nden mezun olmuş olması.

Dosdoğru’nun TÜİK Başkanlığına atanmasının arkasında Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın bulunduğunu; kısa sürede görevden alınmasının Elvan’a yönelik bir yıpratma çabası olduğunu öne sürenler de var.

Şu sorular gerçekten de haklı ve meşru:

Madem asaleten atama yapılabilecekti, neden yapılmadı? Vekaleten atanan kişi medyaya konuşup önemli mesajlar verdikten sonra neden en azından bir süre beklenmedi?

Bir atamanın düşündürdükleri…