Bir Gündüz Aktan hikâyesi

Bir Gündüz Aktan hikâyesi
Indiana Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. İlhan Başgöz, iki gün önce vefat eden MHP Milletvekili Gündüz Aktan'ın düşün ve siyaset alanında büyük bir boşluk yarattığını belirtti. Aktan'ın ölümüyle kendi hayatından da bir dostun eksildiğini vurgulayan Başgöz, Radikal'de çıkan yazısında Gündüz Aktan'ı anlattı. İşte Başgöz'ün (21 Kasım 2008) yazısı:"Bugünlerde hep ölenlere ağıt ediyorum. Kısa bir zaman önce Metin And gibi değerli bir bilim adamı dostu kaybettik. Bugün de Büyükelçi Gündüz Aktan’ın ölum haberi geldi. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir, Gittikçe artıyor yalnızlığımız. (Cahit Sıtkı) Gündüz Aktan, toprağımızın az yetiştirdiği değerli bir düşünürdü. Ölümü ile benim hayatımdan bir dost eksildi. Milliyetçi Hareket Partisi’nin beyin takımından bir düşünür eksildi. Müslüman dünyasında ki çıkmazdan İslam’ın Maturidi yorumu ile kutulacağına inanan bir aydın eksildi. Türkiye Büyuk Millet Meclisi’nden, mevkiini kişisel çıkarı için kullanmayan bir üye eksildi. Aktan ailesinin orta direği eksildi. Yersiz bir karalamadan yüzünün akı ile çıktıktan sonra, büyükelçilik gibi bir görevden istifa edecek kadar onurlu bir insan Dışişleri ailesinden eksildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine candan ve yürekten inanan bir vatandaş eksildi. Radikal ailesinden bir değerli yazar eksildi. Eksilenlerin yeri bir daha doldurulamıyor... Aktan ailesi ile tanışmam Tokat Lisesi’ndeki öğretmenlik yıllarına kadar gider. Baba Bekir Suphi Aktan Tokat Valisi idi. Her ay Tokat Lisesi’ne gelir, öğretmenleri toplar ve bize demokrasi dersi verirdi. O yıllarda bir valinin bunu yapması cesaret işi idi. Benden Albert Gabriel’in Fransızca kitabından Tokat abideleri ile ilgili bölümün tercümesini istemişti. Yapıp vermiştim. Böylece biraz daha yakından tanış olmuştuk. Benim gibi solcu bir öğretmen hakkında çok iyi raporlar yazdığını biliyorum, ama bu raporlar benim işten çıkarılmamı önleyemedi. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı’nda, gölgesini görse komünist zanneden Tevfik İleri gibi bir bakan vardı. Demokrat Parti Bekir Suphi Aktan gibi bir valiye tahammül edemezdi. Onu merkez valisi yaparak kızağa çektiler. Daha sonra ben de işsiz kalınca Ankara’da kendisini ziyaret ettim. Ailecek Vakıflar Apartmanı’nda bir küçük dairede yaşıyorlardı. Bana kahvaltı için birkaç kuru zeytin ve çayı ancak bulabildiklerini söylemişti. Demek ki dürüstlük babadan evlada miras kalıyormuş. Gündüz Aktan’ı geçen yıl Amerika’ya davet ettik. İndiana Üniversitesi’nde Ermeni sorunu üzerinde bir konuşma yaptı. Konu daha ilan edilir edilmez, Ermeni gurupları idare üzerine baskı koyup konuşmayı önlemeye çalıştı. Ama, rektör gürültüye pabuç bırakmadı. Üniversite her görüşün ifadesine açık olacaktı. Gündüz bey akıcı İngilizcesi ile gerçekleri saklamadan dengeli bir konuşma yaptı. Dinleyicilerden kimse onun görüşlerini eleştirmeye cesaret edemedi. Boğaziçi Üniversitesi’nden bir Türk öğrenci müstesna. Bu ziyaret Gündüz Beyi daha yakından tanımamı sağladı. Kendisiyle her konuda uzun uzun konuştuk. Ermeni olayları için 1915 yılında bütün illerden kalan defterlerde ile giren ve çıkan Ermenilerin kayıtlarını tek tek incelediklerini söyledi. Ölen Ermenilerin sayısı iddia edilenden çok küçükmüş. O kadar küçükmüş ki, inanılmaz diye açıklamaktan çekiniyorlarmış. Sohbetlerimizin birinde kendisine bir Gönüllü İş Erleri projesinden söz ettim. Dinamik ve idealist genç üyeleri olan bir parti, bir gönüllü iş erleri grubu oluşturabilirdi. Bunların arasına yapılacak işin gereğine göre ustalar da katılabilirdi. Nerede bir zelzele olsa bu gençler, kızlı erkekli oraya koşacaktı. Hangi köyün suları akmaz olsa bu gençler gidip çeşmeyi tamir edecekti. Hangi yaşlı kadın hastaneye gidemiyorsa bu gençler onu hastaneye götürüp getirecekti. Hemşireye verecek parası olmayanların, bu gençlik gurubundan bir tıp öğrencisi gidip iğnelerini yapacaktı. Görevlilerin aralarından seçtikleri yetkililere Bacılar Başı, Yiğitler Başı gibi isimler verilecekti. Böylece hem gençler memleket gerçekleri ile yüz yüze gelecek, daha yapıcı bir milliyetçiliğe yönelecek, hem de enerjilerini akıtacak faydalı bir kanal bulacaklardı. Bu iş erlerine Cumhuriyet Ahileri adını verecektik. Benden partisinde bu konuda bir konuşma yapıp yamayacağımı sormuştu, elbet yapardım. Geçen yaz son konuşmamızda bir rahatsızlığından söz etmişti, ameliyat olup kurtulmak istediğini söylemişti. Demek kurtulamadı. Yazık ki uzaktayım, tabutunun arkasında yürüyemiyeceğim. Mezarının önünde eğilerek bu büyük insana son saygımı gösteremiyeceğim. Gündüz Aktan’ın ölümüyle hepimiz eksildik. Nurlar içinde yatsın, onun toprak ömrü yakınlarının ömrüne eklensin."