Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında havalanan F-16 uçaklarına ilişkin olarak "Bir ülkenin hava kuvvetlerinin kendi hava meydanını bombalamak durumunda bırakılması herhalde dünyada emsali görülmüş bir hadise değildir. Fetullahçı gizli örgütün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin sonuçlarından biri de budur" dedi.
Sedat Ergin'in "Bir hava kuvveti kendi hava meydanını neden vurur?" başlığıyla yayımlanan (2 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Uçaklar havadan ölüm yağdırıyordu. Akıncı Üssü’nden havalanan F-16’ların uçuşları bir türlü durdurulamıyordu.
Dalaman’dan havalanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tehlikeli bir yolculuktan sonra İstanbul’a saat 03.20 sularında intikal etmişti; ancak Atatürk Havalimanı’ndan çıkış yapabilecek durumda değildi.
Başbakan Binali Yıldırım, karayoluyla Ankara’ya doğru yol alıyordu.
Hava Kuvvetleri’nin bir ve iki numaralı komutanları Orgeneral Abidin Ünal ve Korgeneral Mehmet Şanver darbeciler tarafından derdest edilmişti.
Bu uçakları kim durduracaktı?
Sabah saatlerine doğru sivil plakalı bir otomobil İstanbul’dan Eskişehir’e doğru yol alıyordu. İçinde Eskişehir’deki Hava Kuvvetleri karargâhının dört önemli ismi vardı. İkisi korgeneral rütbesindeydi: Hava Savunma Komutanı Nihat Kökmen ve Muharip Hava Kuvveti Komutan Yardımcısı Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu.
Arabayı Eskişehir’deki karargâhın Kurmay Komutanı Tümgeneral Murat Semiz kullanıyordu. Araba onundu. Darbecilerin o gece yayımladıkları görevlendirme listesinde Tümgeneral Semiz’in adının karşısında “Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı” yazıyordu. Yani, o an itibarıyla bir darbe şüphelisiydi arabanın şoförü.
Arabadaki generallerden en alt rütbeli olanı Tuğgeneral Dursun Pak, Eskişehir 1. Ana Jet Üssü Komutanı’ydı. Eskişehir’deki F-4 (Fantom) av bombardıman filosu ona bağlıydı. Darbecilerin görevlendirme listesinde arabadaki iki korgeneral Kadıoğlu ve Kökmen“Hava Kuvvetleri emrine” alınıyordu. Yani pasifize ediliyorlardı. Pak’ın ise görevini sürdürmesi öngörülmüştü listede.
Bu sırada Başbakan Binali Yıldırım’ın iki önemli danışmanı Ankara Kızılay’da sahada durumu gözleyip gelişmeleri telefonla Yıldırım’a aktarıyorlardı. Binali Yıldırım, bu danışmanlarına Hava Kuvvetleri ile temas kurup ne yapıp edip uçuşların durdurulmasını söylemişti.
Olayların akışı 04.30 sularında Tuğgeneral Pak’ın cep telefonunun çalmasıyla yeni bir seyre girecekti. Arayan, Başbakan Yıldırım’ın Ankara’daki iki danışmanından biriydi. Başbakanlık ile Hava Kuvvetleri arasında temas sonunda sağlanmıştı.
Şimdi iş havacı generallerle Başbakan Yıldırım’ı konuşturmaya kalmıştı. Burada pratik bir çözüm bulundu. İkinci danışman da o sırada yolda olan Başbakan’la telefonda görüşme halindeydi. Danışmanlar iki cep telefonunu hoparlörlerini açarak birbirine yaklaştırdılar. Böylelikle karşılıklı ses bağlantısı kuruldu. Bundan sonrasını Tuğgeneral Dursun Pak’ın Akıncı Üssü iddianamesinde yer alan ifadesinden okuyalım:
“Murat Aydın’ın (Başbakanlık) telefonu vasıtasıyla Başbakanımız da benim telefonumu aradı. Önce ben, Kökmen ve Kadıoğlu generallerimiz kendisi ile görüştü. Ankara’da uçuş yapan uçak ve helikopterlerin etkisiz hale getirilmesi talimatını verdi. Biz de bu yönde angajman kuralları gereğince yetki vermesini istedik. O da bu emri verdi. Bunun üzerine Kadıoğlu paşa Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ne telefonla talimat verdi ve bu emrin yerine getirilmesini sağladı. Murat Semiz yol boyunca araç kullandı, herhangi bir görüşmesi olmadı. Eskişehir iline geldiğimde direk araçla Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ne gittik. Burada olaylara Başbakanlık direktifleri doğrultusunda müdahale etmeye çalıştık.”
Daha sonraki süreçte Kadıoğlu, arabada giderken kendisine bağlı Eskişehir’deki harekât merkezine (BHHM) hava meydanlarından F-16’ları darbeci uçakları düşürme yetkisiyle kaldırmaları emrini vermiştir.
Şimdi BHHM’nin resmi ‘özet defteri’nden o gece havada neler yaşandığını izleyelim:
“04.36: Kadıoğlu Korgeneral Başbakandan H-188 uçak düşürme yetkisi almıştır.
04.40: İncirlik ve Erzurum meydanlarındaki F-16 uçaklarına H-188 yetkisiyle kalk emri verilmiştir.
04.45: Balıkesir 9. Ana Jet Üssü Komutanlığı F-16 jetlerinin H-188 yetkisiyle kalkabilmesi için yazılı mesaj emri talep etmiş, bu mesajın çekildiği tespit edilmiştir.
05.02: Diyarbakır meydanındaki F-16’lara uçak düşürme yetkisiyle kalk talimatı verilmiştir.
05.05: Dalaman’daki F-16 uçaklarına uçak düşürme yetkisiyle kalk emri verilmiştir.
05.25: Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslanİzmir’den gelerek harekât merkezine intikal etmiştir.
05.34: HAWK Filo Komutanlığı’na bağlı İstanbul’daki (yerden atılan) hava savunma füzelerinin hazırlanması talimatı verilmiştir.
05.49: Korgeneral Kadıoğlu, Korgeneral Kökmen, Tümgeneral Semiz, Tuğgeneral Pak komutanlar Eskişehir Hava Harekât Merkezi’ne birlikte intikal etmiştir.
06.00: Akıncı Üssü’nden Yarbay Hakan Karakuş ‘bütün uçaklar indi’ bilgisi vermiş, bunun ilerleyen dakikalarda yalan bilgi olduğu tespit edilmiştir.
06.16: Erzurum’dan kalkan F-16’nın Akıncı Üssü’nün yakınlarına geldiği tespit edilmiştir.
06.37: Akıncı Üssü’nden kalkan uçak uyarı atışı yapılmadan indirilmiştir.
06.37: Havadaki F-16 uçaklarından biri İncirlik’ten kalkan tanker uçağını inişe zorlamak amacıyla yönlendirmiştir.”
Bu kayıtlardan anlaşılacağı üzere saat 06.30 sularında artık Türk hava sahasının hâkimiyeti demokrasi güçlerine geçmiş bulunmaktadır.
Ancak bu noktada uçakların kalkışlarının havadan önlenmesi ile yetinilmemiştir. Başbakan Yıldırım’ın talimatıyla Akıncı Üssü’nün bir tehdit olmaktan tümüyle çıkartılması için pistlerin tahrip edilmesi talimatı verilmiştir. Darbe karşıtı hava harekâtının sabah 08.00’de başlayan bu kısmını 15 Temmuz gecesi uzun bir süre BHHM’ye komuta eden Kurmay Albay İsmail Üner, merkezin ‘özet defteri’nden şöyle aktarıyor:
- Eskişehir’deki 111. Filo Komutanlığı’na ait F-4 bombardıman uçaklarına yükleme yaptırılarak Akıncı Üssü üzerinde bekleme görevi verildi.
- Önce Akıncı meydanı ana ve emergency (acil iniş) pistlerine F-16 uçakları ile top taarruzu yapılarak pistten uçak kalkışı engellendi. Takiben F-4 uçakları ile ana ve emergency (acil iniş) pistlere uçak kalkışı olmayacak şekilde 12 adet MK-82 tipi bomba atılarak pistin kapatılması sağlandı.
- Bu arada kalkabilecek helikopterlere karşı hava savunma uçakları Ankara ve Akıncı bölgesinde bekletildi.
- Zaman zaman Akıncı meydanındaki helikopter faaliyetleri tespit edildiğinden kalkışların engellenmesi için helikopter etrafına uçaklarla top atışı yapıldı. Bu atışlardan 1 tanesinde Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün ayağından yaralandığı bilgisi alındı.
- Akıncılar meydanında temasta olduğumuz personelden meydan içindeki darbeci unsurların muhtemel yerleri tespit edilerek, önce Sincan nizamiye ön tarafına, sonra kule yakınına ikişer adet bomba atıldı. Kule yakınına atılan bombanın patlamadığı bildirildi.
- Son bombardımanın ardından Akıncı meydanına operasyon düzenleyen diğer unsurlar ile koordinasyon kuruldu. Bu taarruzlardan sonra Akıncı meydanındaki darbecilerin teslim olmaya başladığı bilgisi alındı.
- Bir müddet daha Ankara üzerinde ve İstanbul bölgesinde hava savunma amaçlı devriye görevleri yapılmaya devam edildi. Bu andan itibaren sadece Yunanistan’a kaçan bir helikopterin sınır dışına geçtikten sonra inişi tespit edildi. Bu helikopter Türk Hava sahasından izlenemedi.
- Bu faaliyetlerden sonra darbeyle ilişkili olan hava trafiği takip edilmedi.”
Bir ülkenin hava kuvvetlerinin kendi hava meydanını bombalamak durumunda bırakılması herhalde dünyada emsali görülmüş bir hadise değildir. Fetullahçı gizli örgütün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin sonuçlarından biri de budur.
Not 1: Arabayla Eskişehir’e giderken cep telefonundan Başbakan Yıldırım ile teması sağlayan, Eskişehir’deki Fantom filosunun da komutanı olan Dursun Pak, FETÖ üyesi olduğu ve darbeye katıldığı iddiasıyla Akıncı Üssü davasında tutuksuz olarak yargılanmaktadır. Murat Semiz ise tutuklu yargılanan sanıklar arasındadır.
Not 2: Son YAŞ toplantısının ardından Korgeneral Nihat Kökmen NATO nezdindeki Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanlığı’na, Korgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu Hava Eğitim Komutanlığı’na atanmıştır.