Rahip Andrew Brunson kriziyle ivmelenen Türk Lirası'ndaki değer kaybının ardından enflasyonun yaklaşık 7 yılın en yüksek rakamını görmesiyle birlikte doğalgaz, elektrik ve bazı gıdalarda arka arkaya zamlar gelmeye başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet kanadından enflasyona ilişkin, "dış güçlerin oyunu" açıklamları geldi. Ancak patatesle başlayan marketlerdeki fiyat artışları domatesin kilosununun pazarda da 10 lirayı bulmasıyla vatandaşı zorlamaya başladı. Duruma tepkisini ile getirmek isteyen Mesut adlı bir işçi, "Haydi diyelim yağa, salçaya hükümeti devirmek isteyen güçler zam yapıyor. Peki elektriğe kim zam yapıyor?" diye sordu.
Evrensel gazetesine gelen Mesut adlı bir işçinin mektubu şöyle:
Adım Mesut. Uyduruk bir işyerinde biraz tecrübe edinip bir balast üretici işyerine girdim. İki-üç yıl derken devlet teşvik vermiş buraya ve Isparta’da bir fabrika daha kurduruyorlar. Biz hevesliyiz, işyerimiz güçleniyor. Aylıklar aksamaya başladı, 1 hafta-10 gün her aydan. Böyle müdür bizi ikna ediyor. Dananın kuyruğu kopacak az kaldı derken 6 aylık ücretimiz içeride birikti. Altı yıllık tazminat almak mümkün değil. Mahkemeye verdim. Davayı kazandım, kağıt üzerinde. Çünkü mahkemenin sonuçlanması 3 yıl sürdü ve işyeri makineleri sattı, sakladı. Binayı başkasının üzerine yaptı.
Evet AKP’yi sevmiyorum. Denetim yok, takip yok, sadece gösteriş. Sadece bu değil mağduriyetim. Saymakla bitmez.
Şimdi gelelim bugüne. Bizde kriz yok, güçlüyüz. Güçlü Türkiye, güçlü parti. Bu ülke güçleniyorsa neden fakir daha fakir? İşçi neden daha ucuz? Her şey iki katına çıktı, bizim ücretler sabit. Haydi diyelim yağa, salçaya hükümeti devirmek isteyen güçler zam yapıyor. Elektriğe yüzde 100 zammı kim yapıyor? Hep mağdurları oynamayın, güçlüyseniz gücünüzü kullanın. (Hak arayanlara değil ha!)
Ben dert anlatırken bazı AKP’ye oy veren arkadaşlar, “Nankörlük etme. Bir de yapılanlara bak” diyor. Ben de diyorum ki, “On beş senedir satıp bitiremediği dev fabrikaları, kurumları kim yaptı?” cevap yok. Bu arada kriz zengini zengin ederken, bir taraftan da işçiyi de zam istemesinler diye sindiriyor.
Köprü yapılmış hem ücretli hem de arabam yok. Hatta devletin değil. Tünel ücretli devletin değil. Otoyol zaten vardı da yine de ücretli. Pendik’te 30’u aşkın spor kompleksi var, israftan başka bir şey değil. Evet yeniliklere karşıyım anlaşılan. Devlet sadece gelirimden yani emeğimin karşılığından yarısı kadar gelir vergisi alıyor. Karşılığında ne veriyor? Hava. Mümkün olsa ondan da vergi alır. Hizmet veriyor sonuçta. Bazı gerçekleri anlatmak zor. AKP giderse kıyamet kopmaz. Atatürk öldü kıyamet kopmadı. Kuzuya kurdu yedirmiyorsunuz, kurda kuzuyu yediriyorsunuz.