BBC Dergi Adam Hadhazy
18. yüzyılda Rusya’da Feodor Vassilyev adlı bir köylünün karısı 69 çocuk ile en fazla çocuk sahibi olan kadın olarak anılır.
Mahalli manastırın Moskova’daki hükümete yazdığı rapora göre, 1725-65 yılları arasında Bayan Vassilyev 16 ikiz, yedi üçüz ve dört dördüz doğurdu. 27 kez doğum yapan kadının toplam 69 çocuğu olduğu ifade ediliyordu.
60’dan fazla çocuk sahibi olmak gerçekten mümkün mü? Bir kadının doğal yollardan ne kadar çocuk doğurabileceği sorusunun yanıtını ararken düşündüğümden daha fazlasının mümkün olduğunu gördüm.
Önce, Vassilyev ile ilgili raporun matematiksel olarak ne kadar doğru olduğuna bakalım. 40 yıl içinde 27 gebelik mümkün görünüyor. Üçüz ve dördüzlerin erken doğduğunu biliyoruz.
Buna göre, kaba bir hesapla 16 ikizin 37 haftada, yedi üçüzün 32 haftada, dört dördüzün de 30 haftada doğduğunu düşünürsek Vassilyev 18 yılını hamile geçirmiş diyebiliriz.
Ama böyle bir şeyin gerçekte mümkün olup olmadığı başka bir konu.
Öncelikle, kadının doğurganlığı bu kadar uzun süre devam edebilir mi? Doğurganlık, genel olarak yumurtalıkların her 28 günde bir yumurta üretmeye başladığı 15 yaş civarında başlar ve 51 yaş civarında menopoza girilmesiyle son bulur.
Fakat menopozdan çok önce doğurganlık şansı azalır. 45 yaşından sonra kadının her ay hamile kalma ihtimali yüzde 1 civarındadır. Çünkü yaş ilerledikçe yumurtanın kalitesi ve sayısı önemli ölçüde azalır. Kız bebekler yaklaşık bir milyon yumurta üretme kapasitesiyle doğar, fakat yetişkinlikte bunların ancak birkaç yüz bini canlı kalır. Bunların ise ancak 400 tanesi tam olgunluğa ulaşarak yumurtalıklar tarafından salınır. Bu toplam 30 yıl kadar bir doğurganlık dönemi demektir. Ancak bu dönemin sonuna doğru bazı yumurtalar hasarlı olabileceğinden, döllenme olsa bile bu gebelikler düşükle sonuçlanır.
40’lı yaşların sonlarında doğuran kadın haberlerine arada bir rastlansa da kadınların çoğu 42-44 yaş sonrası hamile kalmaz.
Ayrıca her gebelik kadının üreme organları üzerinde tahribata neden olduğu için yeniden gebe kalma şansını da azaltır. Ayrıca emzirme döneminde de gebelik ihtimali yok gibidir. Bu doğal doğum kontrol yöntemi doğurganlık süresini daha da kısaltır.
Bu hesaba göre, Bayan Vassilyev 50’lerinde bile çocuk doğurmuş olmalı.
İleri yaşlarda gebe kalma şansının azalması evrimsel perspektif bakımından da oldukça mantıklı; çünkü gebelik ve doğum ileri yaşlarda daha da sıkıntılı olabilen zor süreçlerdir.
Birkaç yüzyıl önce Rus kırsal kesim koşullarında 69 bebek taşıyıp dünyaya getirme iddialarının doğruluğunu sorgulatan nokta da işte burası.
Gelişmiş ülkelerde doğumla ilgili sorunlara bağlı olarak ölen kadın sayısı çok az. Örneğin Dünya Bankası istatistiklerine göre İngiltere’de her 100 bin canlı doğumda 8 kadın hayatını kaybederken Sierra Leone’de bu sayı 1100.
Bayan Vassilyev’İn 27 doğumda başına hiçbir şey gelmemiş olması inanılır gibi değil. Eskiden özellikle çoklu doğumlarda kanama vb sorunlar ciddi bir risk teşkil ediyordu.
Vassilyev’in çok sayıda ikiz, üçüz ve dördüz doğurmuş olması ise iddianın itibarını biraz daha sarsıyor. Bu tür gebelikler oldukça nadir görülür. Örneğin İngiltere’de 2012’de ikiz gebeliklerin oranı yüzde 1,5, üçüz oranı on binde 3, dördüz oranı ise 778 binde 3 olmuştu.
Bu tür doğumlar kalıtsal olduğu için belki Feodor’un karısına aşırı bir örnek olarak da bakılabilir. Fakat diğerleri bir yana 16 ikiz gebelik ve sağlıklı doğum ihtimali fazla astronomik görünüyor. Ayrıca bu 69 çocuktan 67’sinin yaşamış olması ihtimali de o dönemin koşullarına göre fazlaca iyimser geliyor.
Bunların hepsi doğru ise bu kadar çocuğa bakmanın yarattığı sıkıntı epey büyük olmalı ki Vassilyev çifti onlarca yıllık evliliklerine son vermiş. Feodor’un ikinci evliliğinden de ‘sadece’ 18 çocuğunun olduğu söyleniyor.
Günümüze gelince… Gerçekten de limit nedir sorusunu bugün yanıtlamak, “doğal” sınırlar artık geçerli olmadığından daha karmaşık.
1970’lerde geliştirilen dış yardımla doğurganlık teknikleri (ART) sayesinde çoğul doğumlarda önemli bir artış oldu. Ayrıca taşıyıcı anne olgusu da bir aile içinde sahip olunabilecek çocuk sayısını artırabilir.
Son dönemlerde yapılan araştırmalar, kadınların yumurtalıklarında “ovosit kök hücreler”, başka bir deyimle olgunlaşmamış yumurta hücreleri bulunduğunu ve doğru bir şekilde uyarıldığında neredeyse sınırsız sayıda yumurta üretilmesi ihtimali üzerinde duruyor. Bu hücreler insan dışındaki diğer bütün canlılarda yeni yumurta üretimini sağlıyor. Bazı doktorlar bu konuya şüpheli yaklaşsa da bazıları kadınlarda bu mekanizmanın işler hale getirilebileceğini ve kanser tedavisi gibi nedenlerle doğurganlığı erkenden son bulan kadınlara yeni olanakların açılabileceğine inanıyor.
Şöyle bir ihtimal düşünün: Yumurtalıkların aşırı uyarılması yoluyla kadının çok sayıda yumurtası aynı anda olgunlaşıp salınabiliyor. Sonra bu yumurtalar bir operasyonla alınıp vücut dışında döllenerek taşıyıcı annelerin rahmine yerleştiriliyor. Bu sayede kadınlar da erkekler gibi yüzlerce, hatta binlerce çocuk sahibi olabilir.
Ancak uzmanlar bu araştırmaların amacının bu olmadığını, çocuk sahibi olamayan kadınlara uygulanmak üzere çalışmalar yapıldığını belirtiyor.