Bir 'ucube vakası' da CHP'li Şahin Mengü'den...

Bir 'ucube vakası' da CHP'li Şahin Mengü'den...
T24 - Başbakan'ın Kars'ta Heykeltraş Mehmet Aksoy'un 'İnsanlık Anıtı' adlı eseri için sarfettiği 'ucube' sözleri televizyon programlarındaki tartışmaların odak naktası oldu. Ancak bunlar tartışılırken bir başka 'ucube' tepkisi de gözden kaçtı. 'Genç Mustafa' adlı çizgi romanda Atatürk'ün hatırasına hakarak edildiği gerekçesiyle çizerler, CHP'li Manisa milletvekili Şahin Mengü tarafaından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet edildidi. Milliyet gazetesi yazarı Mehveş Emin'in bugün (15 Ocak 2010) yayımlanan yazısı şöyle: Ucube ve Muhteşem Süleyman üzerinde dönen tartışmalar aldı başını gitti. Ne yazık ki sadece iktidar partisi değil, muhalefet de benzer despot, yasakçı tepkiler veriyor. İşte en az “ucube” kadar tartışılmayı hak eden bir haber: CHP Manisa milletvekili Şahin Mengü, “Genç Mustafa“ adlı çizgi romanda, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret edildiği ve sövüldüğü” iddiasıyla, eseri kaleme alan Yalın Alpay ve çizimleri yapan Barış Keşoğlu hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.  Neden dersiniz? “Genç Mustafa”nın elleri bağlanarak bir paşa tarafından dövülmesi ve ağzından kan gelerek resmedilmesi... Dilekçede, “Ülkemizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk hiçbir resmi belgeye ve veriye dayanmayan tamamen kurgu/senaryo şeklindeki çizimlerle; Osmanlı sarayında yumrukla, sopayla dayak yiyen, işkence gören, kafası yerde tekmelenen bir aciz, zavallı konumunda resmedilerek küçük düşürülmüş ve aşağılanmıştır“ denmiş.  CHP’li aileden Can Dündar’ın “Mustafa” filminin üzerine kopan kıyameti hatırlayın... Buyrun size ikinci Mustafa vakası! Veya “Ucube-2“! Zira Başbakan’ın Kars’taki heykele gösterdiği tepki ve Arınç’ın “Muhteşem Süleyman” fetvasıyla CHP’li vekilin tavrının arasında zerre fark yok. Aslında Mengü, bir adım daha ileri gidip iktidardan bile daha tahammülsüz, daha yasakçı bir portre çizmiş oluyor. Hem “kurgu/senaryo” diyor, hem de suç duyurusunda bulunuyor!  O romanın çizeri Barış Keşoğlu’nu tanırım... Aile boyu CHP’li, kendisi de sıkı Atatürkçü, gencecik bir çizer. Kaldı ki “Genç Mustafa”nın çizeri veya yazarı, şeceresiyle Atatürkçülüğünü kanıtlamak zorunda da değil. Fakat bu gençler,  CHP seçmeni olduğu için olay iyice ironik bir hal alıyor. Şimdi lütfen kendinizi onların yerine koyup bir düşünün: Bu nasıl bir ülke? Atatürk’ün gençliğinde uğradığı şiddeti resmedenlere bile tahammülü olmayan nasıl bir düşünce sistemi? Aynı kafa CHP seçmeni şunu sormaz mı kendine: Yahu bu vekiller benim adıma doğru düzgün bir siyaset inşa etmek, sağlam bir muhalefet yapmak yerine neden bir çizgi romanla uğraşarak vakit kaybediyor? Neden gerçek sorunlarla uğraşacağına, özgürlükler, yaşam tarzı, demokratikleşme için mücadele edeceğine, tam da eleştirdiği iktidar partisiyle aynı açmaza düşüyor? Neden Atatürk’ü Stalin’leştiriyor, neden onu insanlık dışı bir forma dönüştürmeye çalışıyor? Böyle yaparak kaybettiklerinin farkındalar mı? Bülent Arınç’ın “kaldırın bu diziyi“ demesinden hiç de farklı bir pozisyonda olmadıklarını idrak edebiliyorlar mı? Başbakan’ın bir heykele “ucube” demesiyle ortalığı ayağa kaldırırken, kendi eylemlerinin farklı açıdan, fakat aynı despot anlayıştan kaynaklandığını görmüyorlar mı? Tüm siyasilerden rica ediyorum: Lütfen yazarı, çizeri, ressamı, heykeltıraşı, tiyatrocuyu, edebiyatçıyı artık rahat bırakın. Önce bu ülkenin asli sorunları için mesai harcayın. Yoksa “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden ve söven” asıl siz olursunuz. Yoksa “hoşgörü” türküleri tutturup samimi olduğunuza kimseyi inandıramazsınız... ALLIANOI TARİHİ DEĞİL MİYDİ?  Başbakan Erdoğan, dünkü il başkanları toplantısında “ucubeye” açıklamalar getirdi... Her şeyden önce Başbakan, heykel etrafında dönen tartışmaların seçkinciliğin bir tezahürü olduğunu savunuyor: 1- Başbakan “aile bizim için önemlidir, tarih ve tarihi şahsiyetler son derecede önemlidir” diyor. Burada hedef aldığı “laik kesim“ için bunlar önemli değil mi, anlayamadım. Ortamı yine laik-muhafazakâr ayrımıyla germenin faydası değil, zararı var.2- Heykelin yeri, estetik değeri, şehirle uyumu, hepsi tartışılabilir. Ancak bunun nedeni, Başbakan’ın göz zevkini bozması veya kendi “izan” anlayışı olamaz. Halkçıyız madem, halk tartışsın! Karslılar kendileri karar versin isteyip istemediklerine... Tepeden inmesin!3- Başbakan’ın tabiriyle “”asil aileden gelmek“le bir sanat eserini beğenip beğenmemek arasındaki bağlantıyı çözemedik. Her işin bir uzmanı, uzmanların kendi aralarında fikir ayrılıkları yok mu? Bir insan aynı anda hem ekonomist, hem siyasetçi, hem sanat uleması, hem şehir düzenlemecisi olamaz. 4- Başbakan, “tarih ve tabiat kurulunun verdiği kararı” hatırlatıp altında tarihi eser olduğunu belirterek, bu anıta müsaade etmeyeceğini söylüyor. Peki üzerine kum dökülerek yok edilen Allianoi neydi? Demek ki bazı “tarih ve tabiat kurulu” kararları uygulanabilir, bazıları uygulanamaz!5- Kimse kimsenin beğeni ve güzellik anlayışına hakaret etmiyor. Ama siyasiler sağ olsun, beğenilerimiz de güzellik anlayışımız da onların çektiği sınırlar içinde kalmak, tartışılmak zorunda. Nasıl bir özgürlük tasavvuru, anlayan beri gelsin.   GÜNÜN TWİT’İ @mehmettez: Yeni alkol yönetmeliği alkolü değil sosyalleşmeyi önlemeye yönelik tedbirler içeriyor. Bir tür “dağılın lan” yani... “Evinizde için.”