Her gün yeni ölümlere neden olan bireysel silahlanmaya karşı TBMM İçişleri Komisyonu Sözcüsü AKP'li Mustafa Baloğlu, dengeli bir yasal düzenlemenin yeniden gündeme gelmesini isteyerek, “Evlat edinmek isteyen aileler nasıl sürekli kontrol altına alınıyorsa silah ruhsatı da böyle verilmeli” dedi.
Baloğlu bireysel silahlanmayla ilgili şunları söyledi:
“Özellikle belirli bölgelerimizde silaha karşı bir merakın olduğu kesin. Çok iyi incelenmesi, ciddi ele alınması ve kriterlerinin çok iyi konulması gereken hassas bir konu. Bireysel silahlanmanın şartlarını iyi belirlemeliyiz. Silah sahibi olmak çok farklı bir şey. Bunun bilincinde olan kişiler, sadece tehdit altındaysalar veya gerçekten korunma ihtiyaçları varsa ruhsat almalı. Kanunda bilinen şartlar var; belirli sayıda işçi çalıştırma, belirli sermayeye sahip olma gibi. Bunun yanında kişinin psikolojik testlerinin iyi yapılması, silah bulundurmaya elverişli olup olmadığının iyi tespit edilmesi lazım. Sağlık muayenelerinin iyi yapılmasından tutunuz, silah edinmek isteyenin ciddi takibe alınmasına kadar gitmeli. Evlat edinmek isteyen aileler sürekli kontrol altına alınıyor. Aile yaşamları, psikiyatrik durumları uzun süre kontrol ediliyor, yaşamları etraftan sorgulanıyor. Bunun gibi silah ruhsatı verilirken de ince elenip sık dokunmalı. Orada bir hayat emanet ediyoruz vatandaşlarımıza; burada da belki bir hayatı sonlandırabilecek sonuçları oluyor. Öfke kontrolü çok önemli. Öfkeye meyli, psikolojik sıkıntıları varsa bunlar tespit edilebilmeli.
Fakat şunu da söylemeliyim genel cerrah olarak. Ateşli silah yaralanmalarının yoğun geldiği Taksim Hastanesi’nde çalıştım. Karşılaştığım vakalarda silahlı yaralanmalara sebep olanların çoğu ruhsatsız silah kullanıyordu. Ruhsat süreci ciddi aşamalardan geçip daha bilinçli olanlara izin verilmeli ama ruhsatsız silahlarla ilgili de bilinç oluşturmalıyız. Maalesef bizim kültürümüzde, ‘Yasakladım’ demekle tam bir çözüm bulmak zor.”
Hürriyet'ten Bülent Sarıoğlu'nun haberine göre, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı Ramazan Baş: “Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ni kurduğumuz günden bu yana birçok ateşli silahla yaralanma vakasıyla karşı karşıya kaldık. Savaşlara değinmiyorum bile ama en çok düğünlerde yaralanan insanları gördük. Trafik, maçlar, gelenekler... İnsanların silaha kolayca sahip olmaları kesinlikle önlenmeli, hâlâ derneğimizde aktif üyemiz olan birçok arkadaşımızın hayatları hazin birer yaşama dönüşmüş durumda. Bu duruma dur demenin vakti çoktan geldi.”
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği, Türkiye’de 150 bin üzerinde omurilik felçlisinin olduğunu tahmin ediyor. Bu rakamın yüzde 90’ı tekerlekli sandalyeye veya bir başka kişiye bağımlı yaşamak durumunda. Dernek, omurilik felçlilerinin tıbbi, mesleki, ekonomik, sosyal sorunlarını çözmeye ve aynı zamanda çeşitli kampanyalarla ihtiyaç sahiplerine akülü sandalye ulaştırmaya çalışıyor.
“İlkokuldan başlayarak silahın yol açabileceği bütün sonuçları çocuklarımıza anlatmalıyız. Fazla katı bir düzenleme getirdiğinizde başka vatandaşların da hakkını belki sınırlayabilecek duruma geliyorsunuz. Bu konunun bütün paydaşlarıyla toplanıp kararlar alınmalı. ABD, bireysel silahlanmayı vatandaşın hakkı olarak görüyor. ABD’de yaşanan son olaylar, ülkemizde her gün duyduğumuz haberler belki bu kanunun gündeme gelmesine vesile olur. Allah göstermesin hepimiz bir kaza kurşununa kurban gidebiliriz.”
Meclis İçişleri Komisyonu’nda 2013’te görüşülen Ateşli Silahlar Yasası değişikliği, o dönem farklı tartışmalara neden olmuştu. Hükümet ve komisyon yönetiminin, ‘silah edinmeyi zorlaştırdığını’ savunduğu tasarı, muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarınca tersi yönde eleştirildi. Tarafların anlaşamadığı tasarı komisyondan çıkamadı ve kadük kaldı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bireysel silahlanmanın koşullarını gözden geçirecek bir çalışmaya doğrudan destek vereceklerini belirterek, “Özlediğimiz bir uzlaşmayı hep birlikte yakalayabiliriz” dedi. Özel, şunları söyledi: “Maalesef hem 15 yıldır iktidarları boyunca Türkiye’de ruhsatlı ve ruhsatsız silah sayısındaki artış hem de 15 Temmuz sonrası bireysel silahlanmayı demokrasiye sahip çıkma mücadelesinin bir parçası gibi gösteren ve bu konuda yapılan sorumsuz açıklamalar oldu. Bir yandan da bütün dünya ve Türkiye bireysel silahlanmanın bedelini ödüyor. En son Teksas’ta, her 10 günde bir dünyanın bir yanında sorumsuzca silahlanmanın önünün açıldığı ülkelerden katliam haberleri alıyoruz. Türkiye’de de zaman zaman düğünlerde, zaman zaman kadın cinayetlerinde, zaman zaman cinnet anlarında bu hep tartışma konusu oluyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin içinden bireysel silahlanmanın koşullarının gözden geçirilmesi, zorlaştırılmasıyla ilgili yaklaşım gerçekten özlediğimiz, sağduyulu bir yaklaşım. Bireysel silahlanmayı ağırlaştıracak, hem zorlaştıracak hem de bilimsel şekilde gerek akıl sağlığı açısından hem de hangi saiklerle buna talep oluyorsa bunun denetlenmesini sağlayacak adımları son derece önemli görüyoruz. Böyle bir çalışmaya CHP olarak doğrudan destek veririz, katkı sağlarız. Çok doğru olur. İşe üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin katkısı çok önemli. Ortak akılla Türkiye’nin bu konuda ulusal, doğru ve ayakları yere basan bir politika üretmesi büyük kazanım olur. Bu mesele tüm partilerin birlikte, siyaset üstü ele alabilecekleri ve çözüme kavuşturduklarında Türkiye’nin kazanacağı bir konudur. Çünkü kurşun adres sormuyor. Bir serseri kurşun, bir cinnet kurşunu da kimsenin siyasi kimliğine bakmıyor.”
Adli Tıp Kurumu’nun verileri, ateşli silah olaylarında zarar gören insanların sayısının trafik kazalarıyla yarıştığını gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin Adli Tıp Kurumu’ndan edindiği bilgiye göre, 2006-2015 arasındaki 10 yıllık dönemde ateşli silah yaralanması sonucu 67 bin 960 muayene yapıldı. Yani yılda 6 bin 796, günde 18 kişi ateşli silahla saldırıya uğradı.
Türkiye’de son 10 yılda 15 bin 625 kişi ateşli silahla öldürüldü. Silahın bulunduğu her 5 olaydan biri ölümle sonuçlandı ve 6 saatte 1 kişi silahla öldürüldü. CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm de sadece geçen eylül ayında bireysel silahlarla 1575 kişinin öldürüldüğünü, 2 bin 670 kişinin yaralandığını, bu yıl işlenen 363 kadın cinayetinin 285’inin ateşli silahla olduğunu vurguladı. Mehmet Tüm şöyle devam etti: “Cezaların caydırıcı ve ağır olmaması, mahkemelerin ertelenmesi, cezaların para cezasına dönüştürülmesi, silahta sayı ve yaş sınırı ve denetimin olmaması gibi etmenler de silahlanmayı teşvik ediyor. Ateşli silah satışına denetim ve kısıtlamalar getirilmediği müddetçe, bu konu ülkemiz açısından çok önemli bir toplumsal problem olarak kalmaya devam edecektir. Silahlanmaya dönük mevzuat değişiklikleri yapmanın yanında, toplumsal farkındalığı arttıracak eğitimler vermek bu sorunun çözümünde önemli rol oynayacaktır.”