"Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı, 'Bütün çabamız Türkiye’yi Mısır’a çevirmek' demişti!"

"Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı, 'Bütün çabamız Türkiye’yi Mısır’a çevirmek' demişti!"

Katar'ı "IŞİD ve El Kaide'yi güçlendirmekle" suçlayarak diplomatik ilişkileri kesen dokuz Müslüman ülkeden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri'nin eski Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zeyid'in 2013 yılındaki Gezi Parkı eylemlerinden önce "Bütün çabamız Türkiye’yi Mısır’a çevirmek" dediği iddia edildi. Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, "Abdullah bin Zeyid, Mısır’daki Sisi darbesini yöneten isimlerden biriydi. Şimdi eski hesabı kapatmak istiyorlar" görüşünü savundu.

Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (26 Haziran 2017) nüshasında yayımlanan "Erdoğan’ın rahatsızlığı ve Katar hamlesi" başlıklı yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayram namazı sırasında rahatsızlanması milletin yüreğini ağzına getirdi.

Sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından Cumhurbaşkanı’nın, kameraların karşısına geçmesi dezenformasyon yapılmasını engelledi. Erdoğan, “Şekere dayalı bir tansiyon dengesizliği yaşadık” dedi.

Erdoğan, 2006 yılında da yine şekere dayalı bir rahatsızlık yaşamış, şoförünün paniklemesi üzerine aracında kilitli kalmıştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, aracın camı balyozla kırılarak çıkarılmıştı.

Bu kez Cumhurbaşkanı ile aynı camide olan görgü tanıkları, sedye yardımı ile camiden çıkarılan Erdoğan’a hemen müdahale edildiğini anlattı. Özal’ın vefatından sonra ise cumhurbaşkanlarının ve başbakanların konvoylarında tam teşekküllü ambulanslar yer alıyor. Çünkü 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, tıbbi müdahale cihazlarının bulunmadığı ilkel bir ambulansla hastaneye yetiştirilirken yolda hayatını kaybetti. Özal, Hacettepe Hastanesi’ne yetiştirildiğinde kalbi durmuştu. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde sağlık ekibi yoktu.

Ramazan orucu, şeker hastalığı ve yoğun temposu, sonunda bayram namazında Cumhurbaşkanı’nın sağlık sorunu yaşamasına yol açtı. Kendisine acil şifalar diliyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, taşın altına sadece elini sokan değil, bedenini koyan bir lider. Ancak yaşadığı sağlık sorunu, daha çok dikkat etmesini gerektiriyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çalışma temposunu daha da artırdı. 16 Nisan’da yorucu bir referandum kampanyası yürüttükten sonra 17 Nisan sabahı Bakanlar Kurulu’nu topladı. Erdoğan sadece Erdoğan değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı. Ortadoğu’nun yeniden şekillendirildiği bir dönemde Erdoğan’ın liderliği Türkiye’ye ameliyat yapılmasını engelliyor. Erdoğandünya liderleriyle göz hizasında konuşan güçlü bir lider. O nedenle tasfiye etmek için darbe girişimi dahil her türlü yolu deniyorlar.

Türkiye ciddi sorunları olan bir ülke ki, Cumhurbaşkanı sağlık sorunu yaşadıktan sonra geçtiği kameraların karşısında kendi derdini unuttu. Çünkü sorular birbiri ardına geldi. Bunların başında Katar’la ilgili gelişmeler geliyordu. Cumhurbaşkanı, Katar’a yaptırımlar listesine Türkiye’ye ait üslerin konulmasına sert tepki gösterdi. “Çok çirkin bir yaklaşım” dedi.

Cumhurbaşkanı’nın, “Kusura bakmasınlar Türkiye öyle sıradan bir ülke, sıradan bir devlet değil, Onun için Türkiye’nin de burada asker çekmesini istemek Türkiye’ye bir saygısızlıktır” sözleri bazı lobilerle Türkiyecilik oynamaya kalkan veliaht prenslere bir uyarıydı.

15 Temmuz gecesi Körfez

Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Türkiye’deki darbe kalkışmasına, hükümeti gayrimeşru yöntemlerle devirme çabalarına bir ülkenin 3 milyar dolar para desteği sağladığını biliyoruz. Üstelik bu, Müslüman bir ülke” dediğini yazdı. Bu ülkenin Birleşik Arap Emirlikleri olduğunu aktardı. Acet’in bu anekdodu aktarmasının nedeni, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye’de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı, ulaşıyor mu bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz”sözleriydi. Erdoğan, Katar krizi üzerine söylemişti bunları. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayan isimlerden biri Katar Emiri El Sani’ydi. Erdoğan bunu hiçbir zaman unutmadı.

Şahıslar gibi devletlerin de hafızası var. Gezi’nin ardından dershaneler tartışmasının sürdüğü günlerdi. 17-25 Aralık’tan kısa bir süre önceydi. BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zeyid’in, dar kapsamlı bir toplantıda, “Bizim bütün çabamız Türkiye’yi Mısır’a çevirmek” dediği tespit edilmişti. Abdullah bin Zeyid, Mısır’daki Sisi darbesini yöneten isimlerden biriydi. Şimdi eski hesabı kapatmak istiyorlar.

Katar hamlesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oynanan oyunun farkında. Katar’a abluka kararının alınması üzerine iki önemli hamle yaptı.

1- Katar Emiri El Sani’nin, Körfez destekli darbeyle devrilmesinin önüne geçti. Bu tehlikenin tam olarak atlatıldığını söyleyemem ama ilk tehlike savuşturuldu.

2- Ablukanın Katar’dan sonraki uzantısının Türkiye olduğunu gördü. Katar’daki Türk üssünü sembolik olmaktan çıkarıp, muharip birliklerle takviye etti. Böylece Hard Power’ı devreye soktu. Ortadoğu’da geçerli olan dili konuştu.

Körfez’deki geçici bir durum değil, Ortadoğu’da yeni bir düzen kuruluyor.