Borsa İstanbul'da işlem gören, hacim ve piyasa değeri en yüksek 30 şirketin oluşturduğu BIST 30'daki bankacılık harici 25 şirketin hemen hemen hiçbirinin iklim değişikliğiyle mücadele için yeterli çaba göstermediği ve sadece altı şirketin net sıfır emisyon için hedef tarihi bulunduğu tespit edildi.
İklim İçin 350 Derneği ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA), BIST 30'daki şirketlerin iklim değişikliğine yaklaşımını, fosil yakıt varlıkları ve yatırımları, temiz enerji yatırımları, net sıfır, karbon ayak izi ve karbon nötr için hedef belirlenmesi, çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) uygulamaları ve benzeri diğer derecelendirmeler olmak üzere beş kriterde değerlendirdi.
"İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Araştırması: BIST 30 Firmalarının Görünümü" başlıklı rapora göre, incelenen 25 şirketten sadece Arçelik, Sabancı Holding, ASELSAN, Vestel, Şişecam ve Pegasus'un net sıfır emisyon için hedef tarihi bulunuyor. Bu şirketler, belirli bir tarihte enerji verimliliği, elektrifikasyon ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak gibi seçeneklerle emisyonlarını net sıfır seviyesine indirmeyi hedefliyor.
Yine söz konusu 25 şirket arasında Arçelik, THY, Ford Otomotiv, Sasa Polyester, ASELSAN, Turkcell, Tekfen, Tofaş, TÜPRAŞ, Pegasus ve Koç Holding olmak üzere 11'inin karbon nötr seviyeye ulaşmak için hedef tarihi bulunuyor. Bu şirketler, karbon nötr hedefleriyle sebep oldukları toplam emisyonlarını çevreci yatırımlarıyla telafi ettikleri emisyonla dengelemeyi hedefliyor.
Şirketlerin yüzde 92'si çevresel ve sosyal açıdan ise ciddi risklerle karşı karşıya bulunuyor. Bu şirketler arasında demir-çelik sektöründen Erdemir ve Kardemir, gübre sektöründen Gübretaş ve Hektaş, Avrupa Birliği'nin (AB) Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması'ndan doğrudan etkilenebilecek şirketler olarak öne çıkıyor. Söz konusu şirketlerin, üretim süreçlerini yeniden düzenleyerek emisyonlarında ciddi bir azalmaya gitmemeleri halinde mekanizmadan ciddi anlamda olumsuz etkilenmeleri bekleniyor.
BIST 30 içindeki Koç Holding, Sabancı Holding ve Tekfen Holding'in de çimento ve fosil yakıt bazlı enerji sektörlerinde yer alan grup şirketleri ile bağlı ortaklıkları ve iştirakleri yoluyla mekanizmadan dolaylı etkilenebileceği öngörülüyor.
İklim için 350 Derneği Türkiye Koordinatörü Efe Baysal, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olarak 2053 için net sıfır emisyona ulaşma hedefini ilan ettiğini anımsattı.
Türkiye'nin bu hedefini yakalayabilmesi için hızlı bir emisyon azaltım patikası izlemesi gerektiğini belirten Baysal, "Türkiye'nin en büyük şirketlerinin bu patikanın çok uzağında ilerlediğini görmek üzücü. Raporumuz, iklim değişikliğiyle gerçek anlamda mücadele için kamunun yanı sıra özel sektörün de acilen üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
SEFİA Finansal Araştırmalar Direktörü İbrahim Çiftçi ise, ulusal emisyon ticaret sisteminin hayata geçmesiyle Türkiye'de bazı şirketlerin üretim süreçlerinde sebep oldukları karbondan maddi olarak sorumlu olacağını dile getirdi.
Ancak bundan da önce AB tarafından zaten karbon vergisiyle tanıştırılarak fiyat rekabetçiliğinde darbe alacağını aktaran Çiftçi, şunları kaydetti:
"Bu risklerin yanı sıra halka açık şirketlerin karşılaşacağı bir diğer büyük tehdit ise küresel fon yönetim şirketlerinin çok yakında yatırım kararlarında bu dönüşümü önceliklendireceği beklentisi. Uluslararası finansmana erişimde sıkıntı yaşayan veya yüksek oranlarla borçlanan şirketlerin, bu yatırımcıların radarından çıkması Borsa İstanbul ve ülke ekonomisi adına ciddi bir tehdit. Öte yandan, dönüşümle uygun pozisyon almak ise bu şirketler için bir fırsat. Şirketlerin bu enerji odaklı ekonomik dönüşüme hangi hızla adapte olacağı önümüzdeki yıllarda mali yapıları üzerinde etkili olacak."
(AA)