‘Bitkisel ilaçlar kelliğe çözüm değil’

‘Bitkisel ilaçlar kelliğe çözüm değil’
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Server Serdaroğlu, erkeklerin yüzde 70'ini etkileyen genetik bir hastalık olan kelliğe bitkisel ilaçların iyi geldiği konusunda herhangi bir bilimsel kanıt bulunmadığını belirterek, etkin bir tedavi için onaylı, bilimsel etkisi ve sonuçları kanıtlanmış ilaçlar kullanılmasının önemine işaret etti. Kel başa mezoterapiSerdaroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, tıpta "Androgenetik alopesi" olarak adlandırılan, toplumda "kellik" olarak bilinen "erkek tipi saç dökülmesi"nin genetik yapı nedeniyle erkeklik hormonlarının saç köklerini etkilemesi sonucu ortaya çıktığını anlattı. Erkeklerin yüzde 70'ini etkileyen ve doktor gözetiminde tedavi edilebilen bir hastalık olan erkek tipi saç dökülmesi sorunu yaşayan hastaların hekim yerine kuaförlerine başvurduğunu aktaran Serdaroğlu, şöyle devam etti: "Kuaförler tarafından önerilen şampuanların işe yaraması için içeriğinde saç kökünü uyaracak bir ilaç olması ve saç köküne kadar emilmesi için saçlı deride en az 4 saat kalması gerekir. Bu pratik olarak mümkün değil. Kuaförlerin bu konuda hastalara yardımcı olmaları ve erken dönemde dermatologlara yönlendirmeleri gerekiyor. Saç dökülmesine çare arayan erkeklerin yaptığı en büyük hata, uzman bir hekime görünmeden bilimsel olarak etkisi kanıtlanmamış bitkisel ilaçları kullanmaları. 'Bunu kullan geçer, şu karışım iyi gelir' gibi kulaktan dolma yanlış bilgiler kişileri doğru ve etkin tedaviden uzaklaştırıyor ve tedaviyi geciktiriyor. Dermatologlar bitkisel ilaçları tercih etmiyor. Etkin bir tedavi için onaylı, bilimsel etkisi ve sonuçları kanıtlanmış ilaçlar kullanılmalı. Bitkisel ilaçların kelliğe iyi geldiği konusunda herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor." 25 yaşından sonra psikolojik sorun yok Serdaroğlu, erkek tipi saç dökülmesinin 18–25 yaş arası erkeklerde ciddi psikolojik sorunlar yarattığını, duygusal ilişkilerinde aldıkları olumsuz tüm yanıtları ilgili olsun ya da olmasın kelliğe bağlamalarına neden olduğunu kaydetti. Bu psikolojik etkinin yaş ilerledikçe azaldığını anlatan Serdaroğlu, 25 yaşından sonra erkeklerin, iş yaşantısındaki başarının da etkisiyle kelliği psikolojik sorun olmaktan çıkararak kendilerini o şekilde sevmeye başladıklarını belirtti. Prof. Dr. Serdaroğlu, saç dökülmesinin hekimlerin görev yapmadığı saç merkezlerinde bazı geleneksel yöntemlerle tedavi edilmeye çalışıldığını ifade ederek, "Bu işlemlerin tamamının işe yaramadığını söyleyemem. Örneğin çeşitli kimyasallar ile tedavi yapılan yerler var, bu yöntemler belki saçları kalınlaştırabilir. Ama bunlar kontrolsüz işlemlerdir ve ileride ne tür bir yan etki doğuracağı bilinmemektedir" dedi. Saç ekimi tek çare değil Prof. Dr. Serdaroğlu, 2000–2008 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Saç Hastalıkları Birimi'ne başvuran 350 erkek tipi saç dökülmesi hastası üzerinde yapılan araştırmanın erkeklerin hastalık başladıktan ortalama 4 yıl sonra hekime başvurduğunu ortaya koyduğunu bildirdi. Bu sürenin tedavi için çok büyük kayıplar doğurmadığını belirten Serdaroğlu, şunları kaydetti: "Erkeklerin saç dökülmesi konusunda tek çarenin saç ekimi olmadığını bilmeleri gerekir. Hastalık başladıktan 4 yıl sonra bile bize başvuran kişileri medikal tedaviyle iyileştirebiliyor ve hastalığı kontrol altında tutabiliyoruz. Tedavi sürecinde yaşanan en önemli sorun hastanın tedaviyi yarım bırakması. İlaçlar hasta tarafından kısa süre kullanılıp, etkisiz olduğu düşünülerek bırakılabiliyor. Sonuç alınabilmesi için uzun bir tedavi sürecine ihtiyaç olduğunu bilmek gerekir, 1 ay ilaç kullanıp mucize beklemek yanlış olur." Erkek tipi saç dökülmesi tedavisinin tıpkı şeker hastalığında olduğu gibi ömür boyu süreceğine dikkati çeken Serdaroğlu, "Hastaların ilacı bırakmalarında haklı nedenler olabiliyor. Mesela bazı ilaçlar saçlı deriye sürüldüğünde kaşıntı yapıyor. Genellikle kellik ilaçlarının devlet tarafından geri ödemesi yapılmıyor ve bu da hastaya ek maliyet getiriyor" dedi. (AA)