Kontrol edilemeyen bir virüsün bir buçuk yıl içinde dünyada 166 milyon insanı hasta etmesi ve milyonlarcasını öldürmesine tanıklık ettik. Koronavirüsün kökeni ne olursa olsun bu yaşananlar, biyo-güvenlik konusunu ve biyolojik tehditlerin denetimini dünya gündeminin ilk sıralarına taşıdı.
Resmi rakamlara göre, Covid-19 dünyada toplam 3,4 milyon insanın yaşamına maloldu. Ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) uzmanları, gerçek rakamın en az 8 milyon olabileceğini hesaplıyor.
ABD yönetimi geçen hafta koronavirüsün ilk kaynağını araştırmak için yeni bir girişim başlattığını açıkladı. Bu çerçevede, virüsün Çin'in Vuhan bölgesindeki bir laboratuvardan yanlışlıkla dışarı sızmış olup olmadığı konusu da bir kez daha araştırılacak.
WHO tarafından yılın başında yapılan incelemede bu ihtimalin "aşırı zayıf" olduğu sonucuna varılmıştı. Ancak öldürücü bir virüsün bir laboratuvardan sızma ihtimalinin her zaman olduğu da bilinen bir gerçek.
Bu doğrultuda önde gelen bir biyolojik savaş uzmanı, G7 grubu diye anılan gelişmiş ülkelere bu konuda önlemleri sıkılaştırmaları uyarısında bulundu ve iyi denetlenmeyen laboratuvarların, terör saldırıları yapmak isteyenler için kolay bir hedef olabileceğini söyledi.
Albay Hamish de Bretton-Gordon, Britanya'nın Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer savaş birliğinin komutanlığını yapmış eski bir asker. Daha sonra akademik hayata geçtiğinde özellikle Irak ve Suriye'de yürütülen kimyasal ve biyolojik savaşın etkileri üzerinde incelemeler yaptı.
"Maalesef hayatımın önemli bir kısmını, kontrolden çıkmış hükümetlerin başkalarına zarar vermeye çalıştığı yerlerde geçirdim. Bence bu tür silahlar (kimyasal-biyolojik) üzerinde çalışan laboratuvarlar teröristler ve diğer bazıları için açık hedef durumunda ve bunu onlar için mümkün olduğu kadar güçleştirmek de bizim işimiz" diyor.
Ne kadar denetleniyorlar?
Tehlikeli virüsler üretilen ve virüsler üzerinde araştırmalar yapılan laboratuvarlar üzerinde uluslararası denetim tedirgin edici derecede zayıf.
Hastalıklara yol açan farklı mikroplar üzerinde çalışmalar yapan laboratuvarlar, incelenen patojenlerin potansiyel riskine göre 1'den 4'e kadar sınıflandırılıyor.
Dünyada en tehlikeli düzey olan 4. kategoriye giren 50'den fazla laboratuvar var. Bunlardan biri de Salisbury yakınlarındaki, Britanya'nın en gizli biyolojik ve kimyasal araştırma laboratuvarının bulunduğu Porton Down.
Porton Down'ın güvenlik bakımından "altın standart" olduğu söyleniyor ve 4. kategori laboratuvarları genellikle sıkı denetime tabi.
Fakat 3. kategorideki laboratuvarlar hem daha yaygın hem de daha az denetleniyor. Albay de Bretton-Gordon dünyada bu kategoriye giren 3 binden fazla laboratuvar olduğunu söylüyor.
Bunların çok büyük bir kısmı tıbbi araştırmalar yapıyor ama bunu yaparken örneğin Covid-19 benzeri virüslerin bulundurulması ve üzerinde deneyler yapılması da söz konusu oluyor.
İran, Suriye, Kuzey Kore gibi, dış dünya tarafından daha kuşkuyla yaklaşılan ülkelerde de bu tür laboratuvarlar var.
Kimyasal silahlar daha iyi denetleniyor
Kimyasal silahların denetimi biyolojik tehditlere göre çok daha iyi düzenlenmiş durumda.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), 1997'de Kimyasal Silahlar Konvansiyonu'na dayanılarak oluşturuldu ve şu anda 193 ülke bu örgütün üyesi. Örgüt yasa dışı kimyasal silah araştırması yapılmasını önlemek amacıyla üyelerinde fiilen denetim yapma yetkisine sahip.
Suriye'de yaşananların gösterdiği gibi kimyasal silahların üretimi ve kullanılmasını her zaman önlemek mümkün olmuyor ama OPCW, yine de aktif ve etkili bir örgütlenme.
Ama biyolojik silah araştırmalarının kontrolü o kadar sıkı değil. Biyolojik ve zehirli maddelerin silah olarak kullanılmasını yasaklayan Biyolojik Silahlar Konvansiyonu (BWC) 1975'de yürürlüğü girdi. Ama BWC'ye imza atan ülke sayısı daha az ve üyelerin tümüyle kabul edebileceği bir denetim yöntemi üzerinde hiç bir zaman anlaşma sağlanamadı.
Albay de Bretton-Gordon dünya çapında biyolojik araştırmalar yürütülen merkezlerin oluşturduğu riskin Haziran ayında yapılacak G7 zirvesinin gündemine girmesini umuyor ve bu amaçla İngiltere hükümeti nezdinde lobi çalışması yapıyor. Bu faaliyetinde onu ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'nin eski başkanlarından emekli general David Patreus da destekliyor.
Patreus "Bence her ABD başkanı böyle bir öneriyi desteklemek ister. Dünya liderleri bu konuda ilerleme sağlamalı. Kuzey Kore gibi bazıları kendine göre sebeplerle karşı çıkabilir ama bence dünya liderlerinin önemli bir kısmı adım atılmasını isteyecektir" diyor.
Ülkeler onlarca yıl nükleer silahların kontrolüne odaklandı, bunu kimyasal silahların kullanımı ve üretiminin engellenmesi izledi. Yine de kimyasal silahlar çok insanın ölümüne yol açtı. Bunlar arasında 1988 yılında Irak'ta Kürtlere karşı kullanılan silahlar ve Suriye'de on iç savaşta kullanılan silahlarla ölen binlerce insan var.
Fakat bir koronavirüs yüzünden 8 milyon insanın ölmüş olabileceğini düşününce, sayıları üç bini aşan ve çok sıkı denetlenmeyen laboratuvardan sızabilecek virüslerin ne kadar devasa bir biyolojik tehdit oluşturduğunu görmemek imkansız.